Bir Başına

5.6K 565 47
                                    

Merhaba. Ne yazık ki yorumlarınızı cevaplama fırsatı bulamıyorum. En kısa sürede onlara da döneceğim. Bölümümüz sevgili ve biricik asosyalimben'e. Sıkı giyiniyorum; endişelenme. :)

Not: İki gün evvel "Kızıl Kraliçe" adlı bir bölüm ekledim. Okumamışsanız, gözden kaçırmayın istedim. :)

Bir Başına

"Zavallı," diye mırıldandı Miriam. Buz mavisi gözlerini Lumiére'in kalabalık masasında, masanın sonuna daha doğru, tek başına oturan Luna'ya dikmişti. "Miaetilra gibi birinin kardeşi, bu kadar acınası ve budala olsun." Alayla güldü ve onu dinleyen dostlarına keyifli bir bakış attı. "Acizliğinden gözlerim kanayacak!"

"Bugün düellodaki halini gördün mü?"

Astor, Yuerka'yı "Gerçek bir beceriksiz," diye destekledi. "Ağabeyinin, bir Lumiére olmasına rağmen düellolarda sergilediği üstün başarıyı düşününce... İçler acısı!" Pekiştirmek istercesine başını salladı ve Miriam'a baktı. "Bu kız, aile için gerçek bir utanç kaynağı olmalı."

Onları dinleyen üç-beş kişiden neşeli kıkırtılar yükseldi. Astor dostunun omzuna hafifçe vurup genişçe sırıttı. Yakışıklı bir çocuktu. Kısacık kesilmiş altın sarısı saçları vardı. Gözleri sık kirpikliydi. İrisi koyu bir kahveye yakındı. Soylu olduğu tavrındaki kibirden belliydi; ki çocuk Areas'ın soyundan geliyordu. Keyifle "Aslında güzel kız Yuerka," dedi göz kırparken. "Listene eklemelisin."

Miriam "O olmaz," diye uyardı. "Kral Areas'ın emirleri açık."

"Hiç kimse bilmek zorunda değil."

"Çenesi sıkı biri olarak ün salmadın, Yuerka. Övünmeden bir gün bile yaşayamazsın."

"Onu koruyor musun?"

Kibirle gözlerini Yuerka'nın yeşil gözlerine dikti. "O budalayı birinin koruması gerek; doğru," dedi küstahça. "Ama ben bunu yapacak son kişi bile değilim."

Kız bütün o kalabalığın arasında tek başınaydı. Hiç kimse onun yanına oturmuyor, onunla konuşmuyordu. Miriam, Lumiére ile aldıkları ortak derslerden kızın derslerde de hep tek başına oturduğunu hatırlıyordu. Bunun nedenini bilmiyordu, doğrusu merak da etmiyordu. Ondan tarafa dalgın bir bakış atıp yemeğine döndü. Sohbet yeniden savaşla ilgili efsanelere kaydığında bile istemsizce kafasında hala kızın neden bu kadar yalnız olduğuna dair bir soru dönüyordu. Sonra, çok sonra, neredeyse yemeğin sonuna doğru Miriam; Luna, Balerra ve Errutua'nın Miaetilra'ya karşı sergiledikleri tutum nedeniyle diğerleri tarafından cezalandırıldığına dair bir dedikodu duyduğunu hatırladı. Anlaşılan bu ceza yalnız bırakılmayı ve dışlanmayı da içeriyordu. Bu kadar büyük ne kabahat işlediğini düşündü. Sonra düşüncelerinin tehlikeli yerlere kaydığını fark ettiğinde "Kızıl Kraliçe'yi düğünden beri kimse görmemiş," dedi hınzırca. "Çok meşguller sanırım."

Masada yeni bir kahkaha tufanı koptu. Yemekleri bitip de ayaklandıklarında, diğerlerinden ayrılarak istediğin yere götüren koridorlara daldı. Koridor uzamış ve yolun sonunda Hollengard'ın kar altında kalan bahçesinde son bulan bir kapı belirmişti. Kapıyı açtığında bahçenin ortasında yalnız bir silueti fark etti. Siluete doğru ilerledikçe onun biraz evvel eğlendikleri Sten olduğunu fark etti. Dudaklarına kibirli bir gülüş yayılırken koridorların onu gerçek bir eğlence bulmaya götürdüğünü sandı.

"Saklanıyor musun?"

Luna ıslanan yüzünü telaşla kurulayıp, tepesinde dikilen genç adama bakarken ürkekçe gözlerini kaçırdı. "H-hayır," dedi boğuk bir sesle. "Saklanmama gerek yok."

Kızıl Kraliçe 2: Gelincik MevsimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin