Merhabalar! Bölümümüz çok da uzun değil. Ancak 4 gün önce Kızıl Kraliçe adlı bölümü, iki gün önce de Bir Başına adlı bölümü eklediğimi düşünerek bu bölümün kısalığını mazur göreceğinizi umuyorum. Bölümümüz biricik ve sevgili Merve'me. :)
İsra'ya Mektuplar
Yanında ansızın beliren kıza bir an için baktıktan sonra, uykusuzluktan kızaran gözlerini sarayın kalabalık bahçesine çevirdi. "Bütün bunlar yaşanmadan önce," diye mırıldandı. "Hala daha Balerra beni severken saatlerce sohbet edip gül çayı içerdik." Bitkince gözlerini kapattı ve göğsünü delen, geçmişini ağrıtan bir nefes alıp verdi. "Saçlarımı bozmama, elbiselerimi kirletmeme, dizlerimi parçalamama söylenirdi. Ama oldukça zekiydim." Güldü. "Zekamın her şeyi telafi edebileceğini sanacak kadar da budalaydım." Saçları hala yanıyordu. Uyanmasının ardından geçen bir ay dolmak üzereydi. Areas ile karşılaşmamak için doğru dürüst odasından bile çıkmıyor, çıktığında bahçenin uzak bir köşesine çekiliyordu. "Balerra için gerçek bir baş belasıydım ama yine de oldukça güzel zamanlar geçiriyorduk. O, ben ve Ruth... Arkadaş gibiydik." Yolathe'nin uzak diyarlardan birine bir süreliğine sürgün edildiğini duymuştu. Sıkıntıyla parmakları Füruz'un yüzüğünü yakaladı. "Her şey çok çabuk değişebiliyor."
"Bağışlayın efendim ama neden..." Soracağı sorunun haddi olmadığını fark ettiğinde soluğu aniden kesilmişti. Bakışlarını yere eğip utançla iki büklüm oldu. "B-ben..."
"Sorabilirsin, Aseli."
Bir anlık tereddütle bekledi ama Miae... Yani Kraliçe, tanıdığı en sıra dışı canlı olabilirdi. Bir Sten için bile o kadar narin ve nazikti ki onun nasıl olup da bu vahşi yeryüzünde hala hayatta kalabildiğini anlayamıyordu. Sessizce "Neden Kralımız ile evlendiniz?" diye sordu.
Rahatsız edici bir kahkahayla başını iki yana salladı. "Neden?" diye mırıldandı. Saçları hafifçe kıvrılırken dudaklarındaki gülümseme küçüldü. Yine de o eski muzip havası bir an için yeniden canlanmıştı. "Çünkü o gerçek bir budala," dedi sessizce. "Zeki ve yenilmez olduğunu sanıyor." Miae'nin baharında dirilen bir kış vardı. Ağustos böceklerinin gürültülü yalnızlığını dahi kıskanacak kadar bir başına ve sevgisiz kalmıştı. Kadın bütün o yılların, Füruzla ve Füruz'dan ayrı geçenlerin, gerçekliğinden dahi şüphe duymaya başlamıştı. Her şey sanki çok zaman önce yaşanmıştı. Ya da belki de tamamen kendi zihninin uydurmasıydı. Belki de bütün bunlar kendi kafasının içinde olmuştu. Gözlerini kapatıp yüzüğün işlemelerle kaplı yüzeyini parmak uçlarıyla geçti. "İkisi de değil." Füruz onu bir zamanlar sevmişti. Öyle çok sevmişti ki hem de; Miae, bir Ruth'un sevgisinde bir onun sevgisinde doğmuştu. Öyle çok sevmişti ki hem de; kusurlarını, köşelerini öpe öpe yumuşatmıştı. "Başka bir zamanda yaşasak onu yok ederdim." Adam onun etine batan yanlarını çekip çıkarmıştı. Kırılan gülüşünü ince ince işleyip yüzünün en viran yanına asmıştı. Aksi halde Miae şu an olduğundan çok daha karanlık ve sapa bir yola sapmış olurdu. "Ama şu zamanda... Şu anda," diye mırıldandı. "Daha fazla kişiyi öldürmesine nasıl göz yumabilirim?" Kız başını çekingen bir tavırla sallasa da kadının söylediklerinin duyulmasından korktuğu belliydi. O karanlık -Santelere has o bayağı- göz bebeklerini dahi kurutan o karanlık genç kıza sinmemişti. Henüz.
"Senden bir şey isteyebilir miyim Aseli?"
"Ne emrederseniz!"
Çaresizce bezgin bir soluk alıp verdi. Kız her an böyle mahcup durmasa, her söylediği sözden daha saniyesinde pişman olmasa her şey Miae için şu an olduğundan daha kolay olurdu. "Bir mektup göndermek istiyorum," diye mırıldandı. Bakışları kızın üzerinde gezinirken parmaklarını dalgınca dudaklarına vurdu. "Benim için gönderebilir misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Kraliçe 2: Gelincik Mevsimi
FantasíaMiae güzel bir düş gördü. Güzel bir anıya benzer... Herkesin hayatta olduğu, mutlu oldukları sıcak bir bahar günüydü. Ruth yaşıyordu. Yıldızlarla dolu bir gökyüzü gibi yaşıyordu. Gülümsedi. Füruz'un elleri ellerindeydi. Algos, Azel, Darlene, Luna...