Savaşın Tanığı

5.7K 596 41
                                    

Savaşın Tanığı

Miaetilra yanı başında hissettiği gölgeyle uyandığında uykuya çekileli bir saat bile olmamıştı. Ani sıçrayışından kaynaklanan güçlü bir ağrı şakağından saplandığında gözlerini aralayarak başında dikilen karaltıya baktı. Ciğerlerine yanmış et ve karanlık büyüye ait barut kokusu doldu. Parmakları yastığının altındaki asasını kavradığında gölgenin "Benim," diyen hırıltılı sesi işitti. Başını eğip yanında uyuyan İsra'yı kolaçan ettikten sonra yavaşça doğrulup ayaklarını yataktan sarkıttı. Onun dev kanatlarını ve kanatlarından damlayan simsiyah kanını şimdi daha net görebiliyordu. Yalnız ırkın varlığı odasında bulunmayalı epey zaman olmuştu. Yeniden karanlığa çekilen sesini ve karışan düşüncelerini toparlarken asasını sıkıca tutmayı sürdürdüğünün farkında değildi. Yatağının baş ucuna astığı sabahlığı üzerine geçirirken güç duyulur bir sesle mırıldandı:

"Bahçede bekle."

Karaltı açık pencereden çıkarak gözden kaybolduğunda ayaklandı. Çıplak ayakları soğuk zemine değince ürpermişti. Omuzlarına Sten ipeğinden işlenmiş bordo bir şal alıp yalın ayak sarayın bahçesine indi. Gece yağan minel yağmurları nedeniyle çamurlaşan toprak kadının çalkalanan ruhunu dinginleştirmiş ve geçmişe duyduğu özlemin katlanarak çoğalmasına sebep olmuştu. Ruhbaz'ı gördüğünde adımları küçüldü ve zamanla tamamen kayboldu. Az evvel odanın karanlığında seçemediği yaraların hepsi şimdi bütün çıplaklığıyla gözleri önündeydi. Ruhbaz'ın her yanı zift gibi kapkara kana bulanmıştı. Beyaz teninde derin yarık izleri vardı. Ama ona olan şey bu kadarla da kalmamış; kadının bir kısım eti koparılıp atılmış, üzerine giydiği elbise isten kararıp soluk bir griye dönmüştü.

"İyi misin Neftis?"

Atılıp kadının yara bere içindeki yüzüne dokunurken ani bir sarsıntının bir an için başını döndürdüğü hissetti. Nefesi yavaşlar ve kalbi kulaklarında atmaya başlarken şefkatle kadına bakmayı sürdürdü. Tertemiz ellerinin kirlendiğinin ve Ruhbaz'a dokunmasının kadının uyku ihtiyacı içerisinde kısılmış gözlerinin hayretle irileşmesine sebep olduğunu fark etmemişti. Parmakları cansızca kadının yanaklarını okşadığında gözlerine yaş yürümüştü. Onun tanık olduğu savaşa dair bütün o taze anılar beynine doğru akmaya başlamış, elini ondan çekmek istemesine rağmen çekememişti. Ruhbaz'a saldıran, Ruhbaz tarafından öldürülen, ölen, savaşan onlarca Sten ve Sante... Savaş çok yakındaydı. Aralarında birkaç kilometre var ya da yoktu. Hepsinin kadının yaralı etinin altında görebiliyordu. Sanki zihinleri birleşmiş ve kadının aldığı her yaranın kendi etinde birden bire var olmaya başladığını hissetmişti. 

"Çok acı çekiyorsun," diye mırıldandı. "Değil mi?"

"İyileşirim, Miaetilra." Bir adım gerileyerek kadının elinin cansızca aralarındaki boşluğa düşmesine sebep oldu. Genç kadının bir zamanlar hayran olduğu su yeşili gözlerinin incecik bir çift buz mavisine dönmesine katlanamıyordu. Başını eğerek "Geliyorlar," diye mırıldandı. "Kaçmalısın." Bu söylediğinin ardı sıra hissettiği bir ağrıyla iki büklüm oldu. Zemfira kehanete bıçak saplayabilecek olan bu cümleden dolayı bedenini paylaştığı ruha acımasızca tırnaklarını geçirmiş ve ikisini ortak bir acıya sıkıştırmıştı. Neftis bütün bunları umursamadan "Kaç," diye yineledi. Ona bunu çok daha önce söylemesi gerekirdi. Bunun farkında olarak cansızca yineledi. "Kaç!"

"Kaçamam."

Miae anlayışlı bir gülümsemeyle kadına doğru ilerleyip acısını almak istercesine ellerinden kavradı. Yüzündeki gülümse etrafına göz kamaştıran bir ışık dalgası yaymaya başlarken; Neftis hissettiği sonsuz acının ve ağrının dindiğini, açık yaralarının kapandığını fark ettiğinde itiraz etmek istedi. Ama yapamadı. Onun kadar karanlık ve kötü bir ruha hiçbir koşul altında gerçek ve sonsuz bir iyilik bahşedilmemeliydi. En sonunda Miaetilra ellerini bıraktığında elleri bir-iki saniye daha havada kaldı. İyileştirilmenin onda açtığı o derin yara Zemfira'yı bile sersemletmişti. Binlerce yıldır -Zemfira göz önüne alındığında milyonlarca yıldır- hiç kimse onlara şefkat göstermemişti. Kimse onlara yardım elini uzatmamıştı. Kimse. Hiç kimse. 

Kızıl Kraliçe 2: Gelincik MevsimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin