Kötü bir hayat

2.4K 322 16
                                    

Kötü bir hayat

"Unutma, Azel..." 

Genç adam gözlerini aralayıp yattığı yerden süratle doğruldu. Kalbi göğüs kafesini öfkeyle dövüyor, nefesi yetersiz kalıyordu. 

"Kötü birkaç yıldı ama kötü bir hayat... Asla değildi!"

"Miae?" Çevresine bakındı. Herkes uyuyordu. Birkaç metre ötesindeki aydınlığı gördüğünde aceleyle ayağa fırladı. Ona yetişebilmek için koşabildiği kadar hızlı koşuyordu. Gece Nöbetindeki birkaç dostu dehşetle ona baktı. Ama Azel hiç kimsenin farkında olamayacak kadar kapılmıştı. "Mi!" Yüzünü, kollarını, ellerini çizen dalları umursamadan daha da hızlandı. Genç kadını yakalayabileceğine dair umudu giderek azalsa da, kahkahalarını duyabileceği kadar ona yakın olmalıydı. Miae gülüyordu. Miae cıvıldıyordu. Miae... Tıpkı geçmiş zamanlar gibi, anılası bütün güzellikler gibi koşuyor, neşeyle bağırıyor, şarkılar söylüyordu.

"Yapabilirsin çaylak!" 

Işığın durduğunu gördüğünde o da durarak ellerini diz kapaklarına dayayıp öne eğildi. Ciğerleri acıyla sızlıyor, kalbi biraz sonra ağzından fırlayıp yere düşüverecekmiş gibi hızla atıyordu. Gözlerini kapatarak elinin tersiyle alnında biriken teri sildi. Gözlerini yeniden araladığında kadının orada olmamasından öyle korkuyordu ki... Bekledi. Bekledi... Ta ki kız "Budala," diye mırıldanana kadar bekledi. Panikle gözlerini açtı. Miae'nin geçmişten gelen bir yanılsaması mıydı bu aydınlık? Işık demetlerinden örülmüş, kıvırcık saçlı, saçlarında dallar ve çiçekler ve dahi kuşlar olan genç kıza baktı. Onu tanıdığından daha küçük olmalıydı. Bakışları kızın ellerine indi; Miae'nin araladığı avuçları arasında bir yakut gülü büyüyordu. Hayranlıkla nefesi kesildi. Bir yanılsama olsa da gerçeğine olan bu benzerlik, Azel'in dudaklarında bir gülümseme genişletti.

"Yaşamın..." Eğilip gülünü suya bırakırken yüzünden hayranlık dolu bir ifade geçip gitti. Tıpkı genç kızın kendisi gibi ışık demetlerinden oluşan gül, suda batmadan ilerlerken Miae sevgiyle gülümsemişti. Azel'in kirpik uçları bile acıyla titredi. Onu böyle mutlu görmek, kalbini titretmişti. "Taklit edilmesinin imkansızlığı..." Genç adama bakarak doğruldu. Ellerini gerisinde bağlarken yerinde hafifçe yaylandı. "Beni her zaman büyülemiştir."

"Bu n-nasıl..." Azel kıza doğru ürkekçe ilerledi. Kızın bir anda gözden kaybolmasından korktuğu için acele etmekten çekiniyordu. "N-nasıl bura-da o-olabilirsin ki?"

Miae güldü. Onun gülüşündeki o tanıdık kibir... Azel'in kalbi genişledi. Hiç mi değişmemişti? Sahi, Miae hiç mi değişmezdi? Aralarında bir adım kalana kadar ilerledi. Küçük kız başını sağ omzuna eğerken, arsız dalgalarından biri yüzüne düştü. "Nasıl bu kadar aptal olabilirsin?" Onun renginin olmadığını biliyordu ama gözleri o an için gerçekten de yeşilmiş gibi geldi. "Ben burada değilim."

"A-ama seni-seni görebiliyorum."

Miae elini havaya kaldırarak parmaklarına ilgiyle baktı. "Ben bir yanılsamayım," diye mırıldandı. Dudaklarında yaramaz bir gülümseme kıvrılmıştı. "Çaylak." Genç adama uzattığı eli içinden geçip diğer yanından çıktı. Azel garip bir gıdıklanma hissetse de kızın ne söylemeye çalıştığını daha iyi anlamıştı. "Kendi ruhumu bölmüş olmalıyım." Nazikçe omuz silkerek elini genç adamın içinden çekti. "Belki de sana bir mesaj iletmem gerekiyordu." 

"M-mesaj mı?"

Başını onaylarcasına salladığında saçları daha da karıştı. Öyle sevimli bir hali vardı ki; Azel küçük Miae'yi garip bir şekilde daha çok sevmişti. Kızın biçimli kaşlarının dalgınca çatıldığını ve alt dudağının büküldüğünü gördü. Sevimli bir kederle "Dikkatim çok çabuk dağılıyor," dedi. "Çocuk olmanın getirileri." Neşeyle kıkırdayarak gerisine döndü ve yeniden göle baktı. Göl ile mi ilgiliydi acaba söyleyeceği şey? Kendini görmek için suya eğildi ama suda dev bir ışık huzmesinden başka bir şey görünmüyordu. "Yoksa..." Dalgınca parmaklarını suya daldırdı. Sanki sudaki biriyle ya da bir şeyle konuşuyormuş gibi kısık sesle mırıldanmıştı: "Sahiden mi?" Azel ne olduğunu anlamak istercesine kıza yaklaştı. "Kaç!"

Kızıl Kraliçe 2: Gelincik MevsimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin