Bol bol yorum yapıp görüşlerinizi paylaşmayı unutmayın :))
-Alin
''...Niye benimle arkadaşsın ki?!'' dedim sinirle.
''Çünkü-'' dedi ama devamını getirmedi. Gözlerime bakıyordu ama aklından bir şeyler geçtiğini görebiliyordum.
Bir şey söyle! Bir şey yap! Yalvarırım!
''Çünkü ne?''
Aklındaki düşüncelerden sıyrılıren, konuşmadan önce zorlukla yutkundu. ''Çünkü sen en yakın arkadaşımın küçük, gıcık kardeşisin.''
Hıh!
Demek senin için küçük bir kardeşim! Harika!
Salaktım, önde bayrak sallayınıydım hatta. Sadece kısa bir süreliğine onun da benim için bir şeyler hissedebileceğini sanmıştım. Benim hissettiğim gibi şeyler. Kalbimi hızlandıracak türden şeyler.
''Bu yüzden mi benimle arkadaşsın yani?'' dedim akmak için hazır bekleyen göz yaşlarımı tutmaya çalışırken. Aklı karışık gibi bakıyordu bana. Daha doğrusu, söylemek istediği bir şeyi söyleyememiyormuş gibi.
Tam o sırada Sancak'ın telefonunun bildirim sesi bakışmamızı kesti. O hızla telefonunu açarken, mesaj atanın Atakan olduğunu gördüm. Sancak mesajı hızla okudu ve bana döndü.
''Hadi, gitmemiz gerek.''
''Sonunda mekanı hazırladılar galiba.'' dedim alayla. Beni 5 yaşında bir çocuk falan zannediyorlardı galiba.
''Ne?'' dedi şaşkınlıkla.
''Oradan bakılınca salak gibi mi gözükyorum Sancak?'' dedim sinirle. Ya herkes benim salak olduğumu düşünüyordu, ya da asıl onlar salaktı. ''Tam da doğum günümde, gelip beni evden alıyorsun ve saçma sapan bahananelerle beni oyalamaya çalışıyorsun. Ayrıca her yıl doğum günümde evime gelip doğum günümü kutlayan arkadaşlarım bu yıl mesaj bile atmıyor.''
''Yani sana sürpriz hazırladığımızı biliyordun...'' dedi anlamaya çalışır gibi.
Evet geri zekalı! Her şeyin farkındaydım! Ama beni evden alma görevini üstlendiğin için umutlanacak kadar salağım! Seni aparmtanın önünde görünce bile heyecanlanacak kadar salağım!
Aslında sana kızgın değilim. Kendime kızgınım. Sen her zamanki gibi davransan da ben kendimi umutlanmaktan geri alamıyorum. Hayal etmekten, kendimi geri alamıyorum.
Derin bir nefes alarak içimdeki yanan yangını söndürmeye çalıştım. ''Hadi şu partiye gidelim ve bu siktiğimin günü bitsin artık.''
-
''Çünkü sen en yakın arkadaşımın küçük, gıcık kardeşisin.''
Sessiz bir şekilde yolda yürürken, düşünebildiğim tek şey bu cümleydi.
Sancak'a karşı olan duygularımın daha dün farkına varmıştım. Arka bahçede, yanımdan ayrılmadan önce ''Boşver beni.'' dediği anda farkına varmıştım. Çünkü o anda, Sancak'ı asla boşvermediğimi, ve boşveremeyeceğimi fark etmiştim.
Bu duygular belki de yıllardır benimleydi ama ben fark edemeyecek kadar kördüm. Ne zaman yanımda olsa, kolumdan tutsa, gülse hızlanan kalbimin bangır bangır bağırdığı gerçeği göremeyecek kadar kördüm. Ya da sadece görmek istemiyordum. Belki de fark etmemem daha iyi olurdu. O zaman, kalbim bu kadar acımazdı şu anda.
''Çünkü sen en yakın arkadaşımın küçük, gıcık kardeşisin.''
''Delireceğim!!''
''N'oldu?'' dedi Sancak korkuyla. Ona dönüp baktım.
Ben seni dudaklarından öpmek isterken sen bana nasıl kardeş gözüyle bakabilirsin!
''Daha ne kadar yürüyeceğiz?'' dedim aklımdaki düşünceleri defederek.
''Atakan'ın attığı konuma göre 3 dakikalık yolumuz kalmış.'' dedi oldukça sakin bir şekilde. Başımı sallayarak onayladım ve yürümeye devam ettim. İkimiz de sessizlik yemini etmiş gibi susuyorduk. Az önce kesinlikle kavga etmemiştik. Daha önce kavga ettiğimiz olmuştu, bu onların yanında hiçbir şeydi.
Ama bu başka bir şeydi. Artık onunla sadece şakalaşmak istemiyordum. Artık hiç geçinemeyen Alin ve Sancak olmak istemiyordum.
Bir çocuk parkının önünden geçtiğimiz sırada, Sancak bir anda durdu. ''Neden durdun?'' dedim ben de durup ona dönerken. Dudaklarını ısırarak elindeki telefona bakıyordu. ''Varış noktasına ulaştınız diyor.'' Aklı karışmış bir şekilde başını kaldırıp bana baktı.
Ben de şaşkınca etrafıma bakındım. Etrafında apartmanlar olan, boş bir çocuk parkındaydık. Kafe ya da ona benzer bir şey yoktu. ''Emin misin? Burada kafe falan yok.''
''Evet, farkındayım mega zeka. Ben de o yüzden şaşırdım.'' dedi o da etrafa bakarken. ''Salak Atakan adresi yanlış attı büyük ihtimalle. Şunu bir ar-''
''SÜRPRİİİZ!!''
''SUPRAYZ MADADAKA!''
Sancak'ın cümlesi, ağaçların ve çalıların arkasından bir anda bağırarak çıkan Atakan ve diğerleri ile kesildi. Gamze elinde bir pasta tutuyordu. Murat ve abim ise bir parkantı uçalarından tutup havaya kaldırmıştı ve üstünde de 'İyi Ki Doğdun Civciv!' yazıyordu.
''Şaşırdınız mı?'' diyerek yanımıza koştu Atakan. Biraz sinirlerimin bozuk olmasından dolayı, biraz da elinde pankartla duran abim ve Murat'ın aşırı rahatsız gözükmesinden dolayı kahkaha atmaya başladım.
''Ç-çok şaş-şaşırdım.'' dedim gülmekten bükülmüş bir şekilde.
''Şaşırınca kahkaha atan da ilk defa görüyorum.'' dedi Atakan ve elini ağzına siper edip arkasındakilere fısıldadı. ''Arkadaşın sorunu ne?''
''T-teşekkür ederim.'' dedim gülmeyi bırakabildiğimde.
''Hadi, mumlar bitmeden mumu üfle!!'' dedi elinde pasta ile bana gelen Gamze. Gülümsedim ve üflemek için kendimi hazırladığım sırada Atakan araya girdi. ''Dilek de tut!''
Başımı kaldırdım ve Gamze'nin arkasında durup bana bakan Sancak ile göz göze geldim. Aramızdaki şey neydi, bilmiyordum. Ama bana baktığında, 'kardeşine' bakar gibi bakmadığını biliyordum. Salak değildim. Bu şey, her neyse, arkadaşlıktan fazlasıydı.
O itiraf etmese bile, ben biliyordum.
Sadece birkaç saniye olan bakışmamız sırasında gülümsedim. Ardından gözlerimi kapattım ve mumu üfledim.
-
Arkadaşlar, yazarcığınız köyde. İnternet biraz sıkıntı. O yüzden bir süre bölümler aksayacak gibi duruyor, özür dilerim.
Bölüm hakkında neler düşünüyorsunuz??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
freckles | texting
Teen Fiction''Sana aşığım.'' diye fısıldadı usulca. Gülümsedim ve parmak uçlarımın üstüne yükselmeden önce fısıldadım. ''Biliyorum.'' - Kaan : Bundan nefret ediyorum Kaan : Sana kızgın, küskün kalamamaktan nefret ediyorum Kaan : Diyorum bu sefer bitti, unutacağ...