Bölüme geçmeden önce, size bir şey söylemek istiyorum. Dün akşam gelen ani bir kararla kitabın adını "Kusursuz"dan "freckles" olarak değiştirdim. Bu aklınızı karıştırmış olabilir nşaşdlaşdl. Ama bu adın kitap için daha uygun olacağını düşündüm. Umarım siz de bana katılıyorsunuzdur.
(Kitapta herhangi bir olay örgüsü değişikliği olmayacak.)
-
Bol bol yorum yapıp görüşlerinizi paylaşmayı unutmayın 😁
-
Alin
''Hayır hayır, imkanı yok! En fazla 15 tane.''
"En az 90. Var mısın iddiasına?'' dedi ve serçe parmağını Gamze'ye uzattı Atakan. Bir çay kaşığının kaç tane pirinç tanesi alacağına dair 10 dakikadır inatlaşıyorlardı.
O sırada kapıdan içeriye Feride girdi. Abim bunu fark edince hemen dikleşti oturduğu yerde ve elindeki telefonu sıraya bırakıp yanında oturan Murat'a döndü. ''Pşşt, kalk yanımdan.'' dedi fısıldayarak.
''Niyeymiş o?'' dedi Murat fısıldama gereği duymadan. Artık yanımıza gelmiş olan Feride de konuşmayı duymuştu. Abim de 'Kalk, Feride otursun!' diyemediği için ''Leş gibi kokuyorsun, ondan!'' dedi sinirle.
''Yalanını sikeyim. Ayrıca beğenmiyorsan siktir git paşam.'' dedi Murat oturduğu yerden kalkmamakta ısrar ederken. Abim de son çare kalktı ve başka bir sıraya oturdu. Feride'yi de yanına oturutururken ''O kokuşmuşun yanına oturma Ferideciğim, mazallah zehirlenirsin falan.''
''Tamam lan! Kalk, kantine gidiyoruz!'' diye oturduğu yerden hızla kalktı Gamze.
''Nereye lan?'' dedim bir anda bağırdığı için korkarak.
''Kantin mutfağında pirinç vardır. Gidip bakacağız. Kalk Atakana!'' dedi ve Atakan'ı kolundan sürükleyerek sınıftan çıkardı. Kolundan sürüklenen Atakan hiç de şikayet etmiyordu. Hatta gülüyor ve ''Gamze Hanım siz benden faydalanmaya mı çalışıyorsunuz?'' diyerek dalga geçiyordu. Feride ile birbirimize bakıp güldük.
Sonra önümdeki sırada oturup telefonun bakan Murat'a ve abime baktım. Bu tafya, son bir haftadır gelip benim sınıfımda takılmak gibi bir adet edinmişti. Niye olduğuna dair bir fikrim yoktu. Normalde sınıftaki gıcık kızlar buna kızıp olay çıkarırdı ama aralarından biri Murat'tan hoşlanıyordu.
Ve her öğle arası buraya gelmelerine rağmen, Sancak bir kere bile gelmemişti. Onu artık o kadar az görüyordum ki bazen aynı okulda olduğumuzu unutacak gibi oluyordum.
''Murat, bir şey soracağım.'' dedim.
''Evet?'' dedi kafasını telefonundan kaldırmadan.
''Sancak öğle aralarında ne yapıyor? Hepiniz buraya geliyorsunuz.'' dedim merakla. Yemeğini büyül ihtimalle tek başına yiyiyordu ve bu hoşuma gitmiyordu. İlkokulda öğle aralarında abim yanına gelmezse ona günlerce küstüğünü hatırlıyordum.
''Bilmem. Atakan'ın dediğine göre, teneffüs başladığı anda sınıftan çıkıyor ve bitene kadar dönmüyormuş. Bahçede falandır herhalde.'' dedi kafasını telefondan kaldırıp bana bakarken. ''Niye sordun?''
''Hiç. Sadece Sancak'ın yalnız yemek yemeyi sevmediğini sanıyordum.'' dedim ve sırtımı sırama yasladım. Murat telefonuna bakmaya geri dönerken ''Belki de buraya gelmek istemiyordur.'' dedi ağzında geveleyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
freckles | texting
Jugendliteratur''Sana aşığım.'' diye fısıldadı usulca. Gülümsedim ve parmak uçlarımın üstüne yükselmeden önce fısıldadım. ''Biliyorum.'' - Kaan : Bundan nefret ediyorum Kaan : Sana kızgın, küskün kalamamaktan nefret ediyorum Kaan : Diyorum bu sefer bitti, unutacağ...