Alin
"...İşte sonra, Kemal bir anda koşmaya başladı. Maçın bitmesine 5 saniye var. Önündeki 2 tane savunma oyuncusunu geçti..."
Kemal'in yakın arkadaşı ve aynı zamanda da takım arkadaşı olan Furkan asker anılarını anlatır gibi maç anılarını anlatıyordu.
Bizim kızlarla beraber, Kemal'in arkadaşlarının yanına oturuyorduk çünkü sözde biz sevgiliydik ve normal olan beraber zaman geçirmemizdi.
Furkan oldukça samimi biriydi ama anlattığı 4. anıya geçtiğinde dikkatimi kaybetmiştim. Anlaşılan Furkan'ın da diğer arkadaşları aynı şeyden müzdaripti çünkü karşımda oturan kız saçlarını ince ince örüp açarak zaman öldürüyordu.
"Vay vay vay kimleri görüyoruz." diyen tanıdık bir sesten sonra omzuna atılan bir kol geldi. Başımı kaldırıp kocaman gülümseyen Atakan'a baktım. "Civciv Hanım, sevgili yapmış."
"Atakan!" dedim uyaran bir ses tonuyla. O sırada Atakan'ın arkasında dikilen grubun geri kalanını gördüm. Abim, transa geçmiş bir şekilde Feride'ye bakarken, Murat da sıkılmış bakışlarla etrafı seyrediyordu. Ama Sancak, sadece boş bakışlarla bana bakıyordu. Gözleri o her zamanki heyecan ve neşeden yoksundu.
Gözlerimiz kesiştiğinde hafifçe gülümseyerek selam verdim.
Şimdi gelecek ve bana "Naber Çilliciğim?" diyerek sinirimi bozacak. Kocaman gülümseyecek ve her zaman olduğu gibi benimle söz dalaşına girecek.
Bunlar, olmasını umduğum şeyler miydi bilmiyordum ama hiç de böyle olmamıştı. Sancak, gülümsememe başını başka tarafa çevirerek karşılık verdi.
Beklemediğim bir şekilde kalbimi kıran bu harekete karşılık başımı tekrar masaya döndüm ve ilgili orada dönen sohbete vermeye çalıştım.
"Ee, oturalım mı bizde? Ayakta kaldık." diyerek kendi kendini masaya davet etti Atakan. Abim hemen ona uyum sağladı ve Feride'nin yanındaki boş sandalyeye oturdu. Ve hiç zaman kaybetmeden elini Feride'ye uzatıp "Ben Egemen, sen de cenneten düşmüş bir melek olmalısın galiba?" dedi.
Masanın altından abimin bacağına hızlıca vurduğumda, yüzünü buruşturdu ama masadakilere çaktırmadan Feride'yle konuşmaya devam etti.
Birkaç saniye içinde Atakan, Gamze ile sohbet ederken, Murat da masaya oturup Kemal ve şu saçını örüp duran kızla sohbet etmeye başlamıştı.
Başımı çevirip hala ayakta dikilen Sancak'a baktım. Gelip benimle konuşmasını bekledim. Yine.
Ve o yapmadı. Yine.
Tam o sırada, yanımda oturan Kemal masanın üstünde duran elime uzandı ve avcunun içine aldı. Bir anda bu hareketle şaşırşam da yanımızdan geçen ve bize bakarak fısıldaşan arkadaş grubunu fark ettim. Büyük ihtimalle Kemal ile ilgili konuşuyorlardı ve Kemal de bunu fark etmişti. Bu hareketi de onları susturmak için yapmıştı. ''Canım, sana çikolata falan almamı ister misin?'' dedi ve kocaman gülümseyerek bana baktı. Ama gülümseyen dudakları aksine, gözlerindeki çaresizliği görebiliyordum. Sessiz bir şekilde benden özür dilediğini de. Ona karşılık ben de gülümsedim ve ben de aynı şekilde, konuşmadan 'Sorun değil.' dedim.
''Uuuuu biz çıkalım isterseniz gençler?'' diye atıldı Atakan.''Yalnız Kemal, bu ne cesaret yiğidim? Kızın-öhöm-abisi-öhöm-karşında oturuyor.'' O sırada herkesin bize baktığını fark ettim.
Başımı kaldırıp, Sancak'a baktığımda onun da bize, özellikle hala iç içe olan ellerimize, baktığını gördüm.
Gözlerinde gördüğüm şey hayal kırıklığı mıydı yoksa görmek istediğim mi buydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
freckles | texting
Teen Fiction''Sana aşığım.'' diye fısıldadı usulca. Gülümsedim ve parmak uçlarımın üstüne yükselmeden önce fısıldadım. ''Biliyorum.'' - Kaan : Bundan nefret ediyorum Kaan : Sana kızgın, küskün kalamamaktan nefret ediyorum Kaan : Diyorum bu sefer bitti, unutacağ...