Sancak : Geldim, aşağıdayım :)
Telefonuma gelen mesajı heyecanla okudum ve hızla cevap yazdım.
Alin : Hemen geliyorum :)
Zaten Sancak'ın mesajını beklediğim için hemen kapıdan çıktı, hızla merdivenlerden indim. Açılan mavi atkımı iyice boğazıma sardım.
Kapıdan çıktığımda, Sancak elleri montunun cebinde beni bekliyordu. Beni görünce gözlerini kısarak gülümsedi. Ben de aynı şekilde gülümsedim.
"Günaydın." dedi ve kollarını açıp sarılmam için bekledi. Bekleyişini hemen sonlandırdım ve kollarının arasına girdim. "Günaydın." dedim ben de neşeyle şakıyarak.
Sancak ile bu şekilde olacağımız bin yıl düşünsem aklıma gelmezdi, evet. Ama yine de sanki doğru olan buymuş gibi hissediyordum. Her hareketi, her bakışı doğru hissettiriyordu.
Kollarını bana doladı ve hemen çenesinin oraya gelen başımın üstüne hafif bir öpücük bıraktı.
Yapma şöyle hareketler adam, düşüyorum çok pis.
"Hadi, Egemen'e yakalanmadan gidelim." dedi benden ayrılarak. Ben de onu onayladım ve geri çekildim. Yürümeden önce sanki yıllardır yapıyormuş gibi bir rahatlıkla elimi elinin içine aldı. Gülümsedim ve onunla beraber yürümeye başladım.
"Bu arada, abim konusunu ne yapacağız?" dedim endişeyle. Nasıl bir tepki vereceğini hiç kestiremiyordum. Kemal ile ilgili bir sorun çıkarmamıştı ama Sancak için aynısı geçerli olmayabilirdi.
"Bir şey yapmayacağız. Zaten biliyor." dedi Sancak omzunu silkerek.
"Nasıl biliyor?!" dedim şaşkınlıkla çığlık atarken.
"Birkaç gün önce, sana olan duygularımı öğrenmişti zaten. Dün de Atakan malı gidip herkese yumurtlamış." dedi sinirle.
"Baya biliyor yani? Nasıl karşıladı peki?" dedim.
"Ondan beklenmeyecek kadar sakin karşıladı aslında. Seni üzmediğim sürece bir sorun olmadığını söyledi."
"Oha!" dedim şaşkınlıkla. "Mağara adamı sandığım abim İstanbul Beyefendisi çıktı."
"Ee, buldu benim gibi yakışıklı enişteyi kaçırmak istemedi çocuk." dedi Sancak yine kendine olan sonsuz özgüvenini konuşturarak.
"Ben sizin aranıza girmeyeyim hiç, sen ve egon oldukça güzel bir çiftsiniz zaten." dedim yapmacık bir sinirle. Buna karşılık güldü ve beni kendine doğru çekti.
"Endişelenme Çillim, benim gözüm senden başkasını görmüyor."
Söylediği cümle kalbim için fazla gelirken, tükürüğüm boğazıma kaçtı ve deli gibi öksürmeye başladım.
Çillim mi demişti o bana?!
"An-aniden söyleme ş-şöyle şeyler g-gerizekalı!" dedim öksürüklerimin arasından. Güldü ve nazikçe sırtıma vurdu.
"Tamam, bundan sonra romantik olmadan önce haber veririm." dedi dalgayla. Zorlukla öksürüklerimi durdurdum ve Sancak'a kızgın bir bakış attım.
"Bakma bana öyle, öperim." dedi yüzünde muzhip bir ifadeyle bana yaklaşırken. Yüzümle yüzü arasında tehlikeli bir mesafe kalınca heyecanla onu göğsünden hafifçe ittirerek durdurdum ve telaşla etrafa baktım. "Sancak n'apıyorsun sokağın ortasında?!" dedim onu azarlayarak ve gözlerimi kocaman açarak.
"Dün hiç böyle demiyordun ama Çilliciğim?" dedi tek kaşını kaldırıp bana yaklaşmaya devam ederken. "Sokak ortası falan hiç umrunda olmamıştı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
freckles | texting
Teen Fiction''Sana aşığım.'' diye fısıldadı usulca. Gülümsedim ve parmak uçlarımın üstüne yükselmeden önce fısıldadım. ''Biliyorum.'' - Kaan : Bundan nefret ediyorum Kaan : Sana kızgın, küskün kalamamaktan nefret ediyorum Kaan : Diyorum bu sefer bitti, unutacağ...