iyi okumalar, yorumlarınızı eksik etmeyin<3
–
Jongin yataktan kalktı ve takımlarından birini almak için dolabına doğru ilerledi. Pantolonundaki kırışıklıklar yüzünden suratı asıldı. Ütülemesi gerekiyordu. Saat daha akşam dört bile olmamıştı. Prudence'a dönmeden önce daha boş beş saati olmalıydı. Rutini tamamen bir kenara atılmıştı ve bu nedenle huysuz hissediyordu. (Ve Kyungsoo ile olan samimi anının bölünmesinden.) Kaşlarını çatarak Baekhyun'a baktı. "Zamanımız o kadar dar mı gerçekten yoksa ilk olarak duş alabilir miyiz?"
"İkiniz duşta işi pişirirken burada beklememeyi tercih ederim," Baek iğneleyici bir tonda cevapladı.
Jongin kulaklarının kızardığını hissedebiliyordu. "Hey." Ah, yanlış hamle. Baek'in dalga geçmesine karşı zayıf olmaması gerektiğini biliyordu: bu ancak daha fazla dalga geçmesine neden olurdu.
Afacan gülümsemesi dudaklarına yerleşen Baekhyun sormak için Kyungsoo'ya döndü, "Eh, Dyo, iyi miydi bari–"
"Baek!" Jongin bağırdı utanmıştı.
"... yoksa yerini bulmakta zorlandın mı aaah–!"
Baekhyun sözlerini tamamlayamadı çünkü Kyungsoo kolunu kavrayıp akıcı bir hareketle arkasında çevirmiş, diğer eli ensesinden kavramış halde öne doğru eğilmeye zorluyordu. Alçak bir tonda, tehditkar bir şekilde Baek'in kulağına fısıldadı: "Ona bir daha o şekilde saygısızlık göster, Byun Baekhyun, ve gidip kendim o çok sevdiğin League of Legends profilini silerim."
Jongin bunun bir saat içinde büyük ihtimalle bir kez daha olacağını Kyungsoo'ya söyleyip söylememeyi düşündü, tutmayı planlamıyorsa böyle sözler vermemeliydi sonuçta. Onun yerine önündeki sahneye odaklandı, keyiflenmişti. "Bekle, Baekhyun gerçek adın mı?"
"Evet, ve harika. 'Sert Çocuk' dışında bundan daha iyi bir takma ad bulamazdım o yüzden tutmama izin verildi. Ah, merhamet göster, merhamet!" Kendini Kyungsoo'dan kurtarma çabası harikulade bir şekilde başarısızlığa uğradı, çırpınıp durmasından sonra ajan onu daha bir sıkı tutuyordu. Sinirlenen Baekhyun Boynunu geriye uzatıp Kyungsoo'ya bakmaya çabaladı, ama tutuluşundan dolayı yapamamıştı. "Sen bunu nasıl biliyorsun? Ya da LOL profilimi??"
"Ben her şeyi bilirim, bok çuvalı. O yüzden uslu davran," diye mırıldandı Baek'in yanağına son bir kez hafifçe vururken. Kyungsoo onu saldı ve doğrulmasına izin verdi. Navigatör aralarına mesafe koymak için zaman kaybetmeyerek yatak odasından çıktı. "Ya da belki oyunlarını işteki sunuculardan uzak tutmalısın," alaycı bir tonda devam etti.
"Erkeğini kontrol et. Biraz kafayı yemiş," Baek Jongin'e havladı adeta, gözleri kocaman açılmıştı ve Kyungsoo'ya titrek parmağıyla işaret ediyordu. "İyi, duşlarınızı alın. On beş dakika içinde ayrılmaya hazır olun ama."
"Buzdolabımı yağmalama!" Baekhyun yatak odası kapısını kapatırken Jongin ardından bağırdı. Arta kalan yemeklerin hiç şansı yoktu şimdi.
"İlk sen gir, kaplan. Senin duşun sonuçta," Kyungsoo başıyla banyoya işaret ederken konuştu. Jongin'in elini tuttu ve parmaklarını okşadı. "Tabii Byun'dan intikam almak için gürültülü bir duş seksine hayır demezdim, ama aslında bundan hoşlanacağından şüpheliyim."
Jongin güldü ve dudaklarına hafif bir öpücük kondurmadan önce başını salladı. "Bir sonraki sefere?" diye sordu utanarak.
"Kesinlikle." Dişlerinin arasından görünen diliyle o her zamanki gülümsemesini gönderdi Jongin'e, sırnaşık bir şekilde devam etti: "Git duşunu al – ve oyuncakla vakit geçirmek yok, yoksa kıskanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What the Nightingale Spies (çeviri)
FanfictionÇalıştığı ajansta yeni bir ajanı yönlendirmekle görevlendirilen Kai için gece görevleri çok daha ilginç bir hal alıyor. Birbirlerini sadece kulaklıklardaki seslerinden tanıyan bu iki insan, her şeyden çok gizlilik gerektiren casusluk dünyasında ne k...