21 / son söz

286 33 8
                                    


iyi okumalar<3


Bir yıl sonra

Jongin'in mimarlık firması yavaş yavaş istikrarlı bir başarıya ulaştı. Annesinin örgü grubundan ek işler alarak başladı işe, haftalık buluşmalarının düzenli bir misafiri haline gelmişti. Kadınlar onu başka arkadaşları ve tanıdıkları ailelerle tanıştırmak konusunda hevesliydi.

Annesinin örgü grubundan aldığı düzenli ipuçlarının arasında ticari işler de bulmaya çalışıyordu, ancak portfolyosu sadece yerleşim işlerinden oluşan birini işe almayı isteyen yoktu. Telefon çaldığında firmasının sadece yenilik projelerinden oluşacağından neredeyse emindi: ilk kurumsal işi Prudence'tan başkası değildi. Kris yeni filizlenmeye başlayan firması nedeniyle onu işe almadığını özellikle belirtmişti, ancak şirketin ofislerindeki "kendine özgü ihtiyaçları" bilen birini tutmak mantıklıydı. Kyungsoo ve Baekhyun patrona herhangi bir baskı uygulamadıklarına yemin etmişlerdi, ancak Jongin onlara inandığına emin değildi.

Prudence'ın işleri fazlasıyla yolunda gidiyordu ve genişleme ihtiyacı duyuyorlardı. İşi, bir binayı yeni bir şube olarak işlev görecek şekilde yeniden düzenlemeyi gerektiriyordu (bina fazla tanıdıktı). Baekhyun ile içmeye çıktıklarında, ondan bu binanın eski DD binası olduğunu öğrendi. Ajansları iflas etmişti ve Kris mülkiyetlerini alacak kadar acımasızdı.

Öz geçmişine eklenen ciddi ticari işiyle birlikte, Jongin daha fazla kurumsal ve devlet içi anlaşma almaya çalıştı, ancak müşterilerini çat kapı ziyaret etmeye ya da yeni iş arkadaşlıkları kurmak konusunda kendine güvenmiyordu. Kyungsoo bu noktada onun yerini doldurmayı teklif etmişti, Jongin'in eksik kaldığı noktayı o tamamlıyordu. Arada sırada iyilik yaparak başlamıştı. Sadece onun üzerine titreyen erkek arkadaşı olarak. Ancak Kyungsoo bunda iyiydi, Jongin'e gelen müşterilerin sayısını hızla yükseltmişti, bir ay içinde ikiye katlamıştı. Memnun kalan müşteriler Jongin'i iş arkadaşlarına öneriyorlardı, Kyungsoo'yu yanlışlıkla satış temsilcisi olarak atfettiklerinde Jongin bunun harika bir fikir olduğunu düşünmüştü. Bunu resmi hale getirmeyi, kalıcı bir pozisyon olmasını önermişti.

Kyungsoo'nun arsız şakalarını araya kattığı bir hafta bunu konuşmakla geçmişti.

"Bana patronluk mu taslamak istiyorsun, tatlım?

"Sana sadece ofiste mi Bay Kim diyeceğim yoksa yatak odasında da mı?"

Dikkatli bir düşünmeden ve roleplay seksinden sonra ikisi de beraber çalışmayı özlediklerinde karar kıldılar. Kyungsoo Prudence'taki işinden istifa etti. Şimdi, firmanın tüm satışlarını hallediyordu, müşterilerle ilk teması o kuruyordu, önerileri takip ediyor ve özel ya da kurumsal işlerde fiyat tekliflerini sunuyordu. İnsanlara imza attırmakta üstüne yoktu, müşteriler Jongin ile tanışmadan önce, Kyungsoo'nun neşeli çekiciliği onları etkiliyordu. Jongin bir başka mimar tutması gerektiğini fark etti, sonra bir başkası, ellerine geçen projeleri devam ettirebilmek için bir başkası daha.

Hesap kayıtları yakın zamanda tek başına halledemeyeceği kadar karmaşık bir hale geldi Jongin için. Ancak bu sorun kendi çözümünü getirmişti beraberinde. Luhan tatlı bir şekilde usanıp kendisinin yapabileceğinin söyleyene kadar Jongin'e hangi vergileri dosyalaması gerektiğini anlattığı birkaç sabah geçirmişti kedi kafesinde, kafeyi işlettiği onca yıl yasal yol yordamları öğrenmişti. Lu işlerinin sahne gerisinde kalan yönlerinin sorumluluğunu almıştı ve ödemesi cömertçe yapılıyordu. Kahve ve tatlılar arasında detayları konuşmak için haftada bir kez kafede buluşuyorlardı.

En iyi arkadaşı ve erkek arkadaşıyla beraber tutkusu olan işi yapıyordu, kendini şanslı saymalıydı.

Jongin apartman dairesinin kapısını açtı ve seslendi. "Biz geldik!"

Ayakkabılarını dolaba yerleştirirken Mimi miyavladı ve bacaklarının arasında dolandı, pantolonuna sürtündü ve her seferindeki gibi üç kez gezindi. Jongin'in rutini ne kadar tahmin edilebilirse Mimi de hep aynıydı onu sahiplendiklerinden ve evlerine yerleştiğinden beri. Ya da daha önce, kedi kafesinden beri büyük ihtimalle. Belki de bu yüzden birbirlerine çekilmişlerdi.

Jongin'e kendini okşattıktan sonra her zamanki gibi Kyungsoo'ya doğru ilerledi ve çenesinin altını kaşısın diye dizlerine doğru yükseldi.

"Selamlar, güzel kız," mırıldandı, sırt çantasını çıkardı ve yere koydu. Jongin çantayı aldı ve gardıroba tam da bu nedenle eklediği kancaya astı.

Kediyi kucağına alan Kyungsoo kendini oturma odasına sürükledi ve fotoğraf çerçevesi dolu rafları geride bırakıp koltuğa çöktü. Jongin ve ailesine ait ve Jongin ile Taemin'in olan fotoğraflar hala oradaydı ancak Kyungsoo ile beraber oldukları fotoğraflar hepsinin sayısını geçmişti. Beraber ilk tatillerinde Jeju'daki bir kumsaldaydılar. Soo taşındığında yemek masasında otururken bir fotoğrafları vardı. Bir gece geç saatte yıldızları izlemeye gittiklerinde sırtlarını yeşil çimenlere vermiş, kameraya gülümsüyorlardı. Ailesinin evliliklerinin otuzuncu yılında kollarını onların etrafına armış bir halde – Jongin'in annesi Kyungsoo'ya sıkıca sarılmıştı. (Jongin onları tanıştırdığının daha ilk ayında en sevgili oğlan evlat unvanını kaybettiğine dair şaka yapmıştı.)

Ve sonunda, rafa en yeni ve önemli ilave: gururla denklik diplomasını tutan Kyungsoo. Jongin gülümsedi, parmakları fotoğraftaki Soo'nun neşeli gülümsemesinde gezdi – ona özgü, dişleri arasından belli belirsiz dilinin ucunun göründüğü o gülümseme. (ç/n: liseden ayrılmış olanların sonradan aldığı diploma)

"Hey kaplan, bana bir şişe bira getirirsen seni sonsuza dek severim." Kyungsoo oturduğu yerden tatlılık yaparak konuştu, cilveli bir gülümsemeyle omuzlarını bir aşağı bir yukarı hareket ettiriyordu Mimi kucağında yatarken. Şımarık sevgili. Jongin gözlerini devirdi ve soğuk bir şişe almak için mutfağa ilerledi.

"Hey kaplan," Kyungsoo daha yumuşak tonda, içtenlikle seslendi bu sefer. Jongin ona döndü. "Bana bira getirmesen de seni sonsuza dek severdim."

Kyungsoo'nun sözleri: yüz yaşına gelseler bile Jongin asla bıkmazdı. Sevecen olanlar hala ayaklarını yerden kesiyor ve en baştan aşık ediyordu.

"Bunu biliyorsun, değil mi, tatlım?"

Eğilip Kyungsoo'nun dudaklarından bir öpücük çalmak için odayı geçti. "Biliyorum."

Tekrar doğrulamadan Kyungsoo elini çoktan ensesine sarmış, daha derin bir öpücük için çekiyordu onu. Jongin yumuşak dudakları birbirlerine karşı hareket ederken kendini daha da eğilirken buldu, dizlerini kedilerini ezmemek için Kyungsoo'nun bacaklarının etrafında koltuğa dayadı. Mimi tıslayarak kaçtı. Kucağı boş kalan Kyungsoo, Jongin'i çekti ve onu daha şehvetli bir ahenkle öpmeye başladı, Jongin'den kaçan nefes nefese inlemelerin keyfini çıkarıyordu. Bir tane daha uzun ve yavaş öpücükten sonra Kyungsoo dudaklarına karşı fısıldadı, "Birayı boşver. Onun yerine seninle sarhoş olurum."

Kyungsoo'nun birçok yönü vardı, tatlı ve düşünceli, afacan ve tutkulu. Ve tüm yönleri Jongin ile uyum içindeydi. O bunu başlangıçtan beri biliyordu ve biraz zaman ve fazlasıyla sevgiyle Soo da bunu öğrenmişti. Buraya ait olduğunu, eşit olduklarını, Jongin'in hayatında ve evinde kalıcı olduğunu. Onların hayatı ve onların evi olan yere aitti.

Dyo'su, Nightingale'i ile uyandığı her sabah ve beraber gözlerini kapattıkları her geceyle birlikte hayatı tamamlanmıştı. Jongin'in ilk ve son aşkı. 


eveeeet sonunda bitti. iki bölüm daha varsa aslında ama fikin asıl sonu bu. okuduğunuz ve yorumlarınızı eksik etmediğiniz için teşekkürler, benim için eğlenceli bir tecrübe oldu. umarım siz de beğenmişsinizdir. bir sorunuz ya da fik öneriniz varsa çevirmem için twitterda @/adampvrish hesabında bulabilirsiniz beni. hoşçakalın!!

What the Nightingale Spies (çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin