peçeteleri hazırlayın
–
Kyungsoo için konuşmayı kolaylaştırmak isteyen Jongin bildiği her şeyi ortaya dökme ihtiyacı duydu. "Onu durduramadan önce Baekhyun birkaç şey söyledi. Evin sahibinin annen olduğunu ama 11 yıl önce ortadan kaybolduğunu anlattı. Ve şey, ah, sadece ikiniz olduğunu da."
"Ah, Sunmi bu konuda her zaman dikkatliydi." Kyungsoo keyifsiz bir şekilde tebessüm etti.
"Sunmi?" Kafası karışmış şekilde sordu. "Şey değil miydi..."
"Annem. Öyle. Öyleydi. Ben sadece–" Kyungsoo dudaklarını büzüp duraksadı, başı bir anlığına önüne eğildi. Dudaklarını sıkıca birbirlerine bastırarak gülümsüyordu kafasını tekrar kaldırdığında ve Jongin'in gördüğü en üzgün gülümsemeydi bu. "En baştan başlayayım."
Kyungsoo'yu bu kadar ağırbaşlı görünce göğsü sıkıştı. Aniden onu geçmişinin açıkça bir şekilde acı verici olan kısımlarını tekrar hatırlamaya zorladığı için kötü hissetmeye başlamıştı. "Hey, bunu yapmak zorunda değilsin. İçeri girmeden önce kahvaltı hazırlıyordum. Ben–"
"Hayır," Kyungsoo elini sıkıca tuttu. "Sana anlatmak istiyorum. Sadece, daha önce kimseye açılmadım bu konuda o yüzden rahatça konuşamıyorum." Derin bir şekilde iç geçirdi ve Jongin'e dönüp başlamadan önce son bir kez saldı nefesini. "Babamı tanıyordum, Jongin. O ve Su– annem ben doğmadan evlenmişlerdi. Çoğunlukla normal, mutlu bir ailede büyüdüm."
"Ona neden adıyla seslendiğini sorabilir miyim?"
"Hiç 'anne' diye seslenilmesini istememişti. Bu sadece... onun tarzıydı. Hiç çocuk istediğini sanmıyorum." Kyungsoo bunun kulağa nasıl geldiğini fark edince açıklamak için duraksadı. "Çocuklardan hoşlanmadığından falan değil. Sadece... fazlasıyla gergin biriydi. Paranoya seviyesine gelecek kadar dikkatli. O yüzden evliliğini sicile geçirmedi hiç, ya da babamı babam olarak göstermedi. Ona dair ya da onu başka insanlarla ilişkilendiren kayıtlardan hoşlanmazdı. O tür şeyleri mümkün mertebe az tutardı."
"Neden?"
"İçimden bir ses ben doğmadan önce bu işte olduğunu söylüyor. Ajanlık işi yani. Emin değilim ama en mantıklı gelen bu." Kyungsoo omuz silkti. "Babam da bir ajandı."
Jongin'in gözleri şaşkınlıkla büyüdü. "Hangi şirket olduğunu biliyor musun?"
"En büyüğü," Kyungsoo sırıttı. "Eminim duymuşsundur. Adı Mavi Ev."
Siktir. Gerçek bir devlet ajanı. "Lanet olsun," diye mırıldandı Jongin, etkilenmişti.
"Evet," Kyungsoo gururlu bir gülümseme gönderdi. "En iyisiydi." Gülümsemesi yavaşça soldu ve devam etmek için boğazını temizledi. "Her neyse, hayatımın ilk on üç yılıyla ilgili dikkat çekici bir şey yok. Ona adıyla seslenmemi tercih eden soğuk bir anne dışında diğer birçok çocuk gibi büyüdüm. Bana iyi baktı; ödevlerimi yaptırdı, sofra adabı öğretti, tüm o işe yarar ebeveyn şeyleri... sadece güveni bir uzaklıktan. Babama çok daha yakındım." Kocaman bir gülümseme döndü Kyungsoo'nun yüzüne bir kez daha. "İş için uzakta olmadığı her hafta sonu beraber takılırdık. Gözlerimi kapattırır ve haritada bir noktayı işaret etmemi söylerdi, ve parmağım nereye işaret ederse oraya gider, en iyi yemekleri yiyebilecek bir mekan bulmaya çalışırdık. Çok fazla eğlenceyle karışık bir maceraydı. Ancak o gezilerde bana çok şey öğretti, şehirde nasıl yolumu bulabileceğimi, insanları nasıl okuyacağımı. Nasıl dövüşeceğimi." Jongin'e afacan bir bakış atmadan önce dudaklarını yaladı. "Sunmi bundan pek hoşlanmadı."
"Benim annem de buna karşı çıkardı. Babamın boğuşmaktan anladığı yoktu tabii," Jongin bankacı babasının dövüşmeye yakın bir şey yaptığını hayal ederken kıkırdadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What the Nightingale Spies (çeviri)
FanfictionÇalıştığı ajansta yeni bir ajanı yönlendirmekle görevlendirilen Kai için gece görevleri çok daha ilginç bir hal alıyor. Birbirlerini sadece kulaklıklardaki seslerinden tanıyan bu iki insan, her şeyden çok gizlilik gerektiren casusluk dünyasında ne k...