15 [M]

1K 49 48
                                    

selamlar baya oldu farkındayım ama anca çevirebildim:( ayrıntılı ama GERÇEKTEN ayrıntılı smut var  ve bölüm boyunca o yüzden rahatsız olduğunuz bir konuysa lütfen /// ile ayırdığım yerden sonra okumaya devam edin, baya sonlarda olduğu için kolay bulursunuz. iyi okumalar!! yorumlarınızı eksik etmeyin<3


Jongin Kyungsoo'nun öpüşmekte harika olduğunu düşünüyordu, ama yanılmıştı. Kyungsoo öpüşmeye gelince olağanüstüydü. Kahretsin, daha önce kendini geri tutuyormuş belli ki. Olay sadece Kyungsoo'nun dudaklarının onunkilere karşı ne kadar iyi hareket ettiği değil; baş parmağının Jongin'in elmacık kemiklerinde gezişi, parmak uçlarının boynuna dokunuşu, dili tam anlamıyla ağzının içindeki keşfine çıkabilsin diye Kyungsoo'nun Jongin'in ensesindeki elinin onu çekip doğru açıyı yakalamasıydı. Jongin onun tarafından tamamen tüketildiğini hissediyordu. Zevk neredeyse baş döndürücüydü.  

Dilleri aç bir ısrarla birbirlerine dolanıyordu. Bu da Jongin'in inlemesine ve farkında olmadan Kyungsoo'yu belinden çekmesine neden oluyordu. Ne yapmaya çalıştığını anlayan Kyungsoo, kapüşonlusunun fermuarını çözdü ve dudakları Jongin'in ağzından ayrılmadan çıkardı. Kyungsoo'nun göğsüne dokunduğunda artık hissettiği tek şey ince bir tişörttü, kumaştan teninin sıcaklığını hissedebiliyordu. Jongin'in parmakları kazara bir meme ucuna değdi, ve meme ucunun dokunuşunun altında sertleşmesinin şokuyla  Jongin aniden elini geri çekti.

Kyungsoo'nun dudakları öpüşmenin ortasında bir gülüşle kıvrıldı. "Sorun değil, kaplan. Dokunabilirsin." Jongin'in bir elini aldı ve göğsüne koydu. Belirgin kasları takdir etmek için eli kendiliğinden hareket etti ve baş parmağı tekrar meme ucunun üzerinde gezdi. Nazikçe dudağını ısırırken Kyungsoo'nun inlemesi Jongin'in dudaklarına karşı titredi. "Bunu yapmaya devam et ve beni sertleştirdiğin tek nokta orası olmayacak," Jongin'in sırtını okşarken mırıldandı.

Lanet olsun, bakmak istiyordu ve uzanıp Kyungsoo'nun pantolonunun dikiş yerine dokunmayı, ancak sıkıcı tutmadan önce utangaç elleri sadece ajanın iki yanına tutunabildi. Şişkinliğe baktı ve sonra bakışları onu yarı kapalı gözlerle dikkatle izleyen Kyungsoo'ya kaydı. "Ben..." Jongin'in kafası karmakarışıktı - kesinlikle deneyimsizdi, ellerini daha ileriye hareket ettirecek kadar güvenmiyordu kendine.

Kyungsoo onu çözmüş gibiydi. "Nelerden hoşlanırsın Jongin?" tatlı tatlı sordu. Baş parmağı Jongin'in tükürükle kaplanmış dudaklarında ustaca gezdi ve Jongin'in ağzı kendiliğinden açılırken izledi. Kyungsoo parmağını aralanmış dudaklardan içeri itti ve Jongin adeta sızlandı, diline bastırılan parmağı aç bir şekilde emmeye başladı. "Saksolardan hoşlanır mısın? Sakso çekmekten? Sana çekilmesinden?" (ç/n: bruh moment)

Tanrı aşkına, çok dürüst konuşuyordu, ama fazlasıyla hoş karşılanan bir açıklıkta. Hala Kyungsoo'nun parmağını emerken başını salladı. "Evet. İkisinden biri. İkisi de."

Kyungsoo'nun göz bebekleri kocaman olmuştu, siyah renk neredeyse tüm yumuşak kahverengi tonu kapatmıştı. "Ve söyle bana," parmağını yavaşça Jongin'in ağzından çıkarırken ses tonu sertleşmişti. "Şu an istediğin bu mu?"

Kafasını hayır anlamında salladı, çünkü o şu an istediği şeylerin tümü o değildi. "Daha... çok istiyorum. Her şeyi. Seni istiyorum."

Jongin'in sözleriyle birlikle memnun bir şekilde iç geçirdi. "Ben de seni istiyorum, bebeğim." Kyungsoo onu tekrar o derin öpüşlerine çekti, dikkatlice Jongin'in gömleğinin düğmelerini çözerken hararetle birbirlerine çarpıyordu burunları. Gömlek omuzlarından aşağı süzüldü, şimdi sadece atleti kalmıştı. Gözleri kapalı bir halde sonraki birkaç dakika boyunca Jongin'in odaklanabildiği tek şey hararetli öpüşmeleri ve hafif nefesleriydi. Cinsel uyarı onu daha fazlası için büyük bir arzuyla sızlayana kadar Jongin'in tenini yakıyordu. Kyungsoo geri çekildi ve önündeki kızarmış karmaşaya hayranlıkla baktı, ikisin de hazır olduğunun farkındaydı, bir sonraki adıma geçmeye ne kadar aç olduklarının.

What the Nightingale Spies (çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin