iyi okumalar!! ne kadar iyi olabilirse heheh:D LÜTFEN yorum yapın<3
–
"Twizzlers." (ç/n: uzun jelibon.)
"İğrenç," dedi Dyo, "Hadi ama, bundan daha zevklisin, balım."
"Sadece onu denedim ama!" Kai denediği diğer yabancı şekerlemeleri düşündü. "Geri alıyorum: Reese's Peanut Butter Cups. Harikaydı," dedi dudaklarını yalayarak. (ç/n: başka bir şekerleme.)
"Ah, iyi tercih," Dyo onaylar şekilde mırıldandı. "Ağzında eriyen ve boğazından aşağı pürüzsüzce akan kreme benzer bir şey."
Kai sanki imalı sözler yüzünden %1000 tahrik olmamış gibi davranarak güldü ve günün ilerleyen saatlerinde eliyle olan randevusu için kenara kaldırdı. Dyo'nun düşüncesiyle mastürbasyon yapmasına iki hafta olmuştu ve adama otuz bir çekmiyormuş gibi davranmaktan vazgeçmişti. Mührü kırmıştı. Geri dönüşü yoktu. O tür bir irade gücüne kim sahip olabilirdi ki? Özellikle Dyo her gün kulağına böylesine konuşurken.
Rutin'inin bir parçası olmuştu bu artık. İş, kedi kafesi, uykudan önce aklını başından alan mastürbasyon. Uyumak için bunu es geçtiği yorgun günlerinde Jongin, yorganını birkaç santim kaldıran bir sabah ereksiyonuyla uyanıyordu. Daha sonra kahvaltı ediyor, belli olmaması için bisikletçi şortuyla spor yapıyor ve durumunu duşta hallediyordu. Duşta dildosunu ve kayganlaştırıcıyı bırakmayı alışkanlık haline getirmişti. Önkolu banyonun ıslak çinili duvarına dayanmış, oyuncağı aceleci bir hızla içinde hareket ettirirken inlediği isim elinde değildi. Buharla dolmuş banyoda bu ismin yankılandığını duymak Dyo'nun sesinin burada ne kadar olağanüstü çıkacağını merak etmesine neden oluyordu. (ç/n: yapay penis)
"Bebeğim?"
Siktir. "Buradayım!" Biraz fazla hızlı cevap vermişti. Bir anlığına tüm duyularını kaybetmişti, görüşü dışında. Geniş çaplı ihtiyat eğitimi sağ olsun, gözleri sürekli ekranda yanıp sönmekte olan yeşil ışıktaydı. Bu akşam haritasını çıkarmayı tamamladıkları binanın tam ortasındaydı. Dyo sonunda alıcıları kurmayı bitirmişti ve görevleri bu (neredeyse) terk edilmiş binalardaki teknolojiyi kullanmaktı. Haritalar güzelce birikiyordu. Sıkı çalışmalarının elle tutulur bir şekilde karşılığını görmek tatmin ediciydi.
"Bir anlığına kayboldun, kaplan. Ne düşünüyordun?"
"Aklıma yemek soktun." Aletini. "Acıktığım için dalmışım." Azdığım için.
"Eh, buna izin veremeyiz. İki kat kaldı, değil mi? Sonrasında karnını doyururuz, tatlım," dedi Dyo içten bir biçimde. Dördüncü kata çıkan merdivenleri tırmanıyordu.
"Tamamdır," diye cevapladı Kai gülümsemesini engellemeye çalışırken. "Sıradaki katta saat yönünün tersine ilerlemek isteyebilirsin. Sen aşağıdayken alıcılar bu katın doğu kısmını batı tarafından daha iyi detaylandırdı, o yüzden sağına doğru ilerlersen dolaşmak zorunda kalmazsın."
"Teşekkürler, her zaman yardımcı hayatım."
İkinci ekranında kırmızı bir ışık vızıldamaya başladı, Kai doğruldu ve bitirdikleri üçüncü katın haritasını açtı. "Aşağıda biri var. Güneybatı merdiveninden yukarı çıkıyor. Sağ tarafındaki dış odaya ulaşabilir misin? Burada herhangi bir ofis odası gibi duruyor."
Yumuşak bir tıkırtı sesi kapının direncini gösteriyordu. "Olumsuz," Dyo sıradaki talimatları beklerken fısıldadı.
"Sol tarafındaki iç odayı dene – fotokopi odasına benziyor?" diye önerdi Kai. Denemeye değer son oda, sonra Dyo'ya geldiği merdivenlere giden yolu tekrarlatıp onu o kattan çıkaracaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What the Nightingale Spies (çeviri)
FanfictionÇalıştığı ajansta yeni bir ajanı yönlendirmekle görevlendirilen Kai için gece görevleri çok daha ilginç bir hal alıyor. Birbirlerini sadece kulaklıklardaki seslerinden tanıyan bu iki insan, her şeyden çok gizlilik gerektiren casusluk dünyasında ne k...