iyi okumalar<3
–
Jongin'in midesi çöktü bir anlığına, Baek'in mesajlarındaki panik tamamen uyandırmıştı onu. Yatağın diğer tarafını kontrol etmek için dönmeden önce yutkundu.
Yorganın üst kısmından dağınık koyu renk saç tutamları gözüküyordu. Uyurken Kyungsoo yorganın ve çarşafları yüzünün büyük bir kısmını kapatacak kadar çekmişti. Jongin, kendini battaniyelerle saran adama gülümsedi, koyu renk kaşları görünüyordu sadece. Uyku sonrası karmakarışık saçlarını okşama dürtüsü fazlasıyla kuvvetliydi, anca Jongin ellerini kendine tuttu: Kyungsoo dinlenmeyi hak ediyordu.
Yavaşça, Kyungsoo'yu uykusunda rahatsız etmeyecek şekilde yataktan kalktı. Yerdeki kirli kıyafetleri almak için eğildi ve yüzü buruştu. Pekala, Kyungsoo'nun tahmini doğruydu: biraz... hassastı. Acı verici değildi, ama biraz olsun sızı vardı, hafif bir egzersiz sonrası gibi. Bugün sabah koşusu yapamayacaktı, o kesindi. Yerdeki kirli kıyafetleri çamaşır sepetine koyduktan sonra dolabından sessizce temiz kıyafetler aldı ve tuvalete girdi.
Ellerini yıkarken aynaya baktı ve arkasındaki duş kabininde (şu an onun için fazlasıyla ortada olan) ten rengi dildoyu gördü. Kyungsoo'nun etrafa bakmak zorunda kalmadan böyle gördüğünü fark edince yanakları tekrar ısınmaya başladı. Şimdi saklamak için uğraşmalı mıydı?
"Nasıl tahrik olduğunun kanıtını görmenin ne kadar çekici olduğunun farkında mısın? Utanma." Kyungsoo'nun bu sabah söylediği sözleri hatırladı ve o kadar güçlüydüler ki Jongin'in suratı koyu kırmızıya dönerken lavaboyu sıkıca kavraması gerekmişti. Gerçekten sevişmişlerdi. Dy– Kyungsoo ile sevişmişti. Ve hayal ettiğinden milyar kez çok daha iyiydi. Her şey hala gerçeküstü hissettiriyordu, ama olabileceği en iyi şekilde.
Giyinirken kendi kendine gülümsedi, Kyungsoo sözleriyle onu delirtirken fazladan ilgi gösterdiği köprücük kemiğinin yakınında küçük bir kızarıklık vardı. Lanet olsun, daha önce Dyo'nun sesi yüzünden sürekli kendine dokunmamak için edepsiz düşüncelerini geri itip duruyordu, ama artık tamamen imkansız olacaktı. İş yerinde nasıl davranacak–
İş. Baekhyun'ı arayıp her şey yolunda mı diye kontrol etmeliydi.
Dikkatle banyodan çıktı ve yatak odasında parmak uçlarında yürüdü, ardından kapıyı yavaşça kapattı. Fazlasıyla önemli bir misafiri olduğu için bir kez olsun düzgün bir kahvaltı hazırlamak için buzdolabını karıştırırken bilinmeyen numaraya geri mesaj attı:
Uyandım. Ara beni.
Birkaç gün önceden ailesiyle yediği yemekten kalma yemek kutularını kurcalamak için telefonu tezgaha bıraktı ama bıraktığı an telefon titremeye başladı. Uzanıp tekrar alırken derin bir şekilde iç geçirdi.
"Selam, Baekhyun. Yoksa gerçek ismin her neyse onunla mı seslenmeliyim? Çünkü belli ki artık iş dışında telefonlarımızda konuşuyoruz," dedi ifadesiz bir şekilde, gözlerini devirmemek ve gülümsememek için kendini tutuyordu. Ne kurallardı ama.
"Bırak onu şimdi." Kısa. Sohbeti geri çevirmek Baek'in yapacağı iş değildi.
Jongin endişelenmeye başlıyordu. "Sorun ne – şehir dışındaki takım mı? Tehlikedeler mi?"
"Ne? Hayır, dün gece hallettim onu. Aslında ben yollarına çıkmadan Chendy çözmek üzereydi."
"Chendy." Çift kısmına kıkırdadı. Peki, aslında baya sevimliydi. Acaba onun şeyle çift ismi nasıl–
Baekhyun devam edince düşünceleri dağıldı. "Navigatörlük sürecinde ikisi de bir tuzak sezmiş ve – şu an önemli değil. İyiler, takım güvende: o detaylar bekleyebilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What the Nightingale Spies (çeviri)
FanficÇalıştığı ajansta yeni bir ajanı yönlendirmekle görevlendirilen Kai için gece görevleri çok daha ilginç bir hal alıyor. Birbirlerini sadece kulaklıklardaki seslerinden tanıyan bu iki insan, her şeyden çok gizlilik gerektiren casusluk dünyasında ne k...