MIKAELSON FAMILY REUNION

939 54 11
                                    

"Caroline.." dedi Elijah az önce çaldığı kapıyı genç kızın onayıyla açarken.  "Rahatsız etmediğimi umuyorum." 

"Hayır, gelebilirsiniz." 

"Roya ile aranda geçenleri duydum." Elijah Caroline'ın yüzünün asıldığını görünce birkaç saniye için durdu ve yüzüne güven verici, dostça bir gülümseme yerleştirdikten sonra devam etti. "Sanırım seni epey kızdırmış. Onu bir daha görmek istemediğini söylemişsin. " 

Caroline'ın kaşları sorgularcasına kalktı. Bunları ona Roya mı anlatmıştı? Elijah Caroline'ın onu tehdit ettiğini de biliyor muydu? Başını Elijah'nın söylediklerini doğrular biçimde salladı. 

"Neden tartıştığınız gibi ayrıntıları bilmiyorum. Ancak takdir etmeden geçemeyeceğim, yaratıcı ve zekice bir tehdit olmuş." 

"Bakın ben sadece..." 

Caroline panikle başladığı cümlesini Elijah'nın gülümsemesinin sesli ve daha da samimi bir hal almasıyla tamalamaya gerek duymadı. "Ailem hakkında ileri geri konuşulmasından hoşlanmam."  dedi Elijah'nın dostça tavırlarından aldığı cesaretle o da gülümserken.

"Anlıyorum ve haklısın. Senden onun adına bu patavatsızlığı için af diliyorum. Onu bir daha görmek istemiyorsan görmeyeceksin. Hizmetinle ilgilenecek kişiyi bizzat seçeceğim." 

"Teşekkür ederim." 

"Buraya asıl gelme amacıma gelirsek. Yemekte seni de aramızda görmekten kardeşlerim ve ben onur duyarız." 

Caroline birkaç saniye düşündü. Niklaus, Rebekah, Kol ve Elijah ile akşam yemeği. Hiçbiriyle arasıı akşam yemeği yemek isteyecek kadar iyi değildi. Onlarla arası, hiç iyi değildi. Belki Elijah ile. Çıkara dayalı bir ilişki de olsa, Elijah ona diğer aile üyelerinden çok daha iyi davranıyordu. Onlarla akşam yemeği yemek hiç içinden gelmiyordu. Ama hayatının sonuna kadar odasında saklanamazdı. Bir korkak gibi tüm hayatını bu odada yalnız geçiremezdi. 

"Zevkle." dedi gülümseyerek. "Hazırlanayım."

Elijah'nın odadan çıkmasıyla Caroline elbiselerinin olduğu yere yöneldi. Bir süre düşünükten sonra elini güzel, bordo bir elbiseye attı. Bu renkten asla bıkmayacaktı. Şansına, onun için hazırlanan dolap bordo yönünden zengindi. Elbisesini üzerine geçirip, saçlarını hafifçe taradıktan sonra yemek salonuna gitmek üzre odadan çıktı. Adımları yavaştı varmak istemiyormuş gibi. Lanet olsun, sarayın her şeyi gibi yere döşenmiş taşları da çok güzeldi, basmaya nasıl kıyıyorlardı ki? Saçma düşüncelerinden yapılı bir adama çarpmasıyla uzaklaştı.

"Özür dilerim." dedi panikle adama. Hizmetkar değildi belliydi. Kıyafetleri güzeldi, hizmetkarların giymeyeceği kadar özenli. Aileden biri olmamasını umdu. Bir düşman daha edinmek istemiyordu.

Adam kendisine cevap bile vermeden arkasını dönüp hızlı adımlarla yürümeye devam etti. Böylece Caroline adamı tekrar inceleme fırsatı bulmuştu. Kıayfetleri pahalıydı, evet ama bir Mikaelson'ın giyeceği kadar değildi. İçinin rahatlamasıyla yürümeye devam etti.

Yemek salonunun yerini biliyordu, daha önce Mikaelsonlarla sıkıcı ve onu geren bir akşam yemeği paylaşmıştı.  Bu seferkinin daha hızlı geçmesini umarak yemek salonundan içeri girdi.

Elijah'nın sandalyesini çekmesiyle otururken ona küçük bir gülümsemeyle teşekkür etti. O bilmese de hem sandalyesini çekme nezaketi gösterdiği için hem de ona ayırdı yerin, masanın en ücra bir kösesinde, Elijah'nın yanında olduğu için. En azından solunda kimse oturmuyordu. Yoksa sağında mı?

"Caroline." dedi Klaus "Bize eşlik etmen ne hoş."

"Niklaus ile aynı fikirdeyim. Bugün yemeğimizi manzara karşısında yiyecek olmamız ne hoş." dedi Kol yine o yüzünde her zamanki yaramaz sırıtışla. Rebekah'nın sinirli bakışlarını ona yöneltmesiyle, yüzündeki sırıtış daha da büyüdü. "Karnımız gibi gözümüzde doyacak."

LOVE KEEPS YOU HUMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin