Biraz kısa bir bölüm bunun için özür dilerim ama karakterleri biraz daha tanımanız , karakterlerin gerçeklerinin su yüzüne çıkması gerekiyordu. Bu açıdan bence oldukça gerekli bir bölümdü. Umarım severek okursunuz ve yorum yapmadan geçmezsiniz!!! Çünkü bana cesaret veren şey sizin yorumlarınız, bu nedenle iyi-kötü yorum yapmanızı ısrarla istiyorum, yorumlarınızı bekliyorum.İyi okumalar!! (Bölüm adıyla ilgili yaptığım yanlışlığı henüz fark ettim ve düzelttim. Arkadaşlarımla şaka amaçlı Ingilizce kelimeleri okudunkları gibi yazmak bende feci alışkanlık yapmış)
Caroline odasında yatağının üzerinde dizlerini kendine çekmiş otururken az önce olanların etkisinden kurtulmaya çalışıyordu. Olanları unutmaya. Klaus'un az önce yaptıkları onu korkutmak yerine buradan kaçmak için daha çok kışkırtmıştı. Bu adamla aynı sarayda kalmaya daha fazla dayanamazdı.
Kol, Caroline'ın odasının kapısına geldiğinde Klaus'un onu burada görürse olacakları tahmin edebiliyordu. Ama Rebekah'nın Caroline'ı kaçıracağını biliyordu ve buna izin veremezdi. Kapıyı yavaşça çaldı ve Caroline'ın tepki vermesini bekledi.
Caroline kafasını gömdüğü dizlerinden kaldırıp kapıya baktı. Klaus olmasından korkuyordu, onu tekrar görmek zorunda kalmaktan, öfkesiyle tekrar yüzleşmekten. Bir kez daha onun gazabına uğramaktan. O değildi, eğer o olsaydı kapıyı böyle çalmazdı, özellikle de az önce olanlardan sonra. Oturduğu yataktan kalkıp kapıya doğru yürüdü. Kapıyı yavaşça açtı ve kendisine bakan Kol'u gördü. Kol'u görmek onu şaşırtmıştı, az önce de ona yardım etmişti, ondan ne istiyordu ki?
''Burada ne arıyorsun?''
Kol kendisine meraklı gözlerle bakan Caroline'ın kolunu tuttu ve onu nazikçe kendisine doğru çekti. Bu hareketiyle Caroline'ın gözlerindeki şaşkınlık daha da büyümüş, adeta tüm bedenini sarmıştı.
''Gel benimle!''
Caroline neler olduğunu merak ediyordu. Kol'un bu hareketi onu şaşırtmıştı ama şuan hissettiği tek şey şaşkınlık değildi kesinlikle. Aynı zamanda endişeliydi de. Gecenin bir saatinde kaçırıldığı sarayda, onu kaçıran adamın erkek kardeşinin onu odasınsan böyle hiçbir şey söylemeden çıkardığını düşünürsek şaşırmanın tam yeri ve zamanıydı. Şaşırmak için haklı sebepleri vardı. Yine de Kol'u takip etti, neden takip ettiğini dahi bilmeden.
''Nereye gidiyoruz?''
Kol Caroline'ın gelmek istememesinden, gürültü yapmasından ve Klaus'un duymasına neden olmasından korkuyordu. Nik onları burada görürse kendisini Caroline'ı götürdüğü yerde bulacağından emindi.
''Ses çıkarma, anlayacaksın.''
Caroline Kol'u takip ediyordu ama yine de Kol Caroline'ı kolundan tutup çekmekten vaz geçmiyordu. Bu durumdan rahatsız olan Caroline kolunu Kol'un elinden kurtarmak için hızla savurdu. Kol'un bu hareket üzerine attığı sert bakışı umursamadan. Kol'un ona inmesini işaret ettiği merdivenlerden Kol'un ardından inmeye başladı. İndiği her bir merdiven içine bir korku salıyordu. Sanki az sonra göreceklerini hissediyor gibi. Sanki az sonra düşeceği dehşeti biliyor gibi.
Kol Caroline'ın böyle zorluk çıkarmadan peşi sıra yürümesine şaşırmıştı. Klausdan epey korkmuş olmalıydı. Kol'un bile dediklerini ikiletmeden yapacak kadar çok. Caroline'ı en alt kata indirdikten sonra ağır sürgüyü çekerek onun içeri girmesini işaret etti.
Caroline Kol'un açtığı kapıdan içeri girmek için kıpırdandı. Burası ona güven vermiyordu. Burası ona zerre güven vermiyor, içini ürpertiyordu. Şimdi, hemen şimdi buradan çıkıp odasına girmek ve yarını düşlemek istiyordu. İçeride göreceklerinden korkuyordu. İçeride göreceklerinden deli gibi korkuyordu. Kol onu buraya neden getirmişti ki. İçeride olan her neyse Caroline'ı neden ilgilendiriyordu, aslında Caroline bu sarayda onu ilgilendirebilecek hiçbir şey olduğunu düşünmüyordu. Hiçbir şey. Yavaş, korkak adımlarla içeri girmeye başladı. Adım attıkça korkusu artıyordu. Attığı her adımla içinden ona yukarı çıkmasını söyleyen ses şiddetini artıyordu. Buraya girince, buraya geldiğinden pişman olacağını biliyordu, hissediyordu. İçeri girdiğinde çığlık atmak için ağzını açtı. Ama güçlü bir eli ağzında hissetmesiyle çığlığı boğazına takılıp kaldı. Çığlığı adeta boğazını yırtıyordu, boğazını yırtıp geçmişçesine canını acıtıyordu, sanki ağzından çıkamadığı için boğazından bir delik açıp dışarı çıkmak, şiddetiyle sarayı yıkmak istiyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVE KEEPS YOU HUMAN
FanfictionKlaus ve Caroline. Onları hiç böyle görmediniz. Kimse bu kadar aşık olmadı. Ve bu kadar düşman. Onların aşklarına şahit olmaya hazır olun . Savaş ve aşk daha önce hiç bu kadar iç içe olmadı.