THE FALL

156 4 6
                                    

Bunca aradan sonra hala bekleyenler, Klaroline'ı benim gibi bir türlü aşamayanlar için, bu bölüm, eminim, beklediğiniz bölüm. Ben heyecanla yazdım, umarım aynı heyecanla okursunuz. Hala okuyanlardan, heyecanıma ortak olmalarını yani yorumlarını bekliyorum. İyi okumalar!

Caroline sabah bahçeden gelen seslere uyandı. Bir süre yatağından kalkmadan uzanmaya devam etti. Klaus'u birkaç gündür hiç görmemişti, aşağıda her ne yapılıyorsa Klaus'un orada olabileceğini düşününce yataktan hızla kalkıp cama yöneldi. Kalın perdeyi aralayıp bakındı ama tam olarak göremeyince kapıyı açıp balkona çıktı. Klaus aralarında yoktu.

Klaus'un ortadan kaybolmasının sebebini ve ne zaman geri döneceğini merak etti. Saraydaydı da Caroline ile mi karşılaşmıyorlardı yoksa bir yere mi gitmişti bunu bile bilmiyordu. Saraydaki kimseden bir şey duymamıştı, zaten saraydakilerde ne konuşuyor olurlarsa olsunlar Caroline'ı gördüklerinde susuyorlardı. Caroline'ı gördüklerinde böyle yapıyorlarsa Klaus'u gördüklerinde yaptıklarını tahmin dahi edemiyordu. Klaus için can sıkıcı olsa gerekti, ama şikayet ettiğini sanmıyordu.

Caroline'ın balkondan bakındığı birkaç dakikanın ardından Kerena elinde bir tepsi ile odaya girdi. Kerena'nın odaya girdiğini gören Caroline, Kerena'ya Klaus'un neden ortalarda gözükmediğini sormayı düşündü ama bu fikirden vazgeçmesi uzun sürmedi. Eğer Klaus sarayda değilse, muhtemelen Kerena Caroline ile ilgili her şeyi Klaus'a ileten kişiydi. Caroline Klaus'u sorduğu an, Klaus'un bundan haberi olurdu. Hala balkondan bahçeyi izleyen Caroline bahçenin bir köşesinde oturmuş bir şeyler okuyan Kol'u gördü. Bu sarayda ne konuştukları Klaus'un kulağına gitmeyecek tek isim şüphesiz Koldu.

Caroline hızlıca bir şeyler atıştırıp Kol'un yanına gitti.

Kol bahçede oturmuş bir şeyler okuyordu, ciddi gözüküyordu. Kaşların hafifçe çatmıştı, alnının ortasında bir çizgi belirmişti.

Kendisine yaklaşan Caroline'ı görünce okuduğu şeyi bırakıp gülümseyerek Caroline'ın yürüyüşünü izledi.

Caroline Kol'un yüzüne yayılan geniş gülümsemeyi gördüğünde ne beklemesi gerektiğini biliyordu. Kol Caroline'ı kışkırtmak, kızdırmak ve doldurmak için elinden geleni yapacaktı, biliyordu. Ama işin aslı, bunlar artık Caroline'ı eskisi kadar etkileyemiyordu. Caroline hazırlıklıydı, Kol nasıl karşılık vermesi gerektiğini iyi biliyordu.

"Gözlerime inanamıyorum. Klaus'un yokluğunda ilgisiz mi kalıyorsun yoksa?" dedi Kol alayla.

Caroline gülümsedi. Kol haksız sayılmazdı, ilgisiz kalmıştı. Ama Kol'un yanına gelme sebebi ilgi görmek falan değildi.

"Ben de." dedi Caroline Kol'un üzerinde çalışmakta olduğu kağıtları gözleriyle işaret ederek. "Klaus'un yokluğunda kralcılık mı oynuyorsun?"

Kol'un yüzü bir an için düştü, Caroline doğru yerden vurmuştu. Kendisiyle gurur duydu.

Kol çaprazındaki koltuğu işaret ederek Caroline'a oturmasını teklif etti.

"İyi ki geldin. Birlikte daha sık vakit
geçirmeliyiz. Sen de Klaus'un yokluğunda sıkılmamış olursun." dedi Kol ironik bir ifadeyle. Son zamanlarda Caroline ve Klaus'un sık sık birlikte vakit geçirdiklerini biliyordu. Gönderme yapmadan edemiyordu.

Caroline yanıt vermedi. Caroline'ın bir şey sormasına gerek kalmayacağını biliyordu. Zaten Kol, Caroline'ı rahatsız etmek için sürekli Klaustan bahsedecekti ve eninde sonunda nerede olduğuyla ilgili bir şey söyleyecekti. Caroline'ın çok bariz olmamaya çalışarak bir şey sormasına gerek yoktu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 08, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LOVE KEEPS YOU HUMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin