I FORGIVE YOU

1.1K 65 15
                                    

      Yüzüne vuran hafif ama bir o kadar da etkili rüzgarla derin bir iç çekti Caroline. Belki bu aldığı son nefeslerden biri olacaktı.  Belki de bunun gibi acı dolu milyonlarcasını daha çekecekti içine.. Belki bir daha bu balkona çıkacak ve yüzüne çarpan hafif ama tüyler ürpertici rüzgârla hayatı gözlerinin önünden akıp gidecekti.  Rüzgarın ağaç dallarını savurmasıyla işittiği yaprakların hışırtısı onu bir kez daha anılarına götürdü. Bu kez bariz ve keskin bir anıya, gözlerinin önünden hızla geçip giden onlarcasına değil.

Caroline odasının kapısının açılmasıyla kafasını kapıya doğrulttuğunda kendisine doğru yürüyen küçük kardeşini gördü. Ona hafifçe gülümsedi ve kardeşinin sorununun ne olduğunu bildiginden kısık bir tonda şefkatle konuştu.

"O bir canavar falan değil. Sana daha önce onlarca kez söyledim. Yalnızca rüzgar esiyor ve yapraklar hareket ediyor. Sorun yok tatlım yatağına dön ve uyu. Onları duymayacaksın bile."

Caroline'ın küçük kardeşi hafifçe gülümsedi ve ablasını rahatsız etmiş olmanın verdiği mahcubiyetle başını hafifçe sallayıp kapıya yöneldi.

Fakat Caroline onun bu tavrından hala korktuğunu ve odasına giderse uyuyamayacağını anladı ve seslendi.

"Gel buraya. Sanırım senin için yanımda yatacak yer var."

Kardeşinin aniden yüzünde beliren kocaman gülümsemeyi ve aniden  koşmaya  başlamasını gören Caroline büyük bir kahkaha attı ve sağa doğru kayıp üzerindeki örtüyü kardeşinin yatması için araladı.

"Sağ tarafta ben yatmak istiyorum. "

"Şansını zorlama."

Caroline aklına gelen bu küçük anı ile tebessüm etti. Hayatının bir daha asla eskisi gibi olmayacağını biliyordu. Bir daha asla kardeşi geceleri korkup onun yanına gelmeyecekti.  Bir daha asla çok iyi bir abla olup onu yanına alıp korkmaması için güzel şeyler söyleyemeyecekti. Klaus'un ona neler yapacağını bilmiyordu bile. Klaus'un onu suan olduğundan daha kötü bir hale getiremeyeceğini düşünmüyordu artık. Hayatın artık ona bir daha asla eskisi gibi nazik davranmayacağını biliyordu. Eskiden sahip olduğu hiçbir şeye, sevgiye, şefkate, umuda artık sahip değildi ve tüm bu insanı hayatta tutan, onu mutlu eden veya yaşadığı tüm acılara dayanmasını sağlayan, ona güç veren duygulara hayatının sonuna kadar sahip olamayacaktı. Artık ona yanında olduğunu, güvende olduğunu hissettiren, ona ne kadar değerli olduğunu gösteren, ondan hiçbir şey beklemeden seven, ne yaparsa yapsın onu yalnız bırakmayacağını bildiği, hayatının sonuna kadar yanında olacağından emin olduğu kimse yoktu. Sevgiyle, umutla, sevdikleriyle, güvendikleriyle, ailesiyle arasında büyük,  asla aşamayacağı bir engel vardı. Caroline'ın başına, bu dünyada bir insanın başına gelebilecek belki en berbat şey gelmişti, hayata, mutlu olmaya dair olan tüm umudunu yitirmişti.

Klaus, Caroline'ın odasının kapısına geldiğinde kapıyı hiç nazik olmayan bir biçimde çaldı ve hızla içeri girdi. Fakat Caroline bundan sonra çok daha kötü bir durumda olacağını bildiğinden bu dakikaları huzurlu sayıp kendini rüzgarın sesine, ona eşlik eden ağaçlara vermişti ve Klaus'un geldiğini fark etmedi.

LOVE KEEPS YOU HUMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin