Iste yeni bir bölümle karşınızdayim. Umarımbölümü severek okur ve beğenirsiniz. Yorumlarınızı lutfen esirgemeyin.
Yattığı yerden yavaşça kalktı Caroline merdivenlerden gelen ayak seslerini duyunca. Burnundan akan hafif kanı sol elinin tersiyle, canının yanmasına aldırmadan, olabildiğince hırçın bir biçimde sildi. Merdivenlerden gelen ayak sesleri gözlerinden birkaç damla gözyaşı akmasına neden olmuştu. O kadar ağlamıstı ki yüzününde kurumuş gözyaşı bulunmayan tek bir nokta bile yoktu. Canı öyle yanıyordu ki, yüzü öyle yara doluydu ki yanaklarından süzülen birkaç damla yaş dahi canını delice acıtıyordu.
Yorgun bedenini yerden kaldırıp doğrulmayı denedi ama bu hamlesi de diğer birçoğu gibi sonuçsuz kaldı. Kolunu kaldırıp gözyaşlarını silmeyi denedi bu kez. Ama şimdi bunu bile başaramamıştı. Derin bir nefes almaya çalıştığında tüm vücudu tekrar gerildi ve canı yine yandı. Iyice kasılan vücudunu biraz olsun rahatlatmak için yükünü iyice yere verdi ve hareketsiz yatmaya devam etti, nefes bile almadan.
Ayak sesleri giderek yaklaşıyordu. Gelen her kimse acele etmeyeceği, bu işkenceyi daha devam ettireceği açıktı. Caroline avaz avaz bağırmak istiyordu. Ona bir an önce gelmesini ve su işi bir an önce bitirmesini söylemek istiyordu.Ama hiçbir şey yapmaya gücü olmadığı gibi buna da gücü yoktu. Buradan bir an önce kurtulmak istiyordu. Dirisi veya ölüsü hiç farkı yoktu onun için sadece kurtulmak istiyordu. Canı o kadar yanıyordu ki bir bıçak alıp kalbine sağlamak suan en iyi ihtimaldi onun için.
Yüzündeki henüz kurumamış, derin yaralara yapışmış altın kadar sarı, güneş kadar parlak saçlarını yavaşça yüzünden çekerek yaralarından ayırdı. Saçlar yaralara yapışmış, kana bulanmıştı. Derin bir nefes aldı canının acısıyla. Ve sessiz ama şiddetli bir küçük inleme kaçtı eskiden pembe simdi kurumuş, catlaklarla dolu olan dudaklarının arasından.
Gücünü son kez toplamayı denedi. Kendini iyice toparladı ve tüm acıyı görmezden gelmeye çalışarak, çabası gerçekten takdir edilesiydi, bu yoğunlukta bir acıyı göz ardı etmek imkânsızdı, belki de sormuş bir gülü canlandırmak gibiydi. Belki de Klaus'un hissetmesini beklemek gibi. Ama imkânsızdı ve bunu bilmek yeterdi. Yine de ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdü, belki süründü demek daha dogru olurdu.
Kapıya ulaştığında kulağını kapıya dayamaya kalktı fakat bunu yapacak gücü kendinde bulamadan kendini yerde buldu.
"Ne yapıyordun kapının arkasında Caroline? Yoksa bu haldeyken de mi kaçmaya çalışacaktın. Yaptığın hatayla yüzleşmek yerine yine mi kacacaktın? Bir zavallı gibi. Sende bundan daha fazlası olduğunu düşünmüştüm Caroline. Seni ilk gördüğüm anda sende bundan fazlası olduğunu düşünmüştüm. Çok daha fazlası. Beni hayal kırıklığına uğrattın. "
Klaus'un söylediklerini son derece büyük bir dikkatle dinledi Caroline. Günlerdir Caroline'a karşı sarf ettiği tek kelimelerdi bunlar.Ilahi bir cesaret ve güçle yanıtladı onu.
"Seni hayal kırıklığına uğratan ben değilim Klaus. Seni hayal kırıklığına uğratan sensin.Güçlü olduğuna inaniyorsun. Kimsenin sana karşı gelmeye cesaret edemeyeceğine inaniyorsun. Ve bunun tersi bir durumla karşılaşmak seni çıldırtıyor. Sandığın kadar güçlü olmadığını görmek, hayal kırıklığına uğramak seni çıldırtıyor."
Klaus hızla ilerleyip Caroline'ın saçına yapısıp onu büyük bir güçle yere fırlattı. Caroline büyük bir çığlık koparınca memnuniyetle gülümsedi ve konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVE KEEPS YOU HUMAN
Fiksi PenggemarKlaus ve Caroline. Onları hiç böyle görmediniz. Kimse bu kadar aşık olmadı. Ve bu kadar düşman. Onların aşklarına şahit olmaya hazır olun . Savaş ve aşk daha önce hiç bu kadar iç içe olmadı.