KILL THEM ALL

3.6K 106 22
                                    

    Eski zamanlarda geçen bir Klaroline hikayesi . İyi okumalar .

     Niklaus atını yavaşça durdurdu ve karşısında duran  ,yeşilliklerin arasına gizlenmiş ,büyük surların arasındaki büyük saraya baktı . Az sonra bu saray , tüm krallık onun olacaktı.Gücüne güç katacaktı . Ona boyun eymeyen bu krallık , tüm üyeleriyle beraber tarihe karışacaktı .Arkasına bakmadan , kafasını çevirmeden arkasında duran binlerce askere emretti .

K:''Her şeyi yakın , yıkın , yok edin . Tek bir kişi bile canlı kalmayacak . Kimseye acımak yok . Merhamet yok . Asla  ''

İçindeki öldürme arzusuna , sahip olma isteğine , güç hırsına karşı duramıyordu . Kendini dizginleyemiyordu . Sadece sahip olmak istiyordu . Onu kimse durduramıyor , kimse karşı çıkamıyordu.Bu krallığa sahip olmak için kendi babasını elleriyle öldürüp tahta çıkmıştı ve şimdi şuana dek ona karşı çıkan , baş kaldıran , boyun eğmeyen tek krallığı yok edecekti . Medes kralığı az sonra Kral Niklaus tarafından yok edilecekti . 

 Medes krallı bu ani , ürkütücü saldırı karşısında çaresizdi .Medes kralı tüm bunları acımasız Klaus'un yaptırdığını biliyordu . Eşi ,çocukları neredeydi ?İyiler miydi ? Hayattalar mıydı ? Şuan hayatta olsalar , ölmemiş olsalar dahi Klaus'un onları sağ bırakmayacağını biliyordu . Onlara asla acımayacağını . Çok sevdiği evlatlarını  , çok sevdiği biricik eşini , biricik kraliçesini asla ama asla bir daha göremeyeceğini.Onları koruyamıyordu . Krallığını koruyamıyordu .Sarayı ölüyordu , içindeki herkesle , her şeyle beraber .Klaus krallığına , sahip olduğu her şeye sahip olacaktı . Her şeyini elinden alacaktı . Yıllarca uğraştığı ,birlik beraberlik içinde tuttuğu ülkesini elinden alacak , onu her şeyiyle perişan edecekti .Yoktan var ettiği her şeyi tek tek elinden alacaktı , acımadan. Klaus'u tanıyordu . Kimseye acımayacaktı . Asla .Elinden hiçbir şey gelmiyordu .  Sarayda yaşayan herkes bir yana koşturuyordu . Kimse ne yapması , nereye gitmesi gerektiğini bilmiyordu . Hizmetkarları , askerleri , ailesi , kendisi, herkes son derece çaresizdi . Ve şimdi o onları korumak için hiçbir şey yapamıyordu .Hiçbir şey yapmıyordu . 

Kaçmaktan , canını kurtarmaya çalışmaktan başka hiçbir şey .

    Medes kralının kızı , prenses Caroline her şeyden habersiz odasında , geniş , ferah yatağında huzurlu bir uykunun içindeydi . Askerlerin odasının kapısını gürültüyle açmasıyla gözlerini hafifçe araladı ve konuştu .

C:Tanrım bu gürültüde ne ? Neler oluyor ? Burada ne arıyorsunuz ?  

A:''Hemen çıkmanız gerekiyor . ''

Caroline kapıda bekleyen askere boş gözlerle baktı . Anlamıyordu . Hadi ama . Neler oluyordu ? Telaşlı gözlerle kendisine bakan askeri dinledi ve yataktan kalktı . Odasından dışarı çıktığında saraydaki herkesin bir tarafa koşturduğunu , kimsenin kimseyi umursamadığını gördü . Herkes çığlık çığlığa koşuyordu .Bir askerin en yakın hizmetkarını , en yakın arkadaşını , tek arkadaşını , sahip olduğu tek şeyi, dostunu öldürdüğünü gördü . Acı dolu bir çığlık attı .Buradan kaçması imkansızdı . Buradan , bu kadar askerin arasından sağ çıkması imkansızdı .Ailesini , sarayını kaybediyordu . Annesi , babası , kardeşi acaba şimdi neredeydi ?Yaşıyorlar mıydı ? Yasalar dahi , bunu ne kadar devam ettirebileceklerdi ? Çığlıklar yükseldikçe Caroline'ın içindeki tüm iyi duygular yok oluyordu.Sanki saray değil kendisi yok oluyordu , duyguları . Mutluluk , sevgi umut. Caroline'ın kurtulacağına dair en ufak bir umudu kalmamıştı . Zaman geçtikçe yaşayamayacağını , ailesini asla , bir daha asla göremeyeceğini , burada , hemen burada , kendi evinde , kendini en çok güvende , mutlu hissettiği bu sarayda öleceğini biliyordu . Onu acımasızca , gözünün yaşına dahi bakmadan öldüreceklerdi . Beklemeden .Acımadan . Sarayın gizemli , büyük merdivenlerinden yanındaki 2 askerin yönlendirmesiyle koşarak indi . Askerler onu korumaya çalışıyorlardı . Şuan için , alevlerden kurtulduğu sürece bir tehlike yoktu . Sadece şuan için . Çünkü onlara bunu yapanlar beyinlerini öldürmeye şartlamışlardı . Öldürmek onlar için birinci kural haline gelmişti . Ne tür bir ruh hastası bunu yapabilirdi ki ? Hangi manyak , ruh hastası bunu yaptırtabilirdi ?  Kim , nasıl bir canavar bu kadar acımasız olabilirdi ki ? Kim ölümden , kandan bu denli zevk alabilirdi ? Caroline hayatı boyunca hep iyilikle büyümüştü . O kocaman kalbi hep iyilikle doluydu . Caroline öylesine masum ve iyiydi ki şimdi ona kötülük garip geliyordu . Ölüm garipti . Asla istemeyeceği bir şeydi Caroline'ın . Asla , hayatı boyunca tek bir an bile ölmek istememişti . Ölümü aklından hep uzak tutmaya çalışmıştı . Asla ölmek istememiş , ölmekten hep delice korkmuştu . Şimdi öleceğine , bu gerçeğe bir türlü inanamıyordu . Ölüm öylesine soğuk geliyordu ki ona . Öleceği düşüncesi kanının donmasına neden oluyordu . Ölüm şuan ona çok uzak geliyordu . Ve çok yakın , hiç olmadığı kadar . Ölüm ona şuan hiç bu denli uzak olmamıştı , hiç bu kadar yakın da olmamıştı . Şimdi öleceği fikrini bir türlü kabullenemiyor , sürekli karşı çıkıyordu bu fikre . Ama ölümü kabullenmişti ,  kurtumak umuduyla koşuyordu ama öleceğinden emindi . Caroline sanki hissedemiyordu . Ölümü kestirmeye çalışıyor kestiremiyordu . Ölüm tahmin edilemezdi . Ölüm garipti , öldürmek daha garip . Caroline asla birini ölüremezdi . Buna hakkı yoktu , ama asla öldüremeyecek olmasının bununla ilgisi yoktu . Bu sadece onun yumuşak kalbiyle ilgiliydi . Sadece onun iyiliği ve masumluğuyla . Hayatı boyunca hep çevresine , neşe mutluluk salmıştı . Küçücük kabiyle çevresindeki herkese sevgiyi , mutluluğu , iyiliği , merhameti tek tek tattırmıştı . Ve şimdi tüm bunlar ona son derece acımasızca geliyordu . Zalimce . 

LOVE KEEPS YOU HUMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin