☆ 17. Bölüm

239 14 6
                                    

Otele ne ara geldik hiç bilmiyorum. Direk bir duş aldım ve yattım. Baya yorucu bir yolculuk oldu benim için.

Uçakta Ateş bir an olsun elimi bırakmadı. Benim için endişelenmesi garip bir şekilde hoşuma gidiyor. Tabi uçaktan inince elimi bıraktı orası ayrı.

Odalarımız yanyana, onunda geldiğimizden beri sesi çıkmıyor. Toplantıya 3 saat var muhtemelen çalışıyordur.

Yatağımdan kalktım , telefonumu alıp çıktım. Ateş' in odasının kapısına gelip durdum. Derin bir nefes alıp kapıyı çaldım. Ateş beni kapıda görünce "Uyuyorsun sandım." dedi.

"Gördüğün gibi uyumuyorum, canım sıkıldı seni rahatsız etmeye geldim." dediğimde gülümsedi ve içeri girmem için kenara çekildi.

"Hey neden benim odam bu kadar büyük değil, resmen ayrım var." dedim şakayla.

"İstersen burda kalabilirsin." dedi çapkınca gülümseyip.

"Yok canım almayım." deyip oturdum.

"Daha iyi misin?"

"Evet duş iyi geldi."

"Bilseydim araba ile gelirdik."

"Sorun değil. Benimle ilgilendiğin için teşekkür ederim."

"Benim için bir zevkti."

---

Sonunda toplantıyı atlatıp yemek yemek için Ateş' le bir restorana geldik. Tabi toplantıda yaptığım tek şey süs bebek gibi oturmak oldu ve gerçekten çok sıkıcıydı.

"Neden beni getirdin buraya, bir halta yaradığım yok." dedim sıkıntıyla nefes verip.

"Ne güzel işte sanada tatil oldu. Hem bensiz senin canın sıkılır şirkette."

"Nedenmiş o?"

"Uğraşacak kimse olmayacak, hem benim gibi yakışıklı birini görmeden motive olamazsın." dedi kendinden emin bir şekilde.

Aslında haklı, ona çok alıştım. Hatta 2 gün özleye bile bilirdim. Ama bunu onun bilmesine gerek yok.

"Bana bak yürüyen ego, birincisi ben seninle değil sen benimle uğraşıyorsun şuanda olduğu gibi. İkincisi sen yokken ben vardım. Üçüncüsü kafa dinlemek için güzel olurdu. Dördüncüsü..."

"Tamam tamam sus başladın yine. " dedi.

Ağzıma hayali bir fermuar çekip yemeğime döndüm. Şuna bak ya 2 kelime ettik hemen susturuyor. İşine gelmiyor tabi yoksa benim çok konuştuğum falan yok.

Yemeğimizi yedik ve kalktık. Arabaya doğru giderken yıldızlara baktım, yine muhteşemlerdi.

"Yıldızlar ne kadar güzel değil mi?" dediğimde havaya bakıp "Yıldız işte." dedi yontulmamış odun.

"Odunluğun gözlerimi yaşartıyor Ateş." dediğimde bana bakıp kaşlarını havaya kaldırdı. Romantik biri olduğunu düşünüyordu herhalde sığır.

"Öyle mi Derin hanım, geçin arabaya."

---

"Ateş inanmıyorum, burası muhteşem." dedim hayranlıkla.

Ateş beni harika bir tepeye getirdi. Şehrin ışıkları, kapkara gökyüzünde inci gibi parlayan yıldızlar resmen beni büyüledi. Şehir resmen ayaklarımız altındaydı. Sanki zıplasam gökyüzüne ulaşacak gibiydim.

"Odunum ama muhteşemlik bende." dedi yere oturarak.

"Bundan bile kendine pay çıkardın ya pes doğrusu." dedim gözlerimi devirerek.

YOK ARTIK!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin