☆ 15. Bölüm

250 13 0
                                    

Uyandığımda Ateş' i beni izlerken bulmak beklentilerimin arasında hiç yoktu. Ben uyurken gider falan sanıyordum. Şaşkınlıkla ona bakarken o muhteşem gülüşünü bana sunup ,

"Günaydın." dedi. Galiba her sabah böyle uyanabilirim. Bence bir sakıncası yok.

Hala saf saf yüzüne baktığımı farkedip " Günaydın." dedim.

Yerimden doğrulup saate baktığımda telaşla ona dönüp " Kahretsin geç kaldım, neden beni uyandırmadın." dedim.

Yataktan kalkacağım sırada kolumu tutup beni tekrar yatağa oturttu.

"Sakin ol Derin, kahvaltı yapar gideriz." dediğinde "Tabi sana göre hava hoş, patronsun ne de olsa." dedim.

"Evet, o yüzden seninde telaş yapmana gerek yok." dedi rahat bir şekilde. O takmıyorsa ben hiç takmam canıma minnet.

"Dün çok mu korktun?" diye sorduğunda "Yoo sadece rahatsız etmek için geldim." dedim korktuğumu inkar ederek.

" Tabi anlıyorum." dedi inanmadığını belli ederek.

Sinirle yastığı ona vurduğumda "Tamam tamam inandım." dedi.

Hala yatakta olduğumuzu idrak ederek "Ben kahvaltıyı hazırlayım." dedim.

"Bir an hiç bu cümleyi kurmayacaksın sandım, çok acıktım." dedi. Kıyamam ki ben sana.

Hemen yataktan kalkıp banyoya girdim. İşlerimi halledip kahvaltı hazırlamak için mutfağa girdim.

Şaka gibi, dün onunla uyuduk. ONUNLA UYUDUK... ONUNLA UYUDUK...

Yeni yeni idrak ediyorum resmen. Ateş o kadar rahat ki bu konularda, onun rahatlığı bana geçiyor. Sanki yemek yemişiz gibi , sıradan bir şeymiş gibi hissettiriyor. Aslında bu bir bakıma iyi. Çünkü sabah uyandığımda renkten renge girebilirdim.

Kötü bir şey yapmadım sonuçta, korktum ve onunla uyudum. Uyuduk sadece. Hemde hiç olmadığı kadar huzurlu bir uykuydu.

Ben ondan uzak durmak istedikçe daha fazla hayatıma sokuyorum. Bundan şikayetçi miyim? Sonsuz kere HAYIR.

Neden anı yaşayıp mutlu olamıyorum ki sanki? Hemen onunla benim imkansızlığımız geliyor aklıma. Tamam kendisi piçin teki olabilir ama şuan benim yanımda ve bu benim mutlu olmam için büyük bir sebep. Çok mu beni Pollyanna becermiş gibi düşünüyorum?

Ben böyle kendi iç savaşımla uğraşırken Ateş mutfağa girip "Birisi sözde kahvaltı hazırlıyordu." dedi.

"Şey.. ben dalmışım, hemen hazırlıyorum." dedim.

"Bırak bırak sen hazırlayana kadar akşam olur. Açlıktan ölmeye niyetim yok, hazırlan dışarda yiyelim."

" Sana daha önce hiç açken çok sinir bozucu bir insan olduğunu söyleyen oldu mu?"

"Genel kişiliğim o benim." dedi gülerek.

Gözlerimi devirerek "Birde bununla övünüyorsun pes doğrusu."

"Hadi be güzelim hazırlan da gidelim." dediğinde kafamın içinde güzelim kelimesi yankılandı.

"5 dakikaya hazır olurum."

---

"Sözde 5 dakikaya hazır oluyordun. Yarım saat seni bekledim, tam tamına 30 dakika !"

Utanmasa saniyesini söyleyecek. Napıyım güzel olmak istedim ve lanet olsun ne giyeceğime bir türlü karar veremedim.

" Abartma tamam gidiyoruz işte." dedim rahat bir şekilde. Bana inanamıyormuş gibi bakıp yola döndü.

Sonunda deniz kenarında sakin bir mekana girdiğimizde, neredeyse şükür namazı kılacaktı. Bu kadar abartacak ne varsa.

Kahvaltımız geldiğinde afiyetle yemeye başladık. Ateş' e kızıyorum ama bende baya acıkmışım.

Masada Nutellayı görünce hemen alıp çay kaşığını dallırdım içine. Ben böyle keyifle sesler çıkartınca Ateş' in dikkatle bana baktığını gördüm ve kaşığı ağzımdan çıkartıp utançla masaya koydum.

Alt dudağını yalayıp derin nefes aldı ve denize bakmaya başladı.

Lanet olsun! rezil oldum. Nutella yerken kendimi kaybediyorum resmen.
O da neden öyle yaptı ki?

---

Kahvaltımızı yaptıktan sonra arabaya binip Ateş' in evine gittik. Beyefendi üzerini değiştirecekmiş.

Evin hizmetlisi kapıyı açtığında bize ' Hoşgeldiniz." dedi. Biz yürümeye başladığımızda "Ateş bey salonda bir misafiriniz var." deyip gitti.

Ateş bana bakıp salona doğru yürümeye başladı, bende arkasından tabi.

Salona girdiğimizde bir kız " Ateş neredesin sen? telefonlarıma da cevap vermiyorsun. Şirkete gittim, gelmediğini söylediklerinde evde olacağını tahmin edip buraya geldim." dedi. Tabi bunları söylerken Ateş' e ahtapot gibi sarılmayı da ihmal etmedi.

Kız sonunda Ateş' ten ayrılıp bana baktığında, Ateş' te bana baktı. Resmen kendimi fazlalık gibi hissettim. Keşke dışarıda bekleseydim.

Kız " Bu kim?" diye sordu. Bu mu ? sensin Bu. Ani bir sinirle sonucunu düşünmeden

" Sevgilim asıl bu kim?" diye sordum Ateş' e.

Muhtemelen Ateş beni mahvedecek ama şuan tek isteğim şu lanetin yanında beni bozmaması, sonra ne isterse yapabilir.

Ateş bir an şaşırsa da sonra kendini toparlayıp "Arkadaşım hayatım." dedi. Bu benim feci halde rahatlamama neden oldu.

Kız şok olmuş bir şekilde Ateş' e baktı. Sonra "Allah senin belanı versin." deyip hızla çıktı.

Kapının kapanma sesiyle irkilip kaçamak bakışlarla Ateş' e baktım. Bana doğru yürümeye başlayınca başımı eğip bana bağırmasını bekledim. Tam önümde durduğunda nefes alma yetimi kaybettim.

Elini kaldırıp yanağıma koydu. " Ben üzerimi değiştirip geliyorum, sevgilim." dedi ima dolu bir sesle. Gülümsediğinde bende utangaç bir şekilde gülümsedim.

"Ateş işini bozduğum için özür dilerim ama kız çok sinirimi bozdu. Bana bu dedi ya sanki bir objeymişim gibi. Ondan öyle dedim tekrar özür dilerim." dediğimde gözlerimin içine bakıp

" Sorun değil." dedi ve üzerini değiştirmek için yukarı çıktı.

Yaptığım çok aptalcaydı biliyorum ama lanet olsun çok kıskandım. Buna hakkım olmadığını da biliyorum ama kendime engel olamıyorum.

Of keşke ölsem.

YOK ARTIK!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin