☆ 8. Bölüm

216 13 0
                                    

2 gündür resmen Ateş ile şirkette köşe kapmaca oynuyorum.

Çok gerekli olmadıkça yanına gitmiyorum, yanına gittiğimde de işleri halledip hemen kaçar gibi gidiyorum yanından. Onun da pek taktığını sanmıyorum.

Ben işlerlerimi yaparken telefonum çaldı ve Ateş odasına çağırdı "işim var çok acil mi?" diye sorduğum da "hemen gel." diyerek telefonu yüzüme kapattı. Terbiyesiz!

Odasına gittiğim de masasında oturmuş pencereye doğru bakıyordu. Hiç bir şey söylemeyince 'ben geldim bir zahmet tak' dercesine boğazımı temizledim. Mekanik hareketlerle bana dönüp baktı. Bu hali ne yalan söyleyeyim beni daha da gerdi.

" Bir sorun mu var? " diye sorduğum da " Bilmem sana sormalı." dedi ve gözlerimin içine dik dik baktı. Bu benim gözlerimi odada dolaştırmama neden oldu. Ellerimi nereye koyacağımı şaşırdım ve önümde birleştirip "Bence bir sorun yok." dedim.

" Kaç gündür tuhafsın, kısacası benden kaçıyorsun bunu anlamamak için salak olmak lazım ve bende salak olduğumu düşünmüyorum" dedi.


Ah bu konuşmayı yapmak zorunda mıyız.?  Evet zeki çocuk senden kaçıyorum ve sen buna hiç yardımcı olmuyorsun. Kendimi toparlayarak " Ha-hayır Ka- kaçmıyorum" dedim. Allahtan kendimi toparlamıştım yani toparlamasam hiç konuşamayacaktım demek ki, resmen kekeledim.!

Söylediklerime hah dercesine güldü. Bir şey söylemeyince " Bir şey yoksa ben gideyim." dedim ve bir şey söylemesine izin vermeden arkamı dönüp kapıya doğru ilerledim. Tam kapıyı açacağım sırada elini kapıya koydu ve hızlı bir şekilde beni kapıyla kendi arasına sıkıştırdı. Şok olmuş bir şekilde irislerim büyürken " Daha konuşmamız bitmedi." dedi. Elleri iki yanımda hareketimi kısıtlarken benim ellerim onun göğüsünde duruyordu. Napıcağımı bilemeyerek başımı aşağı eğdim. Kokusu bu kadar yakınımdayken gözlerimi kapatmamak için resmen savaş veriyordum.

" Bir şey mi yaptım Derin konuşsana." dedi.


Sen bu kadar yakınımda durarak neler yapıyorsun bir bilsen. Acaba kalbimin sesini duyuyor mu ? çünkü birazdan derimin altından çıkıp özgürlüğünü ilan edecek gibi atıyor. Benim konuşmayacağımı anlayınca "Derin." diye fısıldayıp bir elini çeneme koyarak kaldırdı. Gözlerine baktığım da sabırsızca konuşmamı beklediği belliydi. Ama lanet olsun dilim lal olmuştu resmen.

Derin bir nefes aldım rahatlamak için ama kokusu dahada başımı döndürdü.

" Ateş gerçekten bir şey yok, bırak." dediğimde sesim resmen fısıltıyla çıkmıştı. Ayaklarım beni taşıyamaz hale gelmişti , bunu anlamış gibi elini kapıdan çekip belime koydu. Ona bu kadar yakın olmak beni 1 saat koşmuşum gibi yormuştu.

Çenemdeki elini yanağıma koyup " Seni kırdım mı? " dedi. Konuştuğunda ferah nefesini dudaklarımda hissettim, dudaklarımızın arasında milim vardı ve bu durum benim kalbimin yerinden çıkması için büyük bir sebepti. Tam bir şeyler saçmalamak için ağzımı açtığım da odayı Ateş'in telefonunun melodisi doldurdu.
Beni bırakır sandım ama o yüzüme bakmaya devam etti. Ezberlemek istercesine baktı. "Ateş , telefon." dediğimde "Duyuyorum." dedi.


Telefon tekrar çalmaya başlayınca " Baksan iyi olur." dedim. Tabi hala sesimi geri kazanamamıştım fısıltı şeklinde konuşuyordum. "Sikiyim ya.!" deyip beni bıraktığın da ettiği küfüre aldırmadan kaçar gibi çıktım odasından.

Nefes nefese tuvalete gittim ve kimsenin olmamasına şükürler ederek ayna da kendime baktım. Ben utanınca kızaran biri değildim bu da ayrı bir şükür sebebi ama yanaklarım alev alev yanıyordu. Hemen soğuk suyla göz makyajımı bozmamaya özen göstererek yanaklarımı ferahlatmaya çalıştım.
Off biraz önce ne oldu öyle.? O arayan kimse nasıl bir sevaba girdi haberi yok.

YOK ARTIK!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin