Uyandığımda üzerimden tır geçmiş gibi hissettim. Saçma sapan kabuslar görüp durdum. İçimdeki bu kasveti dağıtmak için Mert ve Ece yi kahvaltıya çağırmaya karar verdim , onlarla olmak bana iyi gelecekti.
Mert'i tam anlamıyla affetmiş değilim ama onun hayatımda olmasına ihtiyacım vardı.
İkisini de aradığımda uyuyorlardı. Hemen kalkıp bana kahvaltıya gelmelerini söyledim. Ece 'uyucam ben.' diye ağlasa da Mert 'giyinip geliyorum." dedi.
Mutfağa girdiğimde acı gerçekle karşılaştım. Doğru düzgün kahvaltılık birşey yoktu. Hızlı adımlarla odama girip cüzdanımı alıp çıktım.
Bugün içimde tuhaf bir enerji vardı. Çok mutsuz ve yorgundum, benim şuan markete gidiyor olmam değil evde çılgınlar gibi uyuyor olmam gerekirdi.
Marketten ihtiyacım olanları alıp çıktım. Yolda giderken 2 kere düşme tehlikesi atlatsamda sağsalim eve geldim. Ellerimi yıkayıp masayı hazırlamaya başladım.
Bugün kötü olan ne varsa unutup güzel bir gün geçirmek istiyorum.
Kahvaltıyı hazırlayıp beklemeye başladığımda ilk gelen Mert oldu. Gelirken sıcacık açma ve simitler almıştı. Onlarıda masadaki yerlerine yerleştirdim.
"Uykusuz görünüyorsun." dediğinde bende yanına oturdum.
"Az uyudum."
"Bir sorun yok değil mi Derin.?"
"Yok, sadece işler şu sıralar çok yoğun o kadar." dedim inanmasını ve üstelememesini umarak. Ne kadar bazı şeylere sünger çeksekte olanları ikimizde unutmuş değildik. Ona Ateş' le olanları anlatmak büyük saçmalık olurdu.
"Pekala, dediğin gibi olsun." dediğin de zil çaldı. Aferin Ece süper zamanlama.
Kalkıp kapıyı açtığımda Ece ayakta uyuyor gibiydi.
"Gece beşik mi salladın." dedim onu içeri alırken.
"Asıl sen enerjini neye borçlusun, alışık değiliz bu haline." dedi. Tatil günü erken uyanmam ne kadar garipsendi ya.
Mert ile selamlaştıktan sonra masaya geçtik.
Sohbet etmekten ve gülmekten kahvaltımızı doğru düzgün yapamadık resmen. Eski günlerdeki gibi.
Mert ve Ece ben olmadan çok fazla görüşmezlerdi ama bir araya geldiklerinde de çok iyi anlaşıyorlardı. Mert ' te şeytan tüyü vardı. Her girdiği ortamda kendini sevdirirdi ya da hayran bırakırdı. Her konu hakkında azda olsa bilgisi olan biri.
Kahvaltımızı ettikten sonra hep beraber masayı toplayıp salona geçtik. Sohbetimiz devam ederken film izlemeye karar verdik. Cem Yılmaz Fundamentals ' ı açıp izlemeye başladık.
Cem Yılmaz' ın anlattığı şeylerle ilgili bir anımız varsa durdurup anlattık. Bir süre sonra gülmekten nefes alamaz hale geldim. Kahkahalarımız sokağın başından duyuluyordur o derece.
Biten çerezlerimizi yenilemek için mutfağa gittiğimde Ece de arkamdan geldi. Yanımda öyle durup gözlerini üzerime dikince ' Ne oldu?' der gibi bir bakış attım.
"İyi misin?" dedi gözlerini kaçırarak. Ne hissettiğimi çok merak ediyordu bir yandanda hatırlatıp üzmek istemiyordu o yüzden baya tedirgin sordu.
Ufak bir tebessümle " İyiyim, tabi sayenizde. Yanımda olmanız iyi geldi. Ve şey.. itiraf etmem gerekirse Mert' i özlemişim, bu hallerimizi özlemişim." dediğimde Ece bana sarılıp "Seni çok seviyoruz." dedi.
İçeriden Mert' i yalnız bıraktığımız için söylenişlerini duymak bizi güldürdü. Hemen ayrılıp çerezlerle içeriye döndük.
Bol kahkaha ile geçen 3 saatin ardından ikiside gitti. Yanaklarım acıyordu resmen gülmekten.
Kendime kahve yapıp kitap okumaya karar verdiğimde çalan zil ile oflayarak kapıya yöneldim. Birşeylerini unuttular herhalde diye düşünerek açtım kapıyı.Ama kapıyı açtığımda gördüğüm kişi Mert veya Ece değildi.
O gelmişti.
Onu görünce kalbim atış sınırlarını zorlamaya başladı. İkimizde konuşmadık. Öylece kapıda gözlerimizi birbirimizden ayırmadan kaldık.
"Neden geldin.?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOK ARTIK!
Fiksi RemajaBabası yüzünden erkeklere güvenmeyen bir kız.. Kızların hayatlarından çok yataklarına giren ruhsuz bir adam.. ©Tüm hakları saklıdır.