Konuşmaya başlamadan önce gözlerini etrafta dolaştırdı, sonra tekrar gözlerime baktı. Tüm dikkatimle onu izliyordum. Hiç bir hareketini kaçırmak istemiyordum.
"Derin, öncelikle şunu bilmeni istiyorum ki ben sen kırmak veya incitmek istemedim." dediğinde gözlerimi devirip alayla güldüm.
"Beni sinir etmeden dinleyecek misin?" dediğinde başımı sallayıp devam etmesi için bekledim.
Bana bir bakış atıp memnun bir tavırla konuşmaya başladı.
"Her şey bir anda oldu, sana nasıl davranacağımı bilemedim. Daha önce böyle bir şey yaşamadım. Kızların ne düşündüğü ne hissettiği umurumda olmadı. Senin ne kadar hassas ve bir ilişkiden ne kadar korktuğunu bildiğim için de üzerine gelmek istemedim. Çözümü o gece hiç yaşanmamış gibi davranırsam, sende rahatlamış olursun sandım. Görüldüğü gibi çok yanlış bir çözümmüş. " diyerek güldü.
O konuşurken benim yaptığım tek şey dudaklarımı kanatırcasına ısırmak oldu. Bu beklediğim konuşma değildi. Ben o günü unut diyeceğini düşünüp gözyaşlarımla savaşırken, o benim hiç beklemediğim sözler döküyordu dudaklarından. O kadar şaşırdım ki bırakın konuşmayı, nefes dahi alamıyordum.
Oysa ki ben neler düşünmüştüm. Ne kadar izlediği yol beni deli gibi üzmüş olsa da beni düşündüğü için bu şekilde davranması beni sevindirmişti.
Bir şey söylememi bekliyordu fakat ben alfabeyi bile unutmuştum o an. Ne demeliydim ki? Ne denirdi ki?
Birbirimize uzun uzun baktık. Benim konuşmayacağımı anladığında, yanıma yaklaştı. Parmaklarını önce yanağımda daha sonra dudaklarımda gezdirdi. Elimde olmadan gözlerimi kapattım.
"Dudaklarını rahat bırak artık güzelim." dediğinde, gözlerimi açtım ve dudaklarımı rahat bıraktım.
"Seni kırmak istemedim hatta bunun seni kıracağını bile düşünmedim." derken gözleri, dudaklarım ve gözlerim arasında mekik dokuyordu. Hadi ama sen bana bu kadar yakınken benim konuşacağım varsa da konuşamam ki.
Yerimde biraz doğrulup ondan az da olsa uzaklaştım. Bu tavrım onun kaşlarının çatılmasına neden oldu.
"O gün ortadan kaybolman da bunun içindi yani?" diye saçma bir soru sordum. Sırf konuşmak için konuştum yani.
Kafasını sallayıp "Evet." dedi.
"Mutlu bir şekilde uyandım ve odana geldim, ama sen yoktun. Erken uyanıp beni kahvaltı salonunda bekliyorsundur diye düşünüp aşağıya indim. Hatta o kadar aptalım ki bana bir sürpriz yapabileceğin düşüncesi bile geçti aklımdan. Kahvaltı salonuna geldiğim de orada da yoktun. Belki sıkılıp dolaşıyorsundur diye seni aradım telefonun kapalıydı. Seni sordum çıktığını söylediler. Şarjının bittiğini ve nasıl olsa geleceğini düşünüp bekledim, ama sen... gelmedin. Defalarca seni aradım. Aklımdaki tüm soru işaretlerini bir kenara bırakıp başına bir iş geldiğini düşünüp deliye döndüm. Akşam geldiğinde bana bir açıklama bile yapma gereği duymadın. Bunun beni ne kadar üzeceğini bir çocuk bile bilirdi. Ama sen şimdi gelmiş tüm bunları benim için yaptığını söylüyorsun. Ah.. sence de bu çok komik değil mi ? Bunu beni üzmeden, kırmadan ve incitmeden de yapabilirdin. Ama sen kaçtın." dediğimde "Hayır Derin ben kaçmadım." diyerek sözümü kesti.
Söylediklerimin hepsi izlediği yolun ne kadar saçma olduğunu göstermek içindi. Lanet olsun ki onu seviyordum. Bana gelmişti, tüm bu saçmalıkları beni düşündüğü için yapmıştı. Onu nasıl geri çevirebilirdim ki?
"Bir daha yapma." dedim sesimi olduğunca yumuşak tutarak.
"Çünkü bu bende kaçtığın izlemini yaratıyor." dediğimde kollarını bana sardı ve
"Söz."
dedi.
Bende kollarımı beline sardım. Kokumu içine çektiğini hissetmek beni gülümsetti.
Olmak istediğim yerde, onun kollarındaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOK ARTIK!
Teen FictionBabası yüzünden erkeklere güvenmeyen bir kız.. Kızların hayatlarından çok yataklarına giren ruhsuz bir adam.. ©Tüm hakları saklıdır.