☆ 11. Bölüm

218 14 3
                                    

Ece ile öğle yemeği yerken telefonum çaldı. Ekran da gördüğüm isim ile tedirgin oldum. Benim bu halimi gören Ece "Kim?" diye sordu. Onun sorusunu es geçerek telefona cevap verdim.

" Efendim"

" Demek yaşıyorsunuz Derin Hanım." dedi gülerek.

" Napıyorsun? " dediğimde "Geziyorum, Sen?" diye sordu. " Yemek yiyorum." dedim. Aramızda bir süre sessizlik oldu, sadece nefes alışlarını duyuyordum. Bu gergin sessizliğe son verip 

"Bu akşam birşeyler yapalım mı? galiba seni özledim. " dedi.

Derin bir nefes aldım. "Şey Mert benim bu akşam pek dışarı çıkasım yok. Bu planı başka zamana ertelesek olur mu?" dediğimde sıkıntıyla nefesini verdi.

" Tamam Derin senden haber bekliyorum . Görüşürüz"

"Görüşürüz."

Eskiden biri Mert ile bu şekil de konuşacağımı, aradığın da huzursuz olacağımı söylese 3 gün buna gülerdim.

Mert'le üniversitenin üçüncü senesi bir arkadaş grubunda tanışmıştık. Tüm akşam sohbet etmiştik. Fazlasıyla ortak noktalarımız vardı. O günden sonra defalarca buluşup arkadaş olmuştuk. Ece gibiydi benim için onun yanında rahatlıkla her şeyimi anlatabiliyordum. Beni dinliyordu düşüncelerini söylüyordu, destek oluyordu vs. vs. Tabi bende aynı şekilde her durumda onun yanında oluyordum. Bizi sevgili sananlara gülüp geçiyorduk, çünkü biz arkadaştık hatta dost olmuştuk. Ta ki 1 sene önce Mert 'in bana karşı yaptığı affedilmesi güç hataya kadar.

Mert bir gün beni aradı ve akşam bir yerde yemek yiyelim dedi. Bu bizim her zaman yaptığımız bir şeydi, yadırgamadım doğal olarak ve tamam dedim.

Yemek yemek için oturduğumuzda Mert te bir tuhaflık vardı, sürekli bana bir şeyler söylemeye çalışıp sonradan vazgeçip yemeğine dönüyordu. Aklımdan bir sürü şey geçti hatta '3 ay ömrüm kaldı' diyeceğini bile düşündüm. İçimdeki tedirginlikle Mert' e baktım.

"Konuş artık ne sıkıntın var, bu halin beni endişelendiriyor." dediğimde derin bir nefes alıp bizim dostluğumuzun altına bombayı koydu.

"Seni uzun zamandır tanıyorum Derin ve gerçekten mükemmel bir insansın. Seninle zaman geçirmeyi seviyorum. Konuşmana, mimiklerine ve hatta o iğrenç esprilerine bile bayılıyorum." dediğinde "Benim esprilerim iğrenç falan değil sen anlamıyorsun." dedim , yalandan bir triple.

"Sözümü kesme lütfen, zaten zor konuşuyorum." dediğinde anlayışla başımı salladım ve tekrar konuşmasını bekledim.

" Uzun süredir düşünüyorum. Ben artık seninle arkadaş olmak istemiyorum, çünkü bana yetmiyor sana dokunmak istiyorum, benim ol istiyorum. Ben seni deli gibi seviyorum Derin" dediğinde şok olmuş bir şekil de ona bakıyordum. Mert bunları nasıl söyler, o benim arkadaşımdı, sırdaşımdı. Hiç bir şey söylemeden masadan kalkıp hızla uzaklaştım oradan. Çünkü Mert' i kırmak istemiyorum şuan kuracağım cümleler onu mutlu etmeyecek, o yüzden kaçmak en iyisiydi.

Bir kaç gün Mert i hiç aramadım, ondanda hiç ses çıkmadı. Bu beni rahatlatan bir şey değildi, çünkü aramızdaki fırtına öncesi sessizlik gibiydi. O benim için normal biri değildi ona değer veriyordum, onu seviyordum ama onun bana hissettiği sevgi gibi değildi.

Akşam evde otururken mesaj sesiyle yerimden kalktım ve telefona baktım. Mesaj Mert tendi. Hemen açıp ne yazdığına baktım.

KİMDEN: MERTTT :)

Aşağıdayım. Seni bekliyorum, KONUŞALIM.

Bu konuşmayı bugün olmasa yarın yapıcaktık yani daha fazla kaçamazdım. Aramızdaki bu gerginliğe bir son vermeliydik. Belki oda söylediği şeyin ne kadar yanlış ve saçma olduğunu anlamış kaç gündür kendine kızıyordur.

YOK ARTIK!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin