İlk defa uyandığımda kadere isyan etmedim. Hatta uyumadan önce hemen sabah olması için dua ettim. Ateş' le olan yakınlaşmamızdan sonra içim kıpır kıpırdı. Duygularımın karşılıksız olmaması o kadar güzel ve özeldi ki kelimelere dökmek imkansız.
Mutsuz olduğunda bunu anlatmak için o kadar kelime varken mutluyken bunu tarif edebilecek bir cümle çıkmıyor insanın ağzından, sadece aptal aptal gülümsüyorsun.
Banyoya geçip elimi yüzümü yıkarken gözlerim aynada dudaklarımı buldu. İstem dışı elim dudaklarıma gitti. Gözlerimi kapatıp tekrar Ateş' le olan öpüşmemizi düşündüm.
Üzerimi giyinip makyajımı yaptım. Ateş gelmediğine göre hala uyuyor olmalı. Odamdan çıkıp Ateş' in odasına doğru yürümeye başladığımda kapısının açık olduğunu gördüm. Adımlarımı hızlandırıp direk odaya girdiğimde Maid' in odayı temizlediğini gördüm. Beni farkedip gülümsedi.
"Kolay gelsin. Ateş şey.. yani Ateş Bey.. yok oda olmadı." diye kendi kendime saçmalarken kadın bana 'Kafan mı güzel?' der gibi bakınca "Abla burada kalan insan nerede?" deyip kibarlığın ağzına ettim. Bu arada ben Ateş' e ne diyeceğim ya?
"Bir bilgim yok hanımefendi, bana odanın toplanması gerektiği söylendi sadece."
"Peki , size tekrardan kolay gelsin."
"Teşekkür ederim."
Herhalde kahvaltı için aşağıya indi. Oda da sıkılıp beni aşağıda beklemeye karar verdi. Evet evet kesin öyle oldu. Belkide bir sürprizi vardır, böyle masada güller falan. Ama yok ya gül olmasın papatya olsun ben onları daha çok seviyorum. Hem papatyayı hangi kız sevmez ki?
Kahvaltı salonuna indiğimde tek tek masalara göz gezdirdim ama yoktu. Telefonumu cebimden çıkartıp Ateş' i aradığımda o gıcık kadın çıkıp telefonunun kapalı olduğunu hiç içi sızlamadan pat diye söyledi.
Resepsiyona gidip sorduğumdan sabah erkenden çıktığını söylediler. Bana haber verme zahmetinde bile bulanmadan nereye gidebilir ki. İnsan bi mesaj atar bi bir şey yapar.
Tekrar kahvaltı salonuna gidip oturdum. Resmen tüm neşem tuzla buz oldu. Kafamda bir sürü senaryo üretmeye başladım. Hepsinin finalinde bir kız oluyordu. Buna ihtimal bile vermek istemiyorum ama konu Ateş olunca ister istemez aklıma bu düşünceler akbaba gibi üşüşüyor.
---
Bir kahve içip odama çıktım ve saatlerdir Ateş' ten haber alamıyorum. Onu defalarca aradım ama telefonu hep kapalıydı. İçimdeki kıskançlık tohumlarının üzerini endişe tohumları örttü. Başına bir şey gelme ihtimali beni dahada telaşlandırıyordu ama lanet olsun ki elimden bir şey gelmiyor.
Ben odanın içinde deli gibi dolaşırken odamın kapısı çalındı. Resmen depar atarak kapıyı açtığımda, onun geldiğini düşünüp deli gibi atan kalbim teklemeye başladı. Telaşla " Ateş' e bir şey mi oldu ?" diye sordum. Gülümseyip "Hayır efendim Ateş Bey aşağıda çıkış işlemleri ile ilgileniyor, ben eğer hazırsa bavulunuzu almaya geldim." dedi.
Bana gelip bir açıklama bile yapmıyor. Bende salak gibi onun için telaşa kapıldım. Kapının önünden çekilip içeri girmesini sağladım, hızla bavulu alıp gitti. Bende unuttuğum bir şey var mı diye kontrol edip çıktım. Aşağıya indiğimde bavulumu almaya gelen Bellboy Ateş' in beni arabada beklediğini söyledi.
Oyun mu oynuyoruz Allah aşkına!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOK ARTIK!
Teen FictionBabası yüzünden erkeklere güvenmeyen bir kız.. Kızların hayatlarından çok yataklarına giren ruhsuz bir adam.. ©Tüm hakları saklıdır.