(Düzenlendi.)
Sırtımı yatak başlığına yasladım. Avucumun içinde dönüp duran civcive gülümseyerek bakıyordum. Daha eve gelen yoktu. Geldiklerinde çok sevecekleri bir sürprizle karşılayacaktım onları.
Kafasına yavaş dokunuyordum fakat her dokunuşumda cikliyordu. "Benim daha önce hiç beslediğim hayvan olmadı," o beni anlıyormuş gibi konuşuyordum. "Bu yüzden isim olarak ne koyacağımı bilmiyorum."
Cikleyerek parmaklarımın ucuna gitti. Yere düşecek gibi olunca korkarak yerimde kıpırdandım. "Bu hiperaktiflik nedir yahu?" söylediğime karşı daha güçlü bir şekilde cikledi. "Adını ne koyacağımı buldum," elimi yatağımın üstüne koyup inmesini bekledim. Yatağa inince bir etrafı süzdü, kendi etrafında döndü daha sonra da sağ tarafa doğru ilerlemeye başladı. "Çok fazla cikliyorsun diye adını cikcik koyamam ama Civciv koyabilirim."
Dediğimi anlamış gibi bana doğru döndü. "Ne? Daha önce herhangi bir hayvan beslemediğimi söyledim," kıçını bana dönüp yürümeye devam etti.
Zilin sesini duyunca Civciv'e dikkat ederek kalktım. Kapıya varıp açtığımda karşımda abim vardı. Gülümsemesine kısa bir gülümsemeyle karşılık verdim. Hâlâ kızgındım ona. Yaptığı hareketleri ve söylediği sözleri unutamıyordum ki. Hadi unuttum diyelim, ileride aklıma gelecek ve yüzüne vuracaktım.
Odama gitmek için yöneldiğim sırada, "Hoş geldin," dedim. Koridordaki tek adım sesleri bana ait değildi. Arkamdan abim de geliyordu. Çok normaldi çünkü odası tam karşımdaydı. Odamın kapısını açıp girdikten sonra kapattım. Genellikle odamın kapısını aralık bırakırdım fakat içimde kapatma isteği oluşmuştu.
Civciv'i kucaklayıp eski pozisyonumu aldım. Kapı tıklandı. Açma girişiminde bulunmadan "Berfu. Girebilir miyim abim?" diye sordu. Sesi kapıdan dolayı boğuk geliyordu. Üst taraftaki bulurlu kısma baktım, sadece burnundan üstü görünecek şekilde bana bakıyordu. Burnunu cama yasladığı için daha da net görebiliyordu.
"Gelebilirsin."
Anında açılan kapıyla oturduğum yerde kıpırdandım. Kapattıktan sonra yatağa gelip oturdu. Bakışları elimdeki Civciv'e döndü. "Civciv nereden çıktı?" omuz silktim. Duyduğunda sinir kat sayısının artma ihtimali olabildiğince yüksekti ama umurumda değildi. "Fatih'in hediyesi."
Gözlerini yumdu, elini bacağına koyup sıktı. Kıskançtı, hem de çok fazla. Babamın yerine de kıskanıyordu beni. İşte bu yüzden de sevgilileri maalesef ki onu terk ediyordu. "Güzelmiş," yapmacık bir gülümsemeyle kafamı salladım.
Beni anladığını sanmıyordum ama şaşırtma olasılığı da yüksekti. "Özür dilerim güzelim," ellerini kenetleyip kafasını kaldırdı.
"İçinden gelerek özür dilemeni istiyorum abi," Civciv'i kutusuna geri koydum. "Ayrıca sana olan kızgınlığımın kolay kolay geçmeyeceğini söylemiştim."
"İçimden gelerek özür diliyorum..." saçını arkaya doğru taradı parmaklarıyla. "Hatamı da anladım. Hem kızgınlığın uzun bir süre geçmezse ne yapacağım ben? Kimden kızlar hakkında fikir alacağım?"
"Yandaşcın olan Melih abiden alırsın. Nasılsa onun lafını benden daha çok dinliyorsun ya abi."
Karşımda ezilip büzülmeye başladı. Halini görünce moralim bozulsa da bozuntuya vermemeye çalıştım. "Bir an Melih'in aklına uydum vallahi," aklıma gelen şeyle kahkaha atmaya başladım.
"Şeytan mı bu adam da aklına uydum diyorsun?" gözlerimiz buluştu. "Abi sen resmen beni kıskanmayı geçtin, kısıtlamaya başladın. Yahu senin yaptığını babam yapmıyor! Yaptıklarının korumakla alakası yok! Ben senden ne zaman habersiz bir şey yaptım? Ne zaman fikrini almadan bir işe karıştım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ GÜZELİ - Tamamlandı
ChickLitSesi nahif, sakin, yatıştırıcıydı. On saat söylese sıkılmaz yine dinlerdim onu. 'Dur bekle kokunu içime çekeyim' Şarkının dediğini yaptı. Yüzünü boynuma yaklaştırıp derin bir nefes aldı. Saçları yüzümü gıdıklandırınca kıkırdadım. Şarkının ve onun b...