28: Lotus çiçeği

180 10 0
                                    

(Düzenlendi.)

Odamın kapısı tıklandığında okuduğum kitabın sayfasını kaybetmemek için parmağımı araya koydum. Abim kafasını uzatıp bakışlarıyla beni buldu. "Babam çağırıyor seni," dedi sakin bir sesle.

"Neden?" omuz silkti. "Sinirli miydi peki?" diye sorduğumda kafasını sağa sola salladı.

Babam kolay kolay beni ayağına çağırmazdı. Çağırırsa da önemli bir şey olmuş demekti. Herhangi bir yalanım yoktu ona kaşı. Sadece Fatihle sevgili değil de arkadaş olduğumu biliyordu.

Tabii böyle bir yalanı yediyse.

Meraklı tavrım ve aceleci adımlarımla odamdan çıkıp abimle birlikte salona girdim. Annem babamla aynı koltuğa ilişmiş televizyon izliyordu. İkisinin yanındaki koltuğa oturup babama baktım. "Korkma kız, staj hakkında konuşacaktır," abimin beni yatıştırmaya çalıştığını fark ettiğimde ona dönerek gülümsedim.

"N'oldu baba? Beni çağırmışsın," hafif kaykılmış yerinde biraz dikleşerek oturdu. Üstüne giydiği pijama takımının yakasını biraz açtı. "Fatih..." dedi oldukça normal bir tavırla.

Telaşlanma is loading...

"Ne olmuş ki Fatih'e?" dedim gayet normal davranmaya çalışarak. Telaşlanırsam bir şeyler çakacak ve düşünceleri konusunda daha emin olacaktı. Tabii sevgili olduğumuzu bir gün öğrenecekti ama bunun şu an olmaması çok çok daha iyiydi.

"Bir süredir arkadaşsınız tahmin ettiğim kadarıyla," yandan bir bakışla bana baktığında gülümsemeye çalışarak kafamı salladım. Soru sorar bir edayla, "Fakat bu normal bir arkadaşlık değil sanırım?" dedi. Bir şey diyemedim.

Kızıp bağırıp çağıracağından değildi tabii ki ama insan utanıyordu. Hele ki benim gibi daha görmeye başlayalı bir sene olmamış biriyse daha da bir utanıyordu. Aslında ortada utanılacak herhangi bir durum da yoktu.

Anneme kaydı bakışlarım. Ellerini hafifçe yana kaldırıp 'ben karışmam' dedi. Düşmanını yakın, dostunu daha da yakın demişler.

El mecbur babama karşı kafamı salladım. "Hatırlıyor musun?" dedi aniden. "Aklın başına geldiğinde, üniversiteye başlayacak olduğunda ne demiştim?"

Baba! Ahiret sorusu gibi sorma şunları! Sanki ahirete intikal ettim de o korkunçlukta soruyorsun.

Gayet iyi hatırlıyordum. Aynı konuşmayı ben liseye giderken abim üniversiteye başlayacağı zaman da yapmıştı. Evin içinde bizim aramızsa asla ayrımcılık olmazdı. Bana ne izin verilirse abime de verilirdi. Tabii ben gözlerim görmediği için izin verilse dahi bir şey yapmak ya da bir yere gitmek istemezdim orası ayrı.

"Az çok hatırlıyorum baba," her kelimesini hatırlıyorum baba.

"Derslerin, okulun, eğitim, kariyerin. Bunların hepsi her şeyden önce geliyor. Sevgili yapıp yapmaman sorun değil tabii ki ama her iki unsuru da birlikte götürebilecek misin o önemli. Sevgilin olmasına hiçbir lafım yok. Kendini bilen bir insansın, nerede durman gerektiğini çok iyi bilirsin. Senden tek istediğimiz bir erkek uğruna asla eğitimini mahvetmemen."

Suskunluk oldu salonda. Odadaki tek ses kısık sesli olan televizyondu. "Haklısın baba," dedim. "Bu konuda size söz verdim ve bunu yerine getireceğime emin olabilirsiniz."

Biraz öne gelip elimi tuttu. "Sözünü tutacağından şüphemiz yok güzel kızım," yavaş yavaş gerilen dudakları tebessüme evrildi. "Uygun bir zamanda Fatih'i eve çağır, tanışalım."

Aynı zamanda ensemde bir nefes hissettim. Abimdi. "Gazan mübarek olsun fıstığım," dedi.

Nasıl bir tepki vereceğimi bilmediğimden hem yüzümü buruşturuyor hem de gülümsemeye çalışıyordum. Transa geçmiş gibi bir anneme bir babama baktım. İkisi de söylediklerinde epey kararlıydılar.

YAKAMOZ GÜZELİ - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin