4: Merak

1K 42 20
                                    

(Düzenlendi.)

En sonunda sıkılıp odamdan çıktım. Bastonum yürümeme yardımcı olurken bir elimle de duvarı kontrol ediyordum. Mutfaktan gelen sesle annemin eve geldiğini anladım. Pazar günleri sabahtan birkaç saatliğine dükkana giderdi.

"Nasılsın annem?" mutfağa kadar geldiğimi annemin sorusuyla anlamıştım. "İyiyim sen nasılsın?"

Yanağımdan makas aldı. "Ben de iyiyim," yardımıyla sandalyeye oturdum. Burnuma tanıdık koku geldiğinde kahve yaptığını anladım.

Doğum günüme bir hafta kadar kalmıştı. Belli etmesem de heyecanlıydım. Yeni bir yaş alacaktım. Bu da diğer yaşlar gibi aynı şekilde akıp gidecekti aslında. Her sene neyin heyecanı oluyordu ben de bilmiyordum.

"Babam ve abim nerede?"

"Balkondalar. İstersen sen de çık, ben kahveleri yapıp getireyim," onaylayan mırıltılar çıkardıktan sonra bastonumu katladım ve elime aldım. Evin içini artık ezbere bildiğim için balkona çıkarken baston kullanmama gerek kalmıyordu.

Duvara tutuna tutuna yürüdüm. Yaklaştıkça konuştukları konuyu daha net duyabiliyordum. "Maçı falan boş ver Bülent," dedi babam. "Ameliyat işini nasıl yapacağız?"

"Annem doktorla konuştu biliyorsun ki. Önceden gittiğimiz doktorlardan aldığımız raporları, tahlilleri göstermiş hep. Doktor da ameliyat günü önce bir bakacak, dediğine göre yüzde doksan olumlu bir sonuç olacakmış."

Vurma sesi geldi. "İnşallah aslanım. İnşallah her şey çok güzel olur da hepimiz mutlu oluruz."

Elimi ileri doğru götürdüm, daha kapıya gelmemiştim. Birkaç adım attım, beni görebileceklerini umuyordum. "Ne ameliyatıymış bu baba?" ortamda kısa süreliğine bir sessizlik oldu.

Abimin kekeleyen sesini duydum. İki adım daha atarak ilerledim. Ayağımı bir şeye çarpmamla durdum. Çarptığım şey ses çıkarıyordu ama göz ardı ettim, şu an duymak istediğim daha önemli şeyler vardı.

"Abi?"

"Abicim," dedi biraz kısık sesle. "Ne ameliyatı bu abi?"

"Kahveler geldi!" annemin neşeyle şakıyan sesi üçümüzün arasındaki gerginliği bir nebze de olsa azaltmıştı fakat bitirmemişti.

Babamın derin bir nefes çektiğini duydum. Sorduğum sorudan kaçtığını düşünmüştü ama yanılıyordu. Bunu düşünmesi imkansız bir şeydi!

Anlık gelen fikirle pikniğe gidilmeye karar verildi. Kahve içtikleri süre içinde durmadan üçünü de darlayarak öğrenmeye çalışsam herhangi bir kelime çıkmamıştı ağızlarından. Geçiştirip durmuşlardı, bu da benim sinirlerimi bozmaya yetmişti.

Herkes arabaya bindiğinde arkada susup oturdum. Babamın arabasıyla gidiyorduk bunu benim sevdiğim türdeki şarkıların art arda açılmasıyla anlamıştım.

Ne olursa olsun üçüne de pas vermeyişim onları şaşırtıyor olabilirdi. Benden bir şey saklıyorlardı ve benim böyle davranmam normaldi. Ameliyat, doktor, tahlil lafları havada uçuşuyordu ve konunun içinde annem de vardı.

Aklıma kötü senaryolar geliyordu açıkçası. Üçünden birisinin hasta olma ihtimali vardı ve eğer gerçekten de çok üzüleceğim bir şeyse ve bu yüzden söylemiyorsa daha da üzülürdüm.

Üzüleceğim diye söylememeye ne gerek vardı ki?

Kollarım göğsümde bağlı şekilde oturuyordum arabada. Abim sesinin tüm iğrençliğiyle çalan şarkıya eşlik ediyordu. Bazen kulağımın dibine girip söylüyordu herhangi bir tepki vermem için.

YAKAMOZ GÜZELİ - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin