(Düzenlendi.)
Gözümün önüne düşen yazma ucuyla elimdekini bırakıp kafamdakini iyice sıktım. İki gündür odadan dışarı adımımı bile atmamıştım neredeyse. Hep uyumuştum. Aramalara dönme isteği bile uyanmamıştı içimde. Atılan mesajlara da görüldü atmıştım hep.
İki gün önce ağlarken kendimi kasmamdan dolayı ağrıyan kollarıma inat hızlı hızlı keki çırpmaya devam ettim. Ağrı geçmeye başlamıştı ama her kolumu veya bacağımı hareket ettirişimde ağrıyordu.
Abime verdiğim söz vardı, en azından kafa dağıtmak için bunu yapabilirdim. Artık değişik şeyler yapmaya ihtiyacım vardı. Kekin içine kakaoyu koyarken zeminde çıplak ayak sesi duydum. Kek kabını elime alarak arkama döndüm. Annem, ellerini beline koymuş şaşkınca beni süzüyordu. "Berfu?" hızlı çırpmamdan kaynaklı içine döktüğüm kakao tozu havada uçuştu. Elimle tozları iterken, "Hı?" dedim gayriihtiyari.
"Yavrum, iyi misin sen?" Çarpık bir gülümseme yayıldı dudaklarıma.
Değilim anne, hiç iyi değilim. Her şeyi unutmaya, zamanın geri aksamına ihtiyacım var.
Keşke Dudu peri gerçek olsaydı da zamanı geri alabilseydi...
"İyiyim anne," kek kabını gözüne sokmak istercesine kaldırdım. "Abime kek sözüm vardı, onu yapıyorum," gördüklerinin gerçek olduğuna inanası gelmedi ilk başta.
İki gün önce ben de böyle olmasını dilemiştim anne, yalnız değilsin merak etme.
"Peki yardım etmemi ister misin?" derken yanıma geliyordu. Geri çekildim. "Hayır," kabı tekrardan tezgaha koyup çırpmaya devam ettim. Tarifte bahsedilen kıvama gelince fırın tepsisine döktüm kek hamurunu.
Omuzumda el hissetmemle irkildim. "Berfu..." sağ tarafımda duran anneme baktım kısa bir anlığına. "Sen gerçekten iyi misin kızım?" bu seferki sorusu şaşkınlıktan değildi. Ses tonundan içten gelerek sorduğu anlaşılıyordu. Kabı kenara koyup anneme döndüm tüm bedenimle. "İki gündür odadan dışarı çıkmadın, sürekli uyudun. Kimseyle iletişime bile geçmedin. Abine neyin olduğunu sorduğumda da bir şey bilmediğini söylüyor."
Elim koluna gitti. "İyiyim anne, gerçekten," dedim. İnanmadı. Bakışları inanmış gibi durmuyordu. Perişan haldeymişim gibi bakıyordu bana. "Abinin neler olduğundan haberinin olduğunu az çok tahmin edebiliyorum. Bana da anlatabilirsin bir şey olduysa. Ben senin annenim, zor zamanında yanında olmak için varım."
Dolan gözlerimi belli etmeden anneme sarıldım. Yanağımı omuzuna yaslayıp kokusu çektim içime. Sesimin titrememesini özen göstererek, "Biliyorum anne ama gerçekten iyiyim. Sadece sınavlar kafama takıldı biraz. Bir de eğlence gecesinin stresi de var."
Elini sırtıma koyup sıvazladı. Bu 'ben seni anladım' der gibiydi. Saçlarıma öpücük kondurduktan sonra, "Peki madem," dedi. Geri çekildi. "Yardım edebileceğim bir şey var mı?"
Kafamı sağa sola salladım. "Yok annem, sağ ol yine de," son kez öpüp uzaklaştı benden. Tepsideki keki çok önceden ayarını yaptığım fırına koydum. Zillin çalmasıyla giriş kapısına baksam da geri önüme döndüm. Birden fazla ayak sesi ilişti kulağıma. Elimi yıkayıp girişe baktığımda sırayla abimi, Hande'yi ve Gamze'yi gördüm. Üçü de otuz iki diş sırıtıyordu. Bu, kaşlarımı çatmama neden oldu.
"Hayırdır? Niye böyle sırıtıyorsunuz siz?"
Üçü de aynı anda bedenlerinin arkasına sakladıkları şeyi çıkarıp sallamaya başladılar. "Sürpriiiz!" hepsinin hep bir ağızdan bağırmasıyla yüzümü buruşturdu. Bir borazan sesi iki tane de incecik ses kulaklarımın sağlığı için hiç de iyi değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ GÜZELİ - Tamamlandı
Literatura KobiecaSesi nahif, sakin, yatıştırıcıydı. On saat söylese sıkılmaz yine dinlerdim onu. 'Dur bekle kokunu içime çekeyim' Şarkının dediğini yaptı. Yüzünü boynuma yaklaştırıp derin bir nefes aldı. Saçları yüzümü gıdıklandırınca kıkırdadım. Şarkının ve onun b...