bölüm 13*

2.2K 223 32
                                    

Bölüm şarkısı: Sia-Courage to Change (manidar hihihi)


"Ya vallahi anladım ama sen anlamamakta ısrar ediyorsun."

"Bana cevap verme."

Aizawa ile evden çıkmadan önce her zamanki gibi atışmıştık. 5 saatlik nutuk çekmesinden sonra adımlarımı sokağa attığımda derin bir nefes almış ve ne çok soğuk ne de çok sıcak olan temiz havayı içime çekmiştim.

Kendi kendimin stajının ilk günü başlıyordu.

Biraz bulunduğumuz bölge hakkında bilgi almak istiyordum. Bunun için çevrenin esnafı ile konuşmak mantıklı geleceğinden en yakın yere gitmiştim. Yerin sahibi huysuz muysuz da olsa anlaşabilmiştik ve merakımı giderebileceğim şekilde bilgiler vermeyi başarmıştı bana.

Daha sonra saat ilerledikçe bir restorana girmiş ve yemek kültürü hakkında bir şeyler öğrenmiş aynı zamanda karnımı doyurmuştum. Olduğumuz yer çok büyük bir yer değildi, vaktim de vardı ayrıca. Biraz trene binip çok da uzak olmayan bölgelerden birine gidebilirdim.

Yemeğimin son lokmalarını yerken gözüm televizyona ilişmişti. Haberlerde Hosu bölgesi vardı. Ortamın gerginliğinden söz ediliyordu. Kaşlarım çatık bir şekilde bu bölgenin neden bana tanıdık geldiğini düşünmeye başlamıştım.

Iida bu bölgeye gitmişti. Gergin olduğunu bildiği için mi bu bölgeye gitmişti?

"Pardon?" dedim bana çok da uzakta durmayan garsona seslenerek. Adımlarını bana yönlendirdi.

"Hosu'da neler oluyor bilginiz var mı?" dediğimde televizyona baktı.

"Kahraman katili orada yaklaşık 4 kişiyi yakaladı. En son da birisini fena halde hastanelik etti. Çok olmadı bu olay o günlerden beri gergin bir bölge."

"Hangi kahramanı yakaladı?" dediğimde elini çenesine götürdü. Hatırlamadığını söyledi. O arada birisi kim olduğunu söylediğinde istemsizce gözlerimi irileştirdim. Hesabı masaya bıraktıktan sonra eşyalarımı topladığım gibi adımlarımı tren istasyonuna yönlendirdim.

Iida sen böyle bir şey yapacak karakterde biri değilsin, ayrıca neden kimse durumu fark edip herhangi bir şeyde bulunmadı?

Özür dilerim ayrıca Aizawa, sanırım başımı derde sokacağım.

*****

Trenden indiğimde etrafıma anlamsız gözlerle değil de daha çok anlamaya çalışan birinin ifadesi ile bakmaya başlamıştım. Aklıma kazımam gereken birçok nokta vardı burada. İstasyondan ayrılır ayrılmaz buradaki gergin havayı hissetmiştim. İnsanlar huzursuz ve mutsuz görünüyordu. Tetikte bekliyor gibilerdi. Etrafta sürekli polisin olması da cabasıydı. Güçlerimi kullanıp inançlarını yitirmemeleri gerektiğini vurgulamak istesem de lisansım olmadığı için bunu yapmak istemedim. Stajda bu tür şeyler gözetmen kararı ile uygun görülebilirdi ama tek başıma yararı yoktu. Dikkat çekmek de istemiyordum.

Etrafa nazaran ben o kadar gergin sayılmazdım. Gözlemlemeye çalışıyor, anlam vermeye çalışıyordum. Belki de bunları yapmaktan gergin olmaya bir türlü sıra gelmiyordu. Hava kararmaya başlamıştı bile. Telefonumu çıkarttım ve Aizawa'ya gecikeceğime dair bir mesaj yolladım. Hatta bir otelde kalacağımı, araştırmamın yoğun olduğunu belirttim tüm ikna edici sebeplerimi de belirterek. Iida ile o kadar yakın değildik ve bir temasta bulunmamıştık. Eğer bunlardan herhangi biri olsaydı onun enerjisini izleyerek bulabilirdim. Ama bu şu anda imkansızdı. Kahraman katilinin abisine yaptıklarını bize anlatmamıştı. Abisinin yaralandığını, ciddi bir şeyi olmadığını söylemişti sadece. Bunu ben yapsam ya da bir başkası normal bile karşılanabilirdi ancak Iida'nın yapması normal değildi. Hatta biz yapacak olsak Iida bizi durdurmak için elinden geleni yapardı.

Bird Set Free (BNHA Fanfic) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin