bölüm 15*

2.1K 232 121
                                    

Hazır bunu da yazmışken taslaklarda durmasının bir mantığı yok ehehhehe

Bir şey daha diyeyim, 2-3 bölüm sonra ortalık fena kızışacak...

Asıl olaylar başlayacak o zaman 🤔😏

Olayları kısaca özetleyecek olursak...

Todoroki ve ben ertesi güne hastaneden taburcu olmuştuk. Iida ve Midoriya'nın yaraları bize göre fazla olduğundan onlar hastanede kalmaya devam etmişlerdi.

Staj süresi bittiğinde hepimiz okula dönmüştük. Tabii herkesin gözü bizim üzerimizdeydi. Son olanlardan sonra dördümüz sürekli bir araya gelip duruyorduk. Haliyle olanlar dikkat çekiyordu.

Bana gelecek olursak... Eve döndüğümde Aizawa benimle konuşmamıştı, hatta 'Gözüme görünme.' diyip kendisi benim gözüme görünmemiş ve eve gelmemişti. En sonunda sinirlenen ben gücümü kullanıp nerede olduğunu bulmuş ve içimi döktükten sonra eve geri dönmüştüm. Çok geçmeden o da gelmişti.

Gücümü kullanıp onu nasıl bulduğuma gelecek olursak... Daha önce dediğimi hatırlıyorum. Bildiğim enerjileri ayırt edebiliyorum ve yer tespiti yapabiliyorum. Aradığım herkesi bulabilirim yani. Tanımadığım birini de bulabilirim hatta eğer o kişiye ait herhangi bir şey varsa elimde.

Onların burada kullandıkları kavram özgünlüktü. Herkesin de belirli bir sınırı vardı ve zayıflığı. Mesela Aizawa gözünü kırptığı anda karşı tarafın, daha doğrusu özgünlüğünü sildiği kişinin özgünlüğü geri geliyordu. Todoroki soğuk tarafını çok kullandığında vücudu donmaya başlıyordu. Uraraka'nın midesi bulanıyordu, Midoriya'ya değinmiyorum bile o her şekil mahvoluyor.

Ama benim bir zayıflığım yoktu. Gücümün sınırı yok gibiydi. Yani vardı da o da...

Dile getiremiyordum çünkü bu benim en büyük yaralarımdan biriydi. Belki bir gün dile getirebilirdim. Karşıma benim kadar yaralı birisi çıkarsa belki.

Ama şunu diyebilirdim rahatça. Onların özgünlük dediği kavram benim için geçerli değildi. Gücüm özgünlük denecek kalıba ait değildi.

Okula döndüğümüzde genel sınavların başlayacağı duyurulmuştu. Kahramanlık işleridir şudur budur derken dersleri aksattığımı fark etmiştim. Sınıf sıralamasındaki yerimi merak ediyordum ama. Kahramanlık derslerinde öğretmenlerimiz belirli şeylere göre puan veriyorlardı. Genel derslerde de öğretmenlerimiz derse katılıma ve anlık yapılan sınavlara göre puan veriyorlardı. Bize bahsetmiyorlardı ama bu durumdan. Aizawa listeyi getirdiğinden herkes kendi sıralamasını görmüştü.

"Yüksek not almaya bakın yoksa kampa gelemezsiniz."

"KAMP MI?!" herkes bağırışmaya başlamış ve yüksek not almak için elinden geleni ardına koymayacaklarını belirtmişti. Listeye baktığımda sınıf birincisinin Yaoyorozu olduğunu görmüştüm ve bu beni şaşırtmamıştı. İkincisi ise Iida idi. Bu da şaşırılmayacaklar arasındaydı. Üçüncünün ben olması beni şaşırtırken ardımdan gelenler sırasıyla Bakugou, Todoroki, Midoriya idi.

"SENİN GELMENLE DÖRDÜNCÜLÜĞE DÜŞMÜŞÜM LANET OLASI PİSLİK!"

Bakugou'nun sesi kulağımın dibinde çınlarken yüzümü ekşitmiştim. Daha sonra ona dönmüştüm.

"Notlarımın yüksek olması benim suçum değil. Suç bile değil. Çalış da geç beni." dedim kollarımı kenetleyip. Sinirden ne yapacağını şaşıran Bakugou'yu kenara çeken kişi Kirishima olmuştu.

"Eğer sıralamada düşersem kampa katılamam bu benim için çok önemli."

Mırıl mırıl konuşan Midoriya'ya bakıp gülümsemiştim. Herkes kamp için heyecanlı görünüyordu.

Bird Set Free (BNHA Fanfic) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin