bölüm 21*

1.8K 198 138
                                    

Ardımda bir enkaz bırakarak geri dönmüştüm yurda. Odama doğru gidecekken karşımda birini görmemle durmuştum.

"Della Robbia-kun çok şükür gelebildin!" Midoriya telaşlı bir biçimde yanıma gelmişti. Yüzümün tebessüm etmediğini gördüğünde kaşlarını çatıp bana bakmaya başlamıştı. Sonra malum... Boynumdaki yarayı görmüştü.

"NELER OLUYOR DELLA ROBBIA-KUN!"

"Ben kaşındım." Dedim düz bir şekilde. Midoriya ise bayılmak üzereydi.

"Della Robbia-kun bu ciddi bir durum!"

"Yine ne yaptınız?!"

Iida'nın sesini duymamızla arkamıza dönmüştük telaşla. Çatık kaşlar, birbirine kenelenmiş kollar ile bizi bekleyen bir Iida vardı karşımızda.

"Bir şey yapmadık bu sefer." Dedim Iida'ya. Bana şüpheli bakışlar atarken duvardaki saate bakmaya başlamıştı.

"Yarın okul olmayabilir ama bu saatte ayakta duramazsınız. Gidin ve uyuyun çabuk!"

Sınıf başkanından gelen emirle Midoriya ile birbirimize baksak da bir şey demeden odalarımızın yolunu tutmuştuk.

"Bunu sonra konuşacağız. Sen şimdiden Aizawa sensei'ye vereceğin hesabı düşün." Dedi Midoriya.

"En azından hafta sonu. Ondan da beterine vereceğim bir hesap var farkındaysan. Sahi... Shoto beni sormadı mı?" Dediğimde başını olumsuz anlamda salladı.

"Onu bugün neredeyse hiç görmedim. Odasından çıkmadı okuldan geldikten sonra herhalde."

Şüphe uyandırıcı bir durumu onayladıktan sonra Midoriya'ya iyi geceler diledim ve odamın kapısını açıp içeri girdim. Işığı yakmadan kendimi yatağa atacağım esnada duraksadım ve karşımda duran silüete baktım.

"Fark etmediğimi mi sandın?" Tüyler ürpertici sesi kulaklarıma dolarken yutkunmuştum. Bir şey demeden bakmaya devam ederken o olduğu yerden bana doğru gelmeye başlamıştı. Tam karşıma geldiğinde adım atmayı kesmiş ve bakışlarını bakışlarıma kenetlemişti.

"Neden benim bilmediğim bir şeyi Midoriya biliyor?"

"Ç-çünkü bu ikimizi ilgilendiren bir mesele." Kurduğum cümlenin yanlışlığının farkındaydım. Hem yanlış bir cümle kurmuştum hem de yanlış kişiye kurmuştum. Üstelik Midoriya'nın da tam olarak bildiği bir şey yoktu.

"Demek öyle." Dedi ve adımlarını kapıya doğru yönlendirdi. Bileğini aniden kavradığımda dönüp yüzüme bakmadı, sadece adım atmayı bıraktı.

"S-sana nasıl anlatmam gerektiğini bilmiyorum, mesele farklı ve-"

"Anlatmak istemiyorsan anlatmazsın, bu kadar basit. İyi geceler."

"Shoto yapma." Sesim titremişti. İlk defa. En azından ona karşı. Bunu fark etmiş olacak ki bana dönmüştü. Ona bakmıyordum, bakamıyordum. Olanları anlatsam hele... Konuşmaya bile yüzüm olmazdı.

Dudaklarımı ısırmaya başladığımda ellerini yüzümde hissetmiştim. Kendisine bakmamı sağlayan bir harekette bulunmuştu. Gözlerim dolmuştu istemsizce. Zayıftım, hiç olmadığım kadar hem de. Böyle olmak asla istemiyordum. Yavaş bir hareketle sarıldı.

"Anlatmak istediğinde anlatabilirsin. Özür dilerim."

"Önemli değil, anlayışın için teşekkürler." Dediğimde daha da sıkı sarıldı.

Ve o anda istemediğim, en son isteyeceğim bir şey gerçekleşti.

Yarama dokundu, yanlışlıkla, sarılırken.

Bird Set Free (BNHA Fanfic) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin