bölüm 46*

1K 109 42
                                    

Kaç kelime uzunluğunda olacak asla bilmiyorum, ama kısa kesmeyi düşünmüyorum bu bölümü.

-HAWKS-

Bu can sıkıcı bir durum...

Çünkü...

Can sıkıcı işte. Kimse neden duyguların öneminden bahsetmiyor? Bilmedikleri için mi..?

Öğrencilerin durumu bildiklerini gerçekten de düşünmüyorum. Durumu bilen birisi varsa da zaten o Aizawa. Ama anlam veremiyorum, neden hatırlatmamak için böyle bir yönteme başvuruyor?

İçim içimi yiyor, bana 'koru' dediği kızı kendi hatıralarından saklayarak mı korumaya çalışıyor..?

Düşünülünce evet, yanlış. Ama kimse şunu neden göremiyor, daha doğrusu görmek istemiyor..?

Bu kız başarılı, bu kızın aklı gayet başında. Böyle bir duruma girdiğine göre çok mantıklı bir sebebi olmalı. Mantıklı sebebi de karşısındaki villain'in kimliği.

Ah... Tabii... Aizawa bunu da biliyor. Yoksa neden hep sussun ve böyle bir olay olduğunda yapılması gerekenden kaçsın ki...

Evet, yapılması gerekenin Kisara'nın hafızasını yerine getirmek olduğunu düşünüyorum.

Bunun için de... Sıfırdan başlamak gerekiyor.

Kimse... Kimsenin kızı anlamaya çalışmaması da can sıkıcı. İnsan bir empati kurar, "Bu kız niye böyle yapıyor acaba..?" diye.

Yok, iş başa düştü. Best Friend Forever dedik o kadar, onu bir şekilde kurtarıp tekrardan bu hayata döndürmem gerekiyor.

Sıfırdan başlayarak.

Ajansım kendimin olduğu için birinden izin alma gereğini duymadan ayrıldım bulunduğum bölgeden, şehirden, ülkeden. Gerekirse tüm İtalya'nın altını üstüne getirecektim. Kisara'ya ilişkin birilerini ne olursa olsun bulacaktım.

Kayıtlara baktığımda annesi ve babasının hayatta olduğunu gördüm ama onlarla görüşmediğini biliyorum. Yani. Bir de kuzeninin olduğunu gördüm. Kuzeni hakkında gereken tüm bilgileri topladıktan sonra yola koyuldum elbet. Bulmam zor olmayacaktı, bunu biliyordum.

Kisara'nın geçmişinden yola çıkmak, bana Dabi'nin de kimliğinin kim olduğunu bulmamı sağlayacaktı, buna emindim.

Bulduktan sonra ne mi yapacaktım..? Ah, bundan hiç de emin değildim.

Uçtum. Resmen bir ülkeden bir ülkeye uçtum. Boşa çıkmayacaktı çabalarım. Çıkarsa...

Uçmaya devam ederdim.

Bu kadar yakınlık kurmayı beklemiyordum Kisara ile. Hatta ilk zamanlarımızda bana gücünden böcek ilacına kadar saçma sapan şiddet türünden harekette bulunmuştu. Sonra asıl amacımı dedikten sonra ve de ortak bir şeyler bulduktan sonra aramızda ilişkimiz iyi bir hal almıştı.

Onu daha görmeden önce 'Aramıza hoş geldin Kisara-chan.' demiştim çünkü farkındaydım onun da geçmişinin en az benim kadar yaralı olduğunun. Dabi ile arasında olanlar onun kimliğini öğrendikten sonra olmaya başlamıştı çünkü onun da geçmişi bizim gibi parlak değildi, bundan bu sonuca varmıştım.

Ayrıca onu benzettiğim o kişi...

Aslında görünüş olarak ne saç rengi anımsatıyor ne de yüzü. Tek anımsatan şey gözleri, evet, masmavi gözleri. Ve gücü.

Aklımdan bazen delice fikirler geçiyor ama kanıtlarım olmadan direkt olarak sonuca varmak istemiyorum.

Elimdeki kağıtta yazdığım adrese bakınırken bir yandan da gizlenmeye çalışıyordum. Görünmemeye. Nasıl mümkün olacaksa. Özgünlük kavramı burada geçerli değildi ve bizim gibi olan insanları devlet istemiyordu. Yakalarlarsa valla keserlerdi beni.

Bird Set Free (BNHA Fanfic) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin