Bölüm 18.2

4.6K 339 168
                                    

Bol bol yorum ve vote bekliyorum. 🙏🏼

Keyifli okumalar! ❤️

Boğuluyormuş gibi hissediyordum. Hayır, hayır. Kelimenin tam anlamıyla boğuluyordum. Sinirlerim titriyor ve vücudum istem dışı öne atılıyordu. Az önce neler yaşanmıştı? Korhan kanlı canlı karşımdaydı ve beni tehdit etmişti. Bakışlarındaki ve sesindeki sabırsızlık her gece gördüğüm kabuslar kadar korkutucuydu. İzimizi bulmuştu ve beni zayıf noktamdan vuracaktı. Bir an önce buradan çıkmam gerekiyordu.

Ne yapacağım konusunda en ufak bir fikrim dahi yoktu. Bu sorunla baş etmeye nereden  başlayacaktım bilmiyordum. Ama şu an yapmam gereken ilk iş sinirlerime hakim olmak ve Alex'e bir şey çaktırmamaktı. Ağlamak istiyordum ama suratımdaki şok ifadesi göz yaşlarımı geri itiyordu.

Aynada asılı kalmış bakışlarımı derin bir nefes alarak geri çektim ve az önce üzerime çullanan herifin bıraktığı karmaşayı düzelttim. Üzerimdeki kıyafetleri yakmak istiyordum. Onun dokunduğu her şeyi, onunla olan her bir anı yakıp atmak istiyordum.

Son kez derin bir nefes alıp lavabodan çıktım ve kendinden emin adımlar atmaya özen göstererek hesabı ödemekle uğraşan Alex'in yanına geçtim.

"Harika! Ben de şimdi hesabı ödedim. Hadi gidelim." dedi Alex gülümseyerek ve ceketini koluna alıp ayağa kalktı. Yan yana yürümeye başladığımızda sol kolunu belime sarmaladı. Ona tutunmak güç veriyordu. Boynumu onun omzuna yasladım ve dışarı çıkana kadar öyle yürüdük.

Kahvaltı yaptığımız yerin önünde valenin arabamızı getirmesini beklerken gözlerim hızla kalabalık caddede turladı. Bir yerden beni gözetliyor mu diye bakıyordum. Bir sürü insan vardı. Eğer kalabalığın arasındaysa bile görmem mümkün değildi. Onu görmediğim halde izleniyormuş hissi tekrardan midemi bulandırdı.

Arabamız geldiğinde titrek bir nefes aldım. Alex baş ucuma bir öpücük bıraktıktan sonra, "Hadi, bin." dedi ve kolunu belimden çekip şoför koltuğunun olduğu tarafa geçti.

Onunla temasımız kesilir kesilmez kendimi koruma içgüdüm devreye girdi ve son kez etrafıma bakındım. Onu ilk gördüğüm sokağın karşısına baktım. Geçen arabaların ardında yürüyen insanların suratlarını zihnime kazırcasına inceledim. Burada değildi. Gitmişti. Bir sonraki hamlesini planlamak için inine çekilmişti ve ben henüz buna hazır değildim.

Arabaya bindiğimde titreyen ellerimle emniyet kemerini bağladım. Alex dikkatli bir şekilde yola çıktıktan sonra hiçbir ses etmeden yola koyulduk. Dışarıdan nasıl göründüğümü bilmiyordum. Ama tahmin etmek güç değildi. Berbat bir haldeydim ve Alex'e hiçbir şey söyleyemiyordum. Bu canımı o kadar çok yakıyordu ki tonla ağırlıkla okyanusun serin sularına bırakılmış gibi hissediyordum. Boğuluyor ve batıyordum...

"Bana söylemediğin bir sıkıntı mı var Devin?" diye soran Alex'in sesi kadife gibi yumuşaktı. Bir şey olduğunun farkındaydı ve ne olursa olsun yanımda olacağını belirtir şekilde konuşuyordu. Bu histen nefret ediyordum. Yalanlar etrafımızı her saniye sarmalıyordu ve ışık giderek uzaklaşıyordu.

Gözlerim dolduğunda ağlamamak için kendimi zor tuttum ve başımı cama doğru çevirdim.

"Hayır, bir şeyim yok." dedim.

Kucağımda duran elimi tutup kendi kucağına koydu ve elimi yol boyunca bırakmadan okşadı. Neler olup bittiği hakkında daha fazla soru sormadı. "Sen ne zaman istersen," dedi. Ben ne zaman hazır hissedersem o zaman anlatmamı istiyordu. Benim için fazla iyiydi. Bunu hak ediyor muydum?

Yaklaşık on dakika sonra Nalan'ın evine vardığımızda sancılı bir nefes aldım. Rahatlamıştım. Birazdan kızıma sarılacaktım ve onun yanımda olduğunu bilmek beni daha da fazla güçlendirecekti.

Devin | RAFLARDA |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin