Finale son 5 kısım kaldı! 🐒
Keyifli okumalar canlarım. ❤️
Okuduğum mesajla yıkılmıştım. Elimde tuttuğum telefon titreyişlerime kurban gideceği sırada Alex, elini elimin altına koydu. Göz ucuyla ekrana bakıp neler olduğunu anladığında sinirle soludu.
"Orospu çocuğu!" diye bağırdığında misafirlerimizin endişeli bakışları neler olup bittiğini anladıklarını gösteriyordu.
Kızımı kendi ellerimle çukura attığıma mı yanmalıydım? O ilacın ne için çocuklar üzerinde denendiğini bilmediğime mi yanmalıydım? Korhan'ın bu işte parmağının olmasına ve kaderin dikenli tellerle beni sıkmasına mı yanmalıydım? Yoksa en yakın arkadaşımın doğmamış ikiz bebeklerinin benim yüzümden tehlikede olmasına mı yanmalıydım?
Bilmiyordum. Yine, yeniden...
Beynim kısa devre yapmış bir makine gibi çalışmayı bırakmıştı sanki. Sağlıklı düşünemiyordum çünkü içinde bulunduğum durumda sağlıklı düşünebileceğim bir yer yoktu. Annelik içgüdüsüyle fal taşı gibi açılan gözlerimle etrafı taradım.
"Gidiyoruz." dedim. O lanet olası yere gitmeliydim ve kızımı kurtarmalıydım. Onun daha fazla bilinmezliğin elinde mahkum olmasına izin veremezdim.
"Nereye gidiyoruz?" dedi Alex. Sorgulamamıştı. Benimle her yere gelirdi. Her zorluğa göğüs gererdi.
"O lanet olası yere gidiyoruz!" dedim. Sesim dalına tutunmaya çalışan bir yaprak gibi titreyerek çıkmıştı. Rüzgarın şiddetine direnemeyip kopacak türdendi. Ama direniyordu. Çünkü o yaprak düşerse gözyaşlarım da düşerdi.
Karşımızda oturan çift hızla ayağa kalktığında yanımıza geldiler.
"İsterseniz biraz daha oturun ve plan yaparak gidin Devin hanım." dedi. Kadının dedikleri mantıklıydı ama vakit yoktu. Burada durduğumuz her saniye kızımın ve arkadaşımın canı tehlikedeydi. İş işten geçmeden yetişmemiz lazımdı.
"Vakit yok." dedim. Titreyen bacaklarımla zar zor adım atıyordum.
"Pekala siz bilirsiniz. Bizler diğer aileleri uyarmak için kapı kapı gezeceğiz. Lütfen," dedi ve titrek bir nefes aldıktan sonra, "Lütfen kızınızı kurtardıktan sonra bizi arayın. Olur mu?" dedi. Salonun ortasındaki sehpaya bir kart bıraktığında üzerinde bir cep telefon numarası olduğunu anladım. Başımla onayladıktan sonra hep birlikte evden çıktık.
Alex hızla arabayı çalıştırdığında buz gibi olan ellerimi ağzımdan uzak tutmaya çalışıyordum. Tırnaklarımı kemirmek hiçbir işe yaramayacaktı. Bu kadar dirayetli olmamın sebebini tamamen Korhan'dan gelen mesajı almadan önce bizi uyarmaya gelen çiftin anlattıklarına bağlıyordum. Sanki onların gelmesi beni birkaç dakika sonrasında alacağım kötü habere hazırlamıştı. Belki de evren güçlü kalabilmem için minik desteklerini gönderiyordu.
Arabada yerimde duramıyordum. Alex'e hızlı gitmesini söyleyemezdim çünkü oldukça hızlı gidiyordu. Ben düşüncelerime dalmışken o çoktan Çağlar'ı ve Marcus'u aramış, olan biteni özet geçmişti. Dikiz aynalarında gördüğüm selektör ışığıyla arkama döndüm. Marcus hızımıza ayak uydurarak hemen arkamızda seyir ediyordu.
"Yanındaki kim?" diye sorduğumda Alex, "Çağlar," diye yanıtladı.
Kim bilir şu an ne haldeydi. Nalan'ı düşündükçe göğsüm kasılıyordu.
Lütfen, lütfen onlara bir şey olmasın.
Saniyeler dakikaları kovalarken, dakikalar saatlerin ensesindeydi. Beş altı saat süren yol nasıl bu kadar hızlı geçmişti anlamıyordum. Eyalet değiştirdiğimiz için havanın sıcak olması gerekirdi fakat dışarısı buz gibiydi. Esen rüzgar tozu dumana katmaya yetiyordu. Dalına tutunmaya çalışan yaprağı hatırladım. Gözlerimi kapayarak hiç kesmediğim duamı etmeye devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devin | RAFLARDA |
Teen FictionBabasının menfaatleri uğruna bir başkasına satılan Devin, yıllarca süren zulme boyun eğip susmuştur. Genç kadının tahammül sınırını zorlayan son damla, onu hem bir katil hem de bir kaçak yapmıştır. İçine düştüğü karanlık durumdan sonra kaçan ve kaç...