Utancımı gizlemeye çalışarak geçirdiğim yolculukta istemeden olsa da yan gözle Alex'in nasıl araba kullandığını seyrediyordum. Parmaklarının direksiyonu kavrayışı ve profesyonelce kullanışı takdire şayandı. Oldukça dikkatli sürüyordu.
Bu adamda beni ona çeken bir şeyler vardı. Onunla ilk karşılaşma anım aklıma gelince gülümseyerek belli belirsiz kafamı salladım. Herkese tereddütle yaklaşıyordum ve kızıma karşı ekstra korumacılık sergiliyordum.
Alya'yı göremeyince yaşamış olduğum korkuyu hatırladım. Sonrasında onu bu yabancı adamla birlikte gördüğümde sinir kat sayım artsa da istemeden yüreğime su serpilmişti. Onunla ilk karşılaştığım an da bile garip bir güven duygusu filizlenmişti içimde.
Daha doğru düzgün tanımadığım bu adam şu an benim patronumdu ve onunla beraber kahvaltı yapmak için aynı arabanın içerisinde bulunuyordum. Onu tanımak istiyordum ama sınırı aşmamam gerekiyordu. Herkese güvenmemeliydim. Bir sınırım olması gerekiyordu.
Ama ona karşı koymak istediğim tüm sınırlarımı yok etmek isteyen bir yanım da vardı. Ona dair bir şeyler öğrenmek istiyordum. Kendimi ona açmak istiyordum. Çevremde az insan olabilirdi. Bulunduğumuz ülkede milyonlarca insan bulunuyor da olabilirdi ama ben bu kalabalığın içerisinde yapayalnızdım ve bir şeyler istiyordum. Her gece gördüğüm kabuslarımı dindirecek birini istiyordum. Kızımın iyileşmesini istiyordum. Geçmişimi tam anlamıyla unutup geleceğimde hiçbir toz kırıntısı olmayan bembeyaz bir çarşafın üzerinde yaşamak istiyordum.
Bunlar için birine ihtiyacım var mıydı? O kişi Alex miydi? Akla yatkın bir fikir gibi görünüyordu.
Düşüncelerim beni ele geçirmeye başladığında silkelenmem gerektiğinin farkına vardım. Tamam, bu adamı tanımak istiyor olabilirdim ama o benim sadece patronumdu ve ben de onun çalışanıydım. Aramızda bu ilişkiden öte gidecek bir şey olamazdı.
Düşünmeden karar verdiğim bu kaçış serüveninde böyle hislerle karşı karşıya geleceğimi düşünmemiştim. Pek şaşmamak gerekirdi. Sonuçta ben de henüz gençtim. Bu tarz heyecanları yaşamam gereken yaşta elime bir çocuk tutuşturulmuş ve kendimi ona adamıştım. Bundan pişman mıydım? Asla. Alya benim pişmanlıklar ve üzüntüler içerisinde geçen yıllarımda pişmanlık duymadığım, aksine sıkı sıkıya bağlı olduğum mutluluk kaynağımdı. Sanırım sadece kendimi kandırmanın yollarını arıyordum ve gençliğimi kullanmak istedim.
Daha fazla Alex düşünmek yoktu. En azından ayrı kaldığımız anlarda çünkü yan yana iken ondan başka düşünebilecek pek bir alternatifim kalmıyordu.
"Neye sırıtıyorsun?" diye sordu.
Anlam veremeyen bakışlarımı ona doğru çevirdiğimde neden gülümsemiş olduğumu hatırlamaya çalıştım bir süre. Evet, ilk karşılaşma anımız. Bunu ona söylemeyecektim. Sonuçta bunu bilmesine gerek yoktu ve yanlış anlayabilirdi.
"Hiç, hiçbir şeye. Aklıma bir şey geldi de öylesine gülümsedim." dedim ve yolu izlemeye devam ettim.
Demek ki dikkatli bir şekilde araba kullanırken o da benim yaptığım gibi yan gözle beni izliyordu. Başka türlü sessiz tebessümümü nasıl görebilecekti ki.
Daha fazla söz etmeden biraz daha hızını arttırdı ve kısa süre sonra lüks bir restoranın önünde durdu. Vale görevlileri kapılarımızı açtığında arabayı park etmeleri için anahtarı onlara teslim etti ve içeri yöneldik.
Restorana girdiğimizde menüyü görmemiş olmama rağmen fiyat listesi gözümün önünde canlandı ve yutkundum. İstemeden kafamda Türk parasına çeviriyordum ve sonuçlar oldukça tuzlu çıkıyordu bu ülkede.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devin | RAFLARDA |
Teen FictionBabasının menfaatleri uğruna bir başkasına satılan Devin, yıllarca süren zulme boyun eğip susmuştur. Genç kadının tahammül sınırını zorlayan son damla, onu hem bir katil hem de bir kaçak yapmıştır. İçine düştüğü karanlık durumdan sonra kaçan ve kaç...