Afallamış bir şekilde tek başıma bırakıldığım restorandan hızla çıktım. Aslında bugünün iptal edilmesi işime gelmişti sonuçta evime taşınacaktım ve Alya'yı da özlemiştim.Yolda gördüğüm ilk taksiye elimi salladıktan sonra durmasını bekledim. Önümde duran taksiye binip gideceğim yerin adresini verdim ve arkama yaslandım.
Tırnaklarımı ağzıma götürdüğümde kendi kendime söylenmeye başladım.
"Öküz herif ne olacak."
"İyi misiniz hanımefendi?" diyen şöförün sesiyle kafamı ona doğru çevirdim. Bana neden iyi olduğumu sorduğunu anlamadan gülümsedim ve, "Fazlasıyla," dedim.
Sonrasında bakışlarımı cama geri çevirecekken titrettiğim bacağımı gördüm. O an neden bu kadar sinirli olduğuma anlam veremedim. O benim patronumdu ve o ne derse onu yapmak zorundaydım. Ne yani beraber kahvaltıya çıkınca ve hastaneye ziyaret için gelince çok mu samimi olmasını bekliyordun Devin? İç sesime yalnızca gözlerimi devirdim.
Günün iptal olmasını ve acil bir işi çıktığını söylemişti. Ben o acil işin ne olduğunu merak ederken taksi çoktan şirketin önünde durmuş ücretini ödememi bekliyordu.
Yol ücretini ödedikten sonra arabadan indim ve çantamı koluma asarak şirkete girdim. Telefon kabımın arkasında turnikelerden geçme izni sağlayan giriş kartımı çıkarttım ve asansöre ilerledim.
Asansöre biner binmez çıkacağım katı tuşladım ve kapının çabuk kapanmasını sağlayan tuşa bastım. Tam kapı kapanacağı sırada bir el bunu engelledi ve asansörün kapıları tekrardan açıldı.
"Ne bu acele?" dedi içeri giren adam gülümseyerek. Altında bir kot pantolon, üzerinde siyah bir tişört ve ceket vardı. İş yerinde olduğunu belirten tek giysisi ceketiydi.
Adama sadece gülümsedim ve önüme döndüm. Hangi birimde ne olarak çalıştığını bilmiyordum. Ama görünüşe bakılırsa esnek çalışma saatlerine sahipti. Şirketin patronu bile takım elbiseyle işe gelirken bu adamın böyle gelmesi şaşırtıcıydı. Belki de sadece bir müşteriydi.
Asansör yukarı çıkarken adamın gözlerini üzerimde hissettim. Beni izliyordu. Bu beni biraz gerse de başımı dik tuttum ve bakışlarımı ona çevirdim.
"Seni tanıyor muyum?" dedi adam bana kaşlarını çatarak. Bunu yapsa bile yüzü çok samimi görünüyordu. Açık ağzının kenarında duran tebessüme bakınca aynı şekilde gülümsemek istiyordunuz.
Kum rengindeki dağınık saçları kemikli yüzüne ahenkle dökülürken yeşil gözlerinin büyüleyici etkisi ortama hakimiyet kuruyordu.
"Sanmıyorum." dedim ona bakarak. "Siz kimsiniz pardon?"
Adam bir süre kahkaha attıktan sonra durdu ve 'ciddi misin?' tarzında bana baktı.
"Tanımam mı gerekiyor?" dedim ellerimi yana açarak.
O sırada inmem gereken kata geldik ve beni yanıtlamadan yüzündeki gülücükle asansörden çıktı. Hemen ardından ben de çıktım. İstemeden bakışlarım onu takip etti ve koridorun sonundaki odaya girdiğini gördüm.
İş arkadaşlarıma baktığımda ellerinde kahvelerle bir şeyler konuştuklarını gördüm.
"Selam kızlar, nasılsınız?" dedim gülümseyerek.
"İyiyiz, yeni kız," dedi birisi koluma dokunarak. "Seni sormalı, sen nasılsın?"
İğneleyici bir ses tonu gibiydi. Alex'le çıktıktan sonra arkamızdan dedikodu edilmişti anlaşılan. Biraz utansam da yanaklarımın kızardığına emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devin | RAFLARDA |
Teen FictionBabasının menfaatleri uğruna bir başkasına satılan Devin, yıllarca süren zulme boyun eğip susmuştur. Genç kadının tahammül sınırını zorlayan son damla, onu hem bir katil hem de bir kaçak yapmıştır. İçine düştüğü karanlık durumdan sonra kaçan ve kaç...