Süprüzzz! Üzücü bir bölüm ve yine aylaaar sonra gelen ben.
İyi okumalar, hepinize teşekkürler.
Korku
İlk defa sevdiğim birisinden korkuyordum. Korku ile ilk defa karşılaşmıyordum. Sevdiğim insanlar için çok korkmuştum ailemi kaybetmenin eşiğine geldiğimde, bir hastahane köşesinde Dia ve Alisa için korkmuştum. Lisede arkadaşlarımı kaybetmekten korkmuştum yada Neymar ile ilk evlendiğimiz sıralar yapamamaktan korkmuştum. Ancak bu çok farklıydı. Sevdiğim birisinden hiç bu kadar korkmamıştım. Sebebi belkide hatalı olmamdan dolayıydı. Hatalıydım, suçluydum, asla yapmamam gereken birşey yapmıştım. Kendimi küçük düşürmüştüm ve sevdiğim adam ihanet etmiştim. Sevdiğim adam. Kollarım güçsüzce omuzlarına tutunuyordu. Doyasıya kollarım acıyana kadar ona sarılmak istiyordum ama korkuyordum. Benden duyması gerekiyordu. Yaptığım haltı benden öğrenmesi gerekiyordu. Ancak nasıl söyleyeceğime dair ne bir fikrim vardı ne de yüzüm.
Kollarını gevşeterek geri çekildiğinde yüzümdeki dehşete düşmüş ifadeyi toplamaya çalıştım. Ne sanıyordum ki, nasıl bir aptallık yapıyordum. Karşımdaki adamı hiç tanımıyormuş gibi nasıl böyle birşey yapmıştım. "Ne oldu anlat bana?" diyen yumuşak sesiyle gülümsemeye çalışma çabamı sonlandırdım. Gözyaşları damla damla yüzümden süzülmeye başladı ve ondan birkaç adım uzaklaştım. Adımlarım geriye gittikçe Neymar'ın surat ifadesi değişti. Telefonda ona söylediğimi ciddiye almamıştı çünkü bu gerçek benden tiksinmene neden olabilir demiştim ve o buna ihtimal bile vermememişti. Bu kadar sevildiğime şaşırdım bir an. İlk evlendim adamla şimdiki olan arasındaki fark beni şaşırttı. Oysa aylardır bu adamla yaşıyor onu seviyor ve onun tarafından seviliyordum. Bana doğru bir adım attığını görünce sırtımı dönerek ondan tamamen uzaklaştım. "Benden nefret etme." dedim hıçkırıklarımın arasından. Buna dayanamazdım.
"Beatrisa gerçekten beni endişelendirmeye başladın. Ne oldu, anlat." sert ses tonunu duyunca daha çok endişelendim. Çaresizdim. Anlatmak zorundaydım. Kollarımı gögsümde toplayıp ondan olabildiğince uzak bir durava gidip yaslandım. Başım dönüyordu ve bayılacak gibi hissediyordum. "Sen gittikten sonra birşey yaptım." deyip kafamı eğdim ve derin bir nefes aldım. "Agustin'i aradım ve yanına gittim." deyip kafamı kaldırdım. Gözlerinde yavaş yavaş yer eden öfkeyi ve karanlığı gördüm. Bana doğru attığı bir adım takılı kaldı ve elleri yumruk oldu. "Onunla konuşmak ve vazgeçirmek istedim. Belki ikna edebilirim diye düşündüm. Ama o bir şartla tamamen hayatımdan defolup gitmeye söz verdi ve bende dediği şeyi yaptım." deyince Junior'ın gözlerinin dolduğunu gördüm. Bu sefer onun adımlarıda geri gitmeye başladı. Yavaşça yatağın üzerine oturdu ve gözleri bana takılı kaldı. Boğazımdan büyük bir hıçkırık kaçtı. Ellerimle yüzümdeki yaşları silerek yaslandığım duvardan ayrıldım ve tuvalete gitmek üzere adımlarımı canlandırdım. Ancak Junior'ın sesi ile olduğum yere takıldım. "Ne istedi?"
Sesli olarak söylemekten korktuğum şey buydu işte. Sessizlik içinde yerimde kalakaldım. Odadaki hıçkırık seslerime onun adım sesleri karıştı ve tam arkamda sıcaklığını hissettim. "Ne istedi?" diye tekrar etti. Kolumdan tutup kendine çevirdiğinde kolumdan kavradığı parmakları kelepçe gibi oraya sarıldı. Canımı yakıyordu ama umrumda değildi. Canımı yakması bile benim için bir mucize gibiydi ve ben o acıya bile tutunacak kadar çaresizdim. "Onu öpmemi" dedim gözlerim yere sabitlenmişken. Birden iki kolumuda sıkarak üzerime eğilince daha çok ağladım. Umrumda değildi. İstediği kadar canımı yakabilirdi sadece beni affetmesini istiyordum. Gitmemesini ve benden nefret etmemesini. "Beni öperek gönderdikten sonra gidip o herifi öptüğünü mü söylüyorsun sen bana." diye bağırınca yerimde sıçradım ancak sessizce ağlamaktan başka birşey yapamadım. "Sen.." diye cümleye başlayıp devam etmedi. Kollarımdan tuttuğu yerden itekleyerek sırtımı duvara çarptı. Hırsla birden üzerime gelirken durdu ve yönünü değiştirerek aynanın önündeki her bir eşyayı devirdi. Hırsla makyaj sandalyesine birkaç tekme attı ve tekrar bana yöneldi. Suçlu birşekilde hala kollarım gögsümde ağlarken çenemden tutup kafamı sertçe duvara yasladı. "Yattınız mı?" diye sordu gözlerimin içine nefretle bakarak. Sorduğu soruya kızmamıştım bile. Çünkü eğer yerinde ben olsam bende ona sorardım. Bu kadar çok güvendiğim adam gelip bana böyle birşey söylese bende ondan şüphelenirdim. Tiksinerek gözlerime bakarken çenimi tutan eli sıkılaştı. "Cevap ver!" diye bağırdı. "Yattınız mı?" nasıl inandıracağımı bilemedim. Çaresizce başımı iki yana salladım. Sesimi bulmaya çalıştım ama o bile içime kaçmıştı. Defalarca kafamla reddettim. "Yemin ederim." dedim sonunda konuşabilince, dudaklarımdan sadece bunlar dökülmüştü. "Yemin ederim yatmadım" tiksinerek beni geri itti ve arkasını dönerek gitti. İlk önce odanın kapısı sertçe çarptı daha sonra dış kapı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUZZLE (Neymar Jr)
FanfictionBirbirine benzemeyen yapboz parçaları gibiydik, bizi zorla birbirimize uydurmaya çalışıyorlardı.