Hellü, okuyor musunuz? En azından oy verin lütfen. 📚 😇
Sarı saçları ve geniş omuzları dikizlememe rağmen hâlâ James'in burada olduğuna inanamıyordum. Yeşil en açık tonlarını barındıran gözleri gözlerimle kesişince teleşla gözlerimi kaçırdım.
Tanrım aptal mıydım ne?James balayımızda tanıştığım ve Neymar'ın kesinlikle hoşlanmadığı o adamdı.
Ve kendisine takım elbise gerçekten yakışıyordu.
Düşüncelerimi kafamdan atmaya çalışarak dosyalarıma bir bakış attım ve sürmekte olan toplantıya katılmaya çalıştım. Ağabeyimin önerisi ile ben ve James mekâna beraber gidecektik ve büyük patron Bay George Tolemus burada kalıp ağabeyim ile hesap kitap işlerini görüşecekti.
George Tolemus, James'in babasıydı. Ve bu işi James'e bırakacağı belliydi. O sadece bende buradayım diyerek tanışmak için gelmişti. Gemma kahvemi tazelemek için yanıma geldiğinde teşekkür ederek istemediğimi belirttim ve gülümsedim.
George Tolemus ile ağabeyimin toplantısı bitince hepimiz ayağa kalktık. Kare masanın etrefındanda ayrılıp koridorda yürümeye başladık.
"Öyleyse size güveniyorum Bayan Santos." deyince Bay Tolemus elektirik çarpmış gibi oldum. Bayan Santos olmaya alışmış değildim ve doğrusu Neymar bu işi öğrenince ne yapacak merak ediyordum."Elbette Bay Tolemus, endişelenmeyin." deyip gülümsedim bende. Ancak o suratını buruşturarak "George yeterli Beatrisa." dedi nefret ettiği birşey yapmışım gibi. Kafamla kısaca onaylayıp güldüm.
"Zaten James ile tanışıyor olmanız harika oldu. Herşey iyi olacaktır." diyerek devam etti. Kırışmış suratında bir şevkat belirdi. Bende gülsedim. "İyi anlaşacağız, merak etmeyin." diyerek araya bu sefer James girdi. Ağabeyim de onu onayladı.
George'u uğurladıktan sonra ağabeyim James ile kaldı bende odama gidip ceketimi ve çantamı alıp çıktım. Ağabeyim bana kısa bir bakış atıp bu tanışma işini sonra konuşacağımızı belirtti. James ile aşağı indik ve onun arabasına bindik.
Malesef hâlâ arabam yoktu o yüzden başkalarının taşımacılığına mecburdum. Bu sinir bozucuydu.Juniorınkinin akine James'in arabası spor değildi. Bu biraz daha iş adamı arabasıydı sanırım. Siyah bir klasik arabaydı. Motoru sürekli gürlüyordu ve bu rahatsızlık yerine insanda gülümseme hissiyatı uyandırıyordu.
Klasik arabaları hep sevmişimdir.Radyoyu kısarak "Seni görüce şaşırdım." dedi James uzun bir sessizlikten sonra. Bir de bana sorsaydı şaşırma işini. Şok olmuştum resmen.
"Araştırmadın mı bizim şirketi? Blogda resmim var oysa ki." deyip güldüm. Dikiz aynasıdan arkasını kontrol ederken gülümsedi. Beyaz dişleri ve beyaz teni uyum içindeydi.
"Aslında araştırdım ama dikkat etmedim, daha çok babamın isteği üzerine sizi tercih ettik." dedi tok sesiyle. Kaşlarımı kaldırıp sırıttım "Burada ilk tercihim değildiniz mesajı mı var?" dedim alayla ve güldüm. O da bana katıldı ve birkaç saniyeliğine bana bakıp tekrar yola döndü. Suratım kasılarak yüzümdeki gülümseme acı bir hâl aldı. Uzun zamandır böyle içten ve umursamazca gülmediğim aklıma gelmişti çünkü. Ağabeyimin yanındayken bile tam anlamıyla gülemediğimi fark ettim. Lanet olası herif aklımdan çıkmak bilmiyordu.Dikkatimi tekrar James'e verdim ve onu inceledim.
Yeşil gözlerine vuran güneş ışığı sayesinde gözlerinin rengi mümkünmüş gibi daha da açılmıştı. Ve tabiki saçları güneşin altında ışıl ışıldı. Yakışıklı bir adamdı.Kafamı tekrar yola çevirerek kendime sövdüm. Kendi dengem bile bozulmuştu.
"Neymar bu işten hoşlanmayacak." tok sesini tekrar duyunca düşüncelerimden biraz uzaklaşabildim. "İş söz konusu bir şey diyemez." dediğimde kaşları yukarı kalktı ve sırıttı. "Sanırım benden hoşlanmadığını teyit ettin az önce." dedi tüm sırıtışıyla. Suratım istemsizce iki yana kıvrıldı. "Sanki doğrulamasam bilmiyordun." dedim. Onunla konuşmak hoşuma gitmişti. Belkide hayatıma yeni giren birisi olduğu içindi bilmiyorum ancak hoştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUZZLE (Neymar Jr)
FanfictionBirbirine benzemeyen yapboz parçaları gibiydik, bizi zorla birbirimize uydurmaya çalışıyorlardı.