29

1.3K 43 22
                                    

Herkese selamlar! Tekrar yazmaya yavaş yavaş ısınıyorum yine. Umarım seversiniz, oy ve yorum yaparsanız sevinirim. İyi okumalar! 💋📚📚



Gözlerim aralandığında hâlâ parkenin üzerindeydim. Etraf karanlık değildi ama gözlerim öyle çok kararıyordu ki net birşey görmekte zorlanıyordum. Ellerimle yerden güç alarak kalmak için kendimi zorladım. Çok yorgun ve halsiz hissediyordum. Ve tedirgin.
Hala ses seda yoktu ve korkuyordum. Neymar benim için artık benden de öteydi. O güzel ve anlamlı tüm kavramların karşılığıydı benim için.
Artık onsuz nasıl yaşanır bilmiyordum bu yüzden onu kaybetmemek için elimden geleni yapardım.

Yapacağımda.

Adımlarımı merdivenlere yöneltip tırabzanlara tutunarak yukarı çıktım. Üstüne düzgün bir kazak ve jean geçirdikten sonra geri aşağı indim. Telefonumu ve cüzdanımdan bir miktar parayı cebime sıkıştırıp dış kapıyı açtım. Saat sabahın dördüydü ama umrumda değildi. Junior'ı bulmalıydım.
Kapıdaki güvenlikler geniş omuzlarıyla önümde belirdiklerinde kaşlarımı çattım. Esmer adam konuşacak olduğunda sözünü ağzına tıkadım "Ne diyeceğin umrumda değil beni Neymara götüreceksin" dedim. Adam kafasını onaylamazca salladı. "Üzgünüm Bayan Santos, Bay Santos'un kesin emri var" deyince gözlerimi kıstım. Tabiki vardı ama bu benim umrumda değildi. "Umrumda değil" diyerek duygularımı dile getirdim ve adım atmak için hareketlendiğimde önüm iki büyük cüsse tarafından kapatıldı. Sinirle bir alay nidası dudaklarımdan kaçtı. "Bu kapıdan çıkacağım" diye iddalaştığımda adam yine kafasını iki yana salladı. Bu hareketi gittikçe sinirimi bozuyordu. "Üzgünüm buna izin veremem, lütfen içeride bekleyin zaten Bay Santos'un yerini bilmiyoruz." Gözlerim hayretle açıldı, dalga mı geçiyordu bu benimle! "Ne demek yerini-" sözcüklerim garaja giten araba farı ile kesildiğinde önümdeki adamlar yerinden milim kıpırdamadı. Elimi gözüme siper edip far ışığından biraz olsun korunmak istedim. Garajın kapısı açılımca heyecanla arabaya ilerlemek için geçmek istedim ama önümdeki kas yığınları geçmeme hala izin vermiyordu. Sinirle ayaklarımı yere vura vura sinirle tepindim. Araba durduktan sonra iki kapıda açıldı ve Junior'ım göründü. Gözlerim hasar tespiti için tüm vücudunda gezinirken elmacık kemiğindeki morluk ve dudağının kenarındaki kırmızı kan ile kalbim sızladı.
Gözleri gözlerimi bulunca ağlayacak gibi çenem titredi ama dişlerimi sıktım. Kapı onun geçmesi için kas yığınları tarafından açılınca kolları gerildi ve belimden ve sırtımdan kolları dolanarak beni kendine çekti. Burnuma dolan güzel kokusu ile biraz olsun rahatlamıştım. Ama aklım hala suratındaydı. Kavganın nasıl olduğunda? Başka bir yerinde bir şey olup olmadığında..
Kollarımı gerip bir adım geri çekildim ve suratını taradım. Dört saattir ortada yoktu ve başına neler gelmişti.
Koltuğa çekip oturttuktan sonra mutfağa gidip ilk yardım çantasını aldım. Sinirle oksijenli suyu pamuğa döktüm ve dudağının kenarındaki yaraya bastırdım. Ufak bir inleme dudaklarından firar edip havaya karıştı. Ela gözler temkinle beni izliyordu çünkü sinirlendiğimi biliyordu.
Haklı olduğumu biliyordu. Bir kez daha pamuğu bastırınca yüzünü acıyla buruşturdu. Kıyamayarak gözlerimi devirdim pamuğu bırakıp morarmaması için bir krem sürdüm ve aynı kremden elmacık kemiğindeki morarmaya yüz tutmuş darbenin üzerindede gezdirdim. Çantayı toparlayıp yerine götürdüm ve ellerimi yıkadım. Geri yanına döndüğümde tonlarca şey söylemek sormak istedim ama gücüm olmadığını fark ettim. Dakikalar önce korkudan yaprak gibi titriyordum ve şimdi karşıma böyle gelişi yüreğimi eziyordu. Ayakta öylece dikildiğimi bileğime dolanan parmaklar sayesinde idrak edebildim. Aynı parmaklar beni kendine çekince direnmedim. Direnemezdim çünkü kalbime söz geçirmem mümkün değildi. Elimdeki eli belime kaydı ve sıkıca kavrayarak kucağına oturana kadar beni çekti. Kucağında rahat bir pozisyon alınca da iki kolunun arasına sıkıca hapsetti. Kafam direk boynuna boğaz yakan orman kokusuna gömüldü. Burnumu boynuna sürtüp mayışmak üzereydim ancak neler olduğunu da dinlemek istiyordum. O da bunu bildiği için ben sormadan anlatmaya başladı. "Ondan korktuğunu biliyorum ve yaşadıklarından dolayı sana hak da veriyorum" dedi usulca aşağıdan gördüğüm kadarıyla suratı ifadesizdi. Evet ondan deli gibi korkuyordum. Çünkü hastalıklı beyninin neler  yapabileceğine çok yakından tanık olmuştum. "Ama beni de küçümseme sevgilim, ben senin korkunu anladım ve hak verdim. Şimdi sende benim kadınıma uzanan eli kıracağımı bil ve beni durdurmaya çalışmaktan vazgeç" kafasını eğip gözlerimizi buluşturdu. Uzun süre bakışsakta sonunda yine gözlerimi ben kaçırdım. "Ondan korkmaya alıştım Junior, ben sadece sana birşey olması ihtimalinden korkuyorum ve benim canıma okuyan bu" dudakları cümlemin sonunda alnıma sıcak bir öpücük kondurdu. "Biliyorum sevgilim" diye mırıldanarak kollarını sıkılaştırdı. "O yüzden beni arkanda bırakıp gitme ve o izbandutlarada söyle sinirimi bozmasınlar" dedim sonunda cırlayarak ve bu onun kıkırdamasına neden oldu. Benimde dudaklarımda bir tebessüm peyda oldu.

PUZZLE  (Neymar Jr)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin