13

1.8K 80 12
                                    

Göz altlarım acıyordu.
Tüm gece uyuyamamış ve elimde olmadan ağlamıştım. Sabah saat yediye geliyor olmalıydı. Uzandığım misafir odasının yatağından tavanı izliyordum ve beyaz tavana içimden geçen herşeyi sessizce gözlerimle resmetmiştim resmen.
Yaşamak istediğim hayatı çizmiştim kafamda. Yanımda olmasını istediğim adamı. Beni anlayan, bana değer veren adamı.

Aşktan çok anlayan birisi olmamıştım hiçbir zaman. İlişkilerimde hep az seven taraf olmuştum. Sadece diğer kızlar birileriyle çıkıyor diye çıkmışlığım bile vardı. Çünkü düzen buymuş gibi hissederdim. Sonra Natenhio erkekleri etrafımda görünce sinirlenir ilk önce onlarla kavga eder sonra bana kızardı. Ben her seferinde ona bir daha  yapmayacağım diye söz versemde yine yapardım.
Dudaklarım bükülürken yine ağlamak istemediğimden kafamı iki yana salladım ve düşücelerimi dağıtmaya çalıştım. Hiç halim yoktu ve işe gidebileceğimden emin değildim.  Tüm gecenin verdiği uykusuzluk gözlerime sanki çatal sokuyorlarmış gibi acıtıyordu. Sanki yıllarca uyusam herşey anca düzelirdi.

Yerdeki çantamın içinde telefonum çalmaya başlayınca cevaplamak adına kılımı bile kıpırdatmadım.  Zaten kıpırdatacak halimde yoktu.
Kafam patlayacak gibiydi, ne uyuyabiliyor ne de düşünmeyi kesebiliyordum. Gözlerimden yaşlar tekrar süzülmeye başlayınca dudaklarımdan firar eden hıçkırığımı tutmak için dudaklarımı birbirine bastırdım. Dün geceden beri hâlâ nasıl ağlıyordum bilmiyordum doğrusu. Şimdiye göz yaşlarımın tükenmesi gerekti.

Telefonum tekrar çalmaya başladı ve ben tekrar umursamadım. Odamın kapısı tıklatıldığında kalbim endişe ile ritmini arttırdı. Junior ile karşı karşıya gelmek istemiyordum.
Neyse ki gelen Mare idi. "İyi misin?" deyip kapıyı yavaşça kapattı ve yanıma yaklaştı. Anne edasıyla yatağın kenarına oturdu ve parmaklarını saçlarıma dolayıp okşadı.  Gözümden akan yaşlara birde anneme olan özlemim eklenince büyük bir hıçkırık daha kopardım ve doğrularak Mare'nin kollarına girdim.

Temizlik kokusuyla menekşe kokusunun karışımıyla tam bir anne gibi kokuyordu. Annemi ilk kaybettiğimiz sıralarda dolaptaki bütün şallarını toplayıp odama götürmüştüm. Hepsini birbirine düğümleyip iki ay kadar o şal yumağı ile uyumuştum. Sonra Nate ile Dia zorla onu benden almak istemişlerdi ve ben vermemek için çok büyük savaş vermiştim.
Mare'nin ceketine sıkıca sardığım parmaklarımı çözdüm ve geri çekildim "Özür dilerim Mare." deyip utançla kendimi yatakta geri çektim. "Endişeleniyorum Tris, iyi misin?" avucunu yanağıma bastırıp onunla göz kontağı kurmamı sağladı. Omuz silktim ve dümdüz bakmaya devam ettim. Kafasını aşağı yukarı sallayıp elimden tuttu ve üstümdeki yorganı kaldırdı. Dün geceki kıyafetimle yatağa girdiğimi görünce kaşlarını çattı. "Kalk bakalım. Neymar erken gitti, sen de duş alıp kahvaltıya iniyorsun sonra da güzelce uyuyacaksın." ona bakan gözlerimdeki isteksizliği ve itirazı görmüş gibi "Kötü birşeyler olunca kendini bırakamazsın Beatrisa, bu daha çok savaşman gerektiğini gösterir güzelim." kafamı önüme eğdim. Haklıydı.
Antonella ve Melissa muhtemelen meraktan çıldırmıştı.
Junior ise ne olursa olsun açıklamayı hak etmese bile ben onun gibi değildim. O düşücesiz olabilirdi ama ben değildim.
Kafamı kaldırıp Mare'yi onayladım ve yataktan çıkıp odamıza gittim.

Oda savaş alanı gibiydi. Neymar yatağı dağıtmıştı yerde bir sürü kıyafet yığını vardı. Raflardaki biblolar kırılmış halde yerdeydi. Gözümden düşmek üzere olan damlanın akmaması için kafamı kaldırdım. Ağlamakla hiçbirşeyi çözemeyeceğim kesindi. Herşeyi düzeltecek olan kişi bendim. Hızla banyoya girdim ve dün gecenin alkol kokusunu üstümden attım. Uyuyamayacağım bir gerçekti.
Bu gerginlikle uyumam imkansızdı o yüzden banyomu hızla bitirip kıyafet odasına geçtim. Ancak Junior'ın kıyafet odasını da dağıttığını görmemle kaşlarım çatıldı. Asıl savaş alanı burasıydı esas. Zorlukla siyah bir tayt ile yine siyah bir tişört geçirip yine siyah air max'leri ayağıma geçirdim. Geri banyoya dönüp saçlarımı kuruttum ve kendi haline bıraktım.

PUZZLE  (Neymar Jr)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin