9." Üç Kuruşa Beş Köfte"

13.6K 1.6K 2.2K
                                    

Efnan kursa vaktinde geri dönmeyi başarmıştı. Kurs tekrar eski haline geri dönmüş,  nerden açıldığı belli olmayan yangın alarmı ise tekrar kapatılmıştı.

Akşam vaktiydi. Kar hâlâ daha yavaş yavaş yağmaya devam ediyordu. Kurstaki çoğu öğrenci ödevlerini yapmayı bırakmış ve camlara yapışmıştı.

Bizim kızlarda durum daha farklıydı.

Ahsen, Efnan'ın yüzüne doğru elini sallayıp duruyordu.

"Ay dondu bu yine? Çekmeyen televizyon gibi. İki laf ediyor sonra susuyor."

"Vurmak falan mı gerekiyor acaba? " dedi Berra.

Hazal Rabia ve Gülçehre, Efnan'ın getirdiği kardelenleri sanki çok değişik bir şeymiş gibi göz hapsine almış ve incelemeye dalmışlardı.

"Gerçek değil mi bu? " dedi Gülçehre.

Hazal Rabi tek gözünü kapatarak nadide bir saati inceler gibi çiçeği göz hizasına tutmuştu. "Mısırlı'dan beklenmeyecek hareketler."

Efnan hâlâ bir şey demeden sadece halının desenine bakıyor ve kurduğu düşüncelerde takılı kalıyordu.

Ahsen en sonunda Efnan'ın yanaklarını şaplaklamaya başladı. "Ulan hadi ya? "

Efnan derin bir iç çekti. "Ay kızlar napacağım ben de bilmiyorum."

Sınıfın ortasına çaresizce uzanan ve tavanı seyreden Miyase, sonunda ağlamaklı ses tonuyla konuşuverdi. "Ben de."

Berra 'buna ne oldu.' dercesine Ahsen'e bakıyordu.

Ahsen ise "Kış geldiği için pencerenin kulpları söküldü. Kaloriferler sonuna kadar açık."

Meryem yaptığı dersten kafasını kaldırıp onlara döndü. "Kasım kış ayı değildir. Ayrıca bir avuç tuz oruç bozmaz."

"Bu neyin kafasında yahu? " dedi Berra.

"Sözlü öncesi krizi yaşıyor. İnşallah yarın sözlüden sonra kendisiyle iletişime geçebileceğiz. "

Meryem kafasını kitaba vurmaya başladı. "Anlamıyorum ulan. Anlamıyorum. Ne bu yani? Bak. Bak Şuna bak. Diyorki.. Neyse bunu geçiyorum. Sormaz herhalde."

Yerdeki çaresizce uzanmaya devam eden Miyase şimdi sessizce ağlamaya başlamıştı. "Çok sıcak. Cehennem gibi yaa?!"

"Olum iyice psikolojiniz bozuldu sizin." dedi Ahsen. " Nilü nerede ya. O olsa hepimizi toplardı."

Miyase şimdi ise gülerek ağlamaya başlamıştı. "Kulpları sökmek ne ya?  Yanalım mı biz?  Ölelim mi? "

Evet, kış ayına yaklaşır yaklaşmaz özellikle sınıflardaki kulplar sökülüyordu. Nedeni ise koloriferler açık olduğu için camlar uyarılara rağmen sürekli açılıp kapatılıyordu. İdarecimiz olan Vesile Hoca ise çözümü kulpları sökmekte bulmuştu.

Aramızda sıcağa karşı en hassas olan kişi ise Miyase'ydi. Karlı havada bile tek kat giyinip dışarda saatlerce durabilecek kapasiteye sahipti.

"Gece buzlukta mı yatsam acaba? "

"Kutupayısı mübarek."

O sırada kapı açıldı ve içeri Nilüfer girdi. Elinde tuttuğu kabarık hırka kesinlikle içinde bir şeyler sakladığına işaretti.

Bütün gözler hırkaya ve açıklama yapması üzere Nilüfer'e dönmüştü.

Hatta Miyase bile sinirden akan gözyaşlarını silerek Nilüfer'e dikkat kesilmişti.

Helal BroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin