''Nasıl yani ?'' dedi Efnan şaşkınca.
''Bayağı işte. Bir yere gidelim düzgünce konuşalım. Böyle olmaz.''
"Şimdi mi ?" diyerek şaşkınlığını iyice ifade etti Efnan. '' Gün falan ayarlasaydık ?' Hem ne konuşacağız ki ?"
"Hayır. Zaten zar zor görüşüyoruz. Hazır buluşmuşken halledelim.''
Efnan, Buğra böylecesine direttikçe daha da geriliyordu. ''Neyi halledeceğiz ?'' dedi arar gözlerle ona bakarak. Bir yandan da kızlar geliyor mu diye sürekli etrafına bakıyordu.
Buğra Efnan'nın bu şaşkınlığından ötürü gülmüştü. ''Söz nişan tarihi filan konuşuruz Efnan. Neyi konuşalım başka ?'' diyerek düşünmüş gibi yaptı.
Efnan'nın kalbine inecekti şimdi Buğra'nın bu dedikleri. ''Evlenecek miyiz bir de ?''
Buğra çıtayı iyice yükseltiyordu. Onunla eğlenmek hoşuna gitmişti. ''Tabii istersen Mısır'a falan da kaçırabilirim seni. Piramitlerin karşısından üç artı bir çöl manzaralı bir ev buluruz. Bahçeye kaktüs eker, deve sütü ve hurma yeriz. Nasıl fikir ?'' dedi.
Efnan bu dediklerinin şaka olduğunu daha yeni anlıyordu. Gözlerini kısarak ona baktı. ''Sen benimle dalga mı geçiyorsun ?''
''Yoo aslında ciddiyim. Sen iste yeter.''
Efnan merdivenlerden inen kızlara kafasını çevirdi. Onları görünce rahatlamıştı. ''Kızlar geldi ben gideyim en iyisi.'' dedi.
''Hiç bir yere gitmiyorsun. Beraber konuşacağız.''
''Yok canım ?''
''Canım ?'' dedi Buğra.
Efnan öksürerek kendi toparladı. "Yani... Olmaz."
"Neden olmaz ?"
Efnan bir sebep bulamamıştı. Kısa bir süre sessizlik oldu. Kızlarda uzaktan ikisini seyrediyordu.
"Sen burada bekle üzerimdekilerin fiyatını ödeyip geliyorum." diyen Buğra arka cebinden çıkardığı cüzdan ile mağazaya tekrar girdi ve kasaya doğru ilerledi.
Fırsattan istifade bizim kızlar direk Efnan'nın yanına gelmişlerdi. "Ne oldu ? Ne dedi ? " diyerek onu soru yağmuruna tutmuşlardı.
"Kızlar beni hemen buradan götürmeniz lazım. Çabuk bir şeyler bulun!?"
"Ne oluyor ya ? Hiç bir şey anlamadım."
"Yapın işte bir şeyler." dedi Efnan telaşla.
O sırada Buğra takım elbisenin fiyatını ödemiş ve eski kıyafetlerini de başka bir poşete koymuştu. Satıcı kadın ona gülümseyerek bakıyordu. "Demek Hanımefedi'nin eşi olacak Beyefendi sizdiniz." dedi.
Buğra anlamsız bir şekilde kaşlarını çattı. "Nasıl yani ?"
"Az önce konuştuğunuz Hanımefendi burada nişanlık denedi. Yakında nişanlanıyormuş. Yoksa siz değil misiniz ?"
Buğra hiç bozuntuya vermeden kafasını anlamış bir şekilde aşağı yukarı sallıyordu. "Hıhı evet. Müstakbel eşim olur kendisi." diyerek gülümsedi.
"Çok yakışıyorsunuz." dedi görevli.
"Sağ olun." diyerek yanından ayrıldı Buğra. O sırada bu konuşmalara uzaktan şahit olan Fırat, koşarak Buğra'nın yanına gelmişti.
"Kim nişanlanıyormuş ?" dedi Fırat endişeli bir şekilde.
Ömer Furkan'da hemen arkasından inmişti. "Biri mi nişanlanıyor ? Başak mı ?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Helal Bro
ChickLit"Biri kursun önündeki asfalta koca harflerle 'SENİ SEVİREM HAFIZ' yazmış." dedi Vesile Hoca. Sinirli bir şekilde güldü ve bakışlarını bize çevirdi. "Hem de kırmızı harflerle." Hocanın karşında dizilen biz, kendimizi gülememek için zor tutuyorduk...