12. "Katiyen, Ebeden, Asla"

12.7K 1.5K 1.1K
                                    

Hafif bir kar yağıyordı. Sabahın erken vakitleri olduğu belliydi. Erkenci kuşlar ötüp duruyordu. Hiç bir esinti yoktu ama üşüdüğünü hissediyordu. Güneş doğmak üzeryedi ve kızıllığını bütün gökyüzüne yaymıştı. Kafasını kaldırıp yukarıya doğru baktı. Kar taneleri hızlı bir şekilde üzerine doğru yağıyordu.

(Medyadaki videonun 1.10 saniyesinden yüksek sesle dinlemeye başlabilirsiniz)

Birden ezan sesi duymaya başladı. Yürekleri hoplatan o ses tonu ve eşsiz makamı ürkütmüştü kendisini. O kadar yüksek sesle okuyordu ki, her harf, her kelime titremesine sebep olmuştu. İçini bir endişe kapladı. Kalbi daraldı. Korkmuştu nedense.

Arkasını dönüp sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladı. Ayakları çıplaktı, beyaz bir mermerin üzerinde yürüyordu ve tek başınaydı. Az sonra uzaktan ayak sesleri duyulmaya başladı. Birileri hızlı hızlı yürüyor gibiydi. Beyaz giyen adamlardı bunlar...Yani küçükken böyle diyordu.

Kabe'de miydi?

Daha da heyecanlandı. Etrafına bilerek bakmamıştı. Kabe'yi ilk gödüğünde edilen duanın kabul olduğunu biliyordu. İstemsizce gözleri sulandı. Gerçekten ordaydı.

Yürüyüşleriyle kendilerini geçen adamlara baktı. Aşağıya iniyor gibiydiler. Onları takip etti. Kendini o büyük avluya attı. O ezan sesine şimdi daha da yakınlaşmıştı.

Ezan devam ediyordu. Etrafımda büyük bir telaş ve koşuşturma vardı. Yanımdaki herkes saflarını düzeltiyordu. Aynı zaman da büyük bir uğultu vardı. Kuş sesleri ezan sesine karışıyordu.

Hâlâ daha kafasını kaldırıp Kabe'nin o ihtişamlı görünüşüne bakmamıştı. Ne dua edecekti emin değildi.

Yere çömeldi ve başını eğdi. Ellerini dua için havaya kaldırdı. Bakmaya bile çekiniyor gibiydi. Hızlı hızlı nefes alıp veriyor ve kendine hakim olmaya çalışıyordu. Kafasını yavaşça yukarı kaldırdı ve bakar bakmaz ağlamaya başladı.

"Allahım çok güzel. Rabbim şükürler olsun sana. " diye mırılandı. "Hayırlı bir yaşam, hayırlı bir eş, hayırlı bir çocuk."

Ağzından dökülen şeylere kendi bile inanamıştı. Gerçekten isteği bu muydu? Nasıl olmuştu bu böyle?

Kâbe'ye bakmaya devam etti. O ihtişamlı görünüşü onu o kadar etkilemişti ki, kendini tutamıyordu. Resimlerden görüdüğünden daha büyüktü. O kadar güzeldi ki..

Gözyaşlarını silmek için ellerini kullanırken birinin kendisine doğru yaklaştığını fark etti. Minik bir el kendisine peçete uzatıyordu.

"Al, ağlama."

Minik ela gözleri ve tatlı yanakları ile kendisine bakıyordu küçük kız. Küçük siyah başörtüsünden kumral saçları gözüküyordu. Elinde ise yeşil bir Kuran vardı. Az biraz yıpranmıştı.

Elinde tuttuğu peçeteyi alarak, "Teşekkür ederim." dedi.

Uzaktan başka bir ses duyuldu o sırada. "Hifâ kızım buraya gel! "

"Annemler çağırıyor gitmem lazım." dedi küçük kız ve ailesinin yanına döndü. Bir anda gözden kaybolmuştu.

Ezandan sonra kamet getirildi. Kamet bittikten sonra da imam arapça bir şekilde safları düzeltmelerini tembihledi. Peçeteyle yüzünü iyice sildi ve cebine koydu.

İmam vakit geçmeden iftitah tekbirini aldı ve Efnan da bu güzel rüyadan gözlerini açmış oldu.

Bu kadar güzel bir rüyadan sonra donuk gözlerle beyaz tavana bakıyordu.

Helal BroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin