16." Allahu Ekber Dağları"

12.3K 1.5K 1.6K
                                    

"Demek topluca grip oldunuz ?" dedi babası tek kaşını kaldırarak. "Ayakkabılarında kurumuş çamur var ?"

Efnan salona girerken yakalamanın verdiği etkiyle güldü. "Ama baba ya ne yapsaydık yani ? İlk defa arkadaşımız evleniyor ?"

Babası kafasını sallayarak ona hak verdi. "Ne yapalım yani, seni de mi evlendirelim."

Efnan babasının karşısındaki koltuğa otururken konunun buraya nasıl geldiğini düşündü bir an. "Hayda. Öyle mi dedim şimdi ben babacığım ya ?"

Babası kafasını başka bir yere çevirerek bardağındaki yarım kalan çayı bitirdi. "Bilemiyorum ar-" dediği sırada telefonu çalmaya başlamıştı. Acele bir şekilde elindeki bardağı masaya bırakarak karşılık verdi. Sanki önemli bir telefon bekliyor gibiydi. Efnan bile böyle davranmasına şaşırmıştı açıkcası.

"Efendim Selim Hocam. Aleykümselam. Evet evet yeni geldi. Aynen ben de sizi arayacaktım."

Efnan, Selim Hoca lafzını duyar duymaz anında kasılmıştı. Odasına çıkacağı sırada babası ondan önce davranarak salondan çıkmıştı. Efnan'ın içine bir kuşku düştü bir an. Telefonunu eline aldı ve direk Buğra'ya mesaj attı. Yazdıklarına hemen cevap vermişti.

Efnan : Dayanmadın değil mi söyledin hemen babana.

Bahriye: Neyi ya.

Bahriye: Ne oluyor anlamadım.

Efnan: Şeyi işte.

Bahriye: Neyi ?

Bahriye: Ihlamuru içtiğin için evleneceğimizi mi ?

Efnan: Hah.

Efnan: Biliyordum işte söylemişsin.

Bahriye: Kızım ben hala dışardayım.

Bahriye: Hem seninle kesin konuşmadan öyle bir şey yapmam.

Efnan. Söylemedin yani ?

Bahriye : EVET.

Efnan: Tamam.

Efnan telefonu endişeli bir şekilde kapatarak abası geliyor mu diye kafasını kapıya doğru çevirdi. İçi hala mutmain olmamıştı. Babası az sonra yüzü güler bir şekilde içeri girdi. Eski yerine oturarak Efnan'a döndü.

Efnan da gülmeye çalışıyordu. "Kim aradı baba ?"

"Selim Hoca. Hatırlıyorsundur. Eski Hocam. Sen lisedeyken bize gelmişlerdi."

Efnan hatırlamış gibi yaparak kafasını salladı. "Şu Berra'nın dedesi olan."

"Aynen bir de Muhammed Buğra var. " dedi babası kafasını sallayarak.

"Allah Allah bak onu hiç hatırlamıyorum." dedi Efnan kaşlarını çatarak. Biraz fazla abatmıştı sanki.

"Aynı okuldaydınız. Hani şu lisedeyken Muaz için yardım eden çocuk. Valla çok taktir ettim." dedi babası.

Bu konu kesinlikle başka yerlere gidiyordu. Efnan'nın gülmesi yavaş yavaş soldu. "Ha.. Ha evet. Sanki öyle bir hatırlar gibi oldum."

Babası hatırlamasına sevinmişti. "Perşembe günü akşam yemeğe çağırıyorlar." dedi.

"İyi annemle gidersiniz siz. Ben o zamana kursa dönmüş olurum."

"Aaa. Olur mu öyle. Madem hastasın gitme bu hafta. Hem Berra da gitmeyecek ne işin var kursta tek başına."

Efnan bir şey diyemedi ama kesin bu işte bir terslik vardı. Yavaşça koltuktan kalktıktan sonra odasına doğru hızlı adımlarla ilerledi.

"Kesin Buğra söyledi. Başka açıklaması olamaz. En son yıllar önce görüştük biz onlarla. Birden niye çağırsınlar ki başka." dediği sırada kafasını yatağın üzerine serilmiş beyaz simli yeleğe çevirdi ve gözler fal taşı gibi açıldı. "OF."

Helal BroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin