"Ya gelirse o da ha? Ya gelirse? " dedi Efnan telaşlı bir şekilde.
Gerçekten kendini o kadar heyecanlı hissediyordu ki. Ne yapacağını, nasıl davranacağını şaşırmış durumdaydı.
Ahsen gülerek başını başka bir yere çevirdi. "Hayret bir şey." sonrasında ise tekrar Efnan'a dönerek omuzlardan tuttu ve onu kendine getirmek amaçlı salladı. "Sen bu çocuğu yıllardır görmek istemiyor muydun anlamıyorum? Ne oldu buna ya? Bi değiştin sen. Ne bu? Bu ne yani? "
Miyase kahkaha attı. "İlk aşklar böyle oluyormuş diye duydum."
Ahsen bilmiş bir şekilde kaş kaldırdı. "O dediğin dizilerde olur tatlım. Burası Ranuna. İlk aşkın en fazla altı kırık, üstü çizik ve fazlasıyla olaya şahit olmuş olan şu rahle olabilir. Onun da pek kendine hayrı yok gerçi."
Miyase şaşkın bir şekilde Ahsen'e bakıyordu. "Nasıl yani? Hiç ilk aşkın olmadı mı? Benimkisi küçükken eve gelen bir misafir çocuğuydu. " ve mahzun bir şekilde durdu. "Onu bir daha hiç görmedim. Babası işlerini kaybettikten sonra taşınmışlar."
Ahsen yüzünü ekşiterek "Nıç ya. Aşk maşk. Ters işler bunlar. Biraz daha hak yoluna yönelin."
Meryem'de aynı şekilde kafasını sallıyordu. "Aynen kızlar. Zaten kaderinizde varsa karşılaşıyorsunuz."
Bu sefer Nilüfer ortaya atıldı. "O Fırat'ı hatırladı ondan böyle."
Ahsen o ismi duyması ile birlikte anında role girmişti. Dişlerini sıkarak, " Ben bu evde onun ismi alınmayacak demedim mi?! "
Ve hep birlikte gülmeye başladılar. O kadar gülmüştüler ki, kısa bir süre sonra neye güldüklerini unutup düşünümeye başlamışlardı. Birbirlerine bönbön bakıyorlardı.
İlk bombayı patlatan kişi Berra oldu. "Sözlü var bu arada."
Şimdi bütün o yakıcı gözler Berra'ya dönmüştü. Resmen kahkahaları boğazlarına takılmıştı.
"Ne demek sözlü? Ne sözlüsü? Daha yeni olduk ama? "
"Bu sefer Arapça'dan olacağız. Hoca sırayı bir kağıda yazıp getirmenizi söyledi. " dedi Berra. "Ayrıca..."
Ve Berra'nın vip kullanıcılarına özel yani... Sınıf arkadaşlarına özel özlü söz konsepti geliyordu.
"Hayırrrr yine o şeyi yapacak."
"Vallahi bıktık ya."
"Yarın dev gibi izler bırakmak için bugün karıncalar gibi çalışmak gerek. " dedi Berra ve ekledi. "Necip Fazıl." ardından önünde eğiliyormuş gibi yaptı.
"Bu seferki daha iyiydi."
"Büyük üstat. Severiz."
"Cuma cuma ne sözlüsü anlamıyorum ki. " diyen Ahsen ise ayağa kalkmış ve kağıt çıkarıp sırayı yazmya başlamıştı. "İlk benim. Olayım da kurtulayım."
"Mevzu ne ara buraya geldi ulan ya." diyerek söylenen Meryem ise çaktırmadan Arapça kitabını alıp çalışmaya başlamıştı. "Sıfatı müşebbeheyi sormaz herhalde geçiyorum. Daha yeni yaptık zaten."
'
"Son olarak sıfatı müşebbeheyi anlatır mısın Meryemciğim." diyerek gülümsedi Eda Hoca.
Meryem mahzun bakışlarıyla içinden söyleniyordu şimdi.
"Meryem? "
"Iı- Hocam şey. Sıfat gibi bir özelliktir. Mesela kırmızı kalem Hocam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Helal Bro
ChickLit"Biri kursun önündeki asfalta koca harflerle 'SENİ SEVİREM HAFIZ' yazmış." dedi Vesile Hoca. Sinirli bir şekilde güldü ve bakışlarını bize çevirdi. "Hem de kırmızı harflerle." Hocanın karşında dizilen biz, kendimizi gülememek için zor tutuyorduk...