Merhabalar. Kısa bir süre olsa da chanmin etiketinde 2.sıradaydık. Teşekkür ederim okuyan herkese ama en çok başında bu kitabı yayınlamama neden olan insanlara. Hepinizi çok seviyorum iyi ki varsınız. Ve bunu kutlamak için baya uzun bir playlist hazırladım, linki profilimde eklememi istediğiniz şarkılar varsa buraya yazabilirsiniz. İyi okumalarr 💜
Ertesi sabah ilk uyanan Seungmin olmuştu. Normalde uyumakta zorlanan Chan bebekleri olacağını öğrendikten beri bu sıkıntıyı çok az çekmişti. Seungmin dinlenebildiği mutluydu.
Sabah bulantıları azalmıştı. Yataktan kalkıp kahvaltı hazırlamaya karar verdi. Dün yaşanan olayları düşünmemeye çalışıyordu. Kendini üzmememeliydi.
Hava çok güzeldi. Güneş vardı ama biraz serindi. Seungmin kahvaltıyı bahçeye hazırlamaya karar verdi. Mutfağa gidip işe başladı. Bir yandan bir şeyler mırıldanıyordu. O bunları yaparken Chan da uyanmıştı. Seungmin'i yanında göremediği için endişelenmişti. Hem dün olanlar hem de gördüğü kabusun etkisiydi bu.
Mutfağın kapısının önüne geldiğinde hafif sallanarak şarkı söyleyen Seungmin'i gördü. Kapıya yaslandı ve bir süre onu izledi. Çok şirindi. Şarkıyı bitirdiğinde arkadan ona sarıldı. Arkadan boynuna bir öpücük kondurdu.
C: Günaydın bebeğim.
Karnına eğildi ve oraya da aynı şeyi söyledi. Seungmin bununla kıkırdamıştı. Birlikte kahvaltı hazırlamışlayıp bahçedeki masaya geçtiler. Normal bir kahvaltı yaparlarken Chan'ın telefonu çaldı, şirketten çağırıyorlardı. Chan hemen hazırlanıp evden çıktı.
Seungmin yalnız kaldığında biraz bebeğiyle konuşmaya karar verdi.
S: Merhaba güzel kızım. Dün seni de korkuttum galiba, özür dilerim. O adamın dediği hiçbir şey doğru değildi. Sen şeytan değilsin, aksine bir meleksin. Biliyor musun diğer baban sen olmadan önce çok az uyuyordu. Onun için çok endişeleniyordum. Bunu da sen düzelttin. Bazen uyuyamadığında senin kalp atışlarınla uyuyor.
Seungmin'in bunları söylerken gözleri dolmuştu. Hem hamilelik hormonları hem da chan'ın eskiden hiç uyuyamadığı zamanları düşünmek onu üzüyordu. Konuşmaya devam edecekti ki çalan zille kalkıp kapıya ilerledi. Gözlerini silmeyi de unutmamıştı. Kapıyı açtığında ellerinde poşetlerle ona gülümseyen Felix ve Jeongin'le karşılaştı.
F: Akşama kadar bir şeyler yaparız diye düşünmüştük.
S: İyi düşünmüşsünüz, içeri gelsenize.
Seungmin içinden akşam ne olduğunu düşünüyordu. Telefonundan tarihi kontrol ettiğinde 13 Eylül olduğunu gördü. Yarın Jisung'ın, sonraki gün ise Felix'in doğum günüydü, bunu nasıl unuturdu ?
Je: Unuttun değil mi ? Ama dün olanlardan sonra unutman gayet normal.
Jeongin haklıydı. Seungmin hızlıca hazırlandıktan sonra üçü dışarı çıkıp Jisung'a hediye aldılar. Jisung ve Minho şirkette olduğu için evleri boştu. Şimdiden gidip pasta yapmaya karar verdiler. Yolda giderken Jeongin ona Felix'e de parti yapacaklarını ama onun bunu bilmediğini söyledi.
Önce evi süslediler. Gerçi Felix ve Jeongin Seungmin'e neredeyse hiçbir şey yaptırmıyordu.
S: Çocuklar bu kadar endişelenmenize gerek yok ben iyiyim.
Je: Ama yorulmaman lazım.
S: Ama sıkılıyorum ve tüm işleri size yükledim gibi hissediyorum.
F: Tamam, o zaman gidip pastayı yapmaya başla biz de şunları asmayı bitirince geliriz.
Seungmin sonunda yapacak bir şey bulduğuna sevinerek mutfağa yöneldi. Normal bir pasta yapmıştı.
Saat 7'ye yaklaşırken Hyunjin, Chan ve Changbin gelmişti. Minsung çifti de onlardan birkaç dakika sonra gelmişti. Jisung kimse onun doğum gününü kutlamadığı için üzgün olsa da belli etmiyordu. Unutmuş olamazlardı değil mi ?
Eve girdiklerinde yüzlerine patlayan konfetiyle haklı olduğunu anlamıştı. Ortada Seungmin pastayı tutuyordu. Hep birlikte doğum günü şarkısı söyledikten sonra Jisung mumları üflerken dileğini çoktan biliyordu. Hep onlarla olmayı diledi.
Seungmin pastayı mutfağa götürürken diğerleri süslenmiş salona geçti. Jeongin mutfağa geldi ve ikisi gizlice aldıkları Felix'in pastasını hazırladılar. Bu sefer pastayı Jeongin taşıyordu. Seungmin önden gidip ışıkları kapattı. Felix dışında herkes ne olduğunu biliyordu. Yine şarkı söylediler. Felix mutlulukla mumları söndürdü. Sıra hediyeleri vermeye gelmişti.
Changbin dışında herkes hediyelerini verdi. Changbin Jisung'a vermiş ama Felix'e henüz vermemişti. Onun ellerini tuttu ve gözlerini gözlerine sabitledi.
Cb: Seninle tanışmadan önce hayatım kapkaranlıktı. Ama birden sen geldin. Gerçek bir güneş gibi hayatımı aydınlattın. İyi ki varsın. Peki, hep benimle kalır mısın Felix ?
Önünde diz çökmesiyle Felix ellerini ağzına götürdü. Changbin cebinden çıkardığı siyah küçük kutuyu açtı. İçinde sade bir yüzük vardı.
Cb: Lee Felix sonsuza kadar hayatımın ışığı olur musun ? Benimle evlenir misin ?
Felix dolu gözlerle onun boynuna atladı. Hepsi çok duygulanmıştı. Changbin yüzüğü onun parmağına taktı. Bu sefer Felix ilk adımı atarak dudaklarını birleştirdi. Diğerleri alkışlarken biraz utansa da dudaklarını ayırmadı. Ayrıldıklarında kulağına fısıldadı
F: Seni seviyorum Seo Changbin.
Cb: Seni seviyorum Lee Felix.
Son bir soru olarak biliyorsunuz Felix ve jisung'dan sonra Seungmin'in doğum günü var. Ona da doğum günü bölümü yazmamı ister misiniz yoksa diğer bölüm hyunin mi olsun ?