Selamlarr bölüme geçmeden önce bir önceki açıklamaya gelen destekleyici yorumlar için çok teşekkür ederim hepinize kocaman sarılmalar gönderiyorum, iyi ki varsınız. 💞💞🥺🥺
Ertesi gün
Dün gece geç saatlere kadar çocuklarla oyun oynamışlardı. Saat çok geç olduğu için çocuklar onlarda kalmıştı. Sabah ilk uyanan Changbin olmuştu. Ona sarılan ve elini tutan minik elleri her sabah hissetmeyi ne kadar sevdiğini fark etti. Onu uyandırmamaya çalışarak arkasını döndü. Biraz Felix'i izledi. Aktığı için pembeye dönüşmeye başlayan kırmızı saçları beyaz yastığa dağılmıştı. Yüzündeki her biri ayrı özenle yerleştirilmiş gibi görünen çilleri çok güzeldi. Birkaç dakika sonra o da uyanmıştı. Changbin ona doğru eğilmiş ve dudaklarını birleştirmişti. Öpüşmeleri derinleşti. Felix'in eli Changbin'in ensesindeki saçlarla oynuyordu. Ayrıldıklarında Changbin onun boynuna küçük öpücükler bırakıyordu.
Bir anda açılan kapıyla Felix onu üzerinden yere itmişti. Changbin acıyla yere düşerken Felix yanaklarının saçıyla aynı renge dönmeye başladığını hissediyordu. Gelen Jeongin'di.
Je: Hyung siz ne yapıyorsunuz böyle, çok ayıp.
Cb: Aa nesi ayıpmış biz evliyiz, yapabiliriz böyle şeyler. Sanki siz Hyunjin'le hiçbir şey yapmıyorsunuz.
Je: Chan hyungların evinde de yapmazsınız ama. Hem biz ne yapıyormuşuz Hyunjin'le ?
Cb: Orasını ben bilemem.
Je: Of neyse ben gidiyorum. Herkes uyuyor belki siz uyanmışsınızdır diye gelmiştim. Gelmez olaydım. Kirlendim resmen. Sizi Chan hyunga söyleyeceğim.
Cb: Jeongin öpüştük sadece aa.
Jeongin omuz silkip odadan çıktı. Felix yorganın altına girmişti.
Cb: Utanmana gerek yok lixxie.
F: Söylemesi kolay.
Changbin gülüp onun saçlarını karıştırdı. İkisi de kalkıp içeri geçti. Herkes uyanmıştı. Kahvaltı yaptıktan sonra evden birlikte çıktılar. Chan ve Seungmin hastaneye gidecekti.
F: Sonuçları aldığınızda bize de haber verin.
C: Tamam.
Diğerlerinin diyecek bir şeyi yoktu. Hepsi çok endişeliydi. Seungmin Chan'ın elini tuttu ve arabaya doğru ilerledi.
C: Korkuyorsun değil mi ?
S: Evet.
C: Seni rahatlatabilecek bir şey yapamıyorum. Özür dilerim.
S: Bir şey yapmana gerek yok. Yanımda olduğunu bilmek yetiyor ama elimde değil.
Hastaneye gidene kadar konuşmadılar. Geldiklerinde doktorun odasına gittiler.
D: Test sonuçlarınızı inceledim ve maalesef preeklampsi geçiriyorsunuz. Gebe zehirlenmesi olarak da geçer. Bir kan basıncı bozukluğu ama size iyi haberi vereyim. Siz hafif preeklampsi geçiriyorsunuz. Hastanede yatmanıza gerek kalmayacak ve genelde bu hastalığı geçirenler sağlıklı bir şekilde bebeklerini dünyaya getiriyor. Yani o kadar korkmayın. Yine de hastaneye gelme sıklığınız artacak ve dikkatli olmanız gerekecek.
Seungmin ne hissedeceğini bilemedi. Bir hastalık geçiriyordu ama ciddi değildi. Ona bir şey olmayacaktı.
S: Yani o iyi değil mi, bebeğimiz iyi ?
D: Evet, bebeğiniz iyi.
S: Onu görebilir miyiz ?
D: Normalde buna gerek yok ama istiyorsanız tabi ki. Uzanın ve karnınızı açın lütfen.
Bunu söylerken doktorun odasının bitişiğindeki odadaki yatağı göstermişti. Seungmin heyecanla adamın dediğini yaptı. Rahatlamıştı. Chan da yanındaki sandalyeye oturup onun elini tuttu. İkilinin dolu gözleri buluştu. Bebekleri olacağını öğrendikleri o ana dönmüş gibi hissettiler.
Doktor ultrason cihazını karnında gezdirirken bebeklerini görmek ikiliye iyi gelmişti. Onun sağlıklı olduğunu bilmek rahatlatıcıydı. Doktor onlara bebeğin bir fotoğrafını da vermişti. Ona teşekkür ettikten sonra hastaneden çıktılar.
S: O iyi Chan, o iyi.
C: Evet, bebeğim ikiniz de iyisiniz.
S: Çocuklara da haber vermeliyiz. Çok merak etmişlerdir.
C: Gel arayalım.
S: Önce buradan başka bir yere gitsek. En azından şu an hastane görmek istemiyorum.
C: Sen nasıl istersen bebeğim. Nereye gitmek istersin ?
S: Parka gidelim. Açık havada oturmak istiyorum.
C: Tamam, hadi gidelim.
Kısa bir araba yolculuğundan sonra istedikleri gibi bir yer buldular ve oturdular. Oturmalarıyla Seungmin'in telefonun çalması bir oldu. Arayan Felix'ti.
F: Seungmin çıktınız mı ?
S: Evet, biz de sizi arayacaktık.
F: Eee sonuçlar nasıl ?
S: O iyi Felix.
F: Gerçekten mi, peki sen ?
S: Ben de iyiyim merak etmeyin.
F: Çok sevindim. Siz neredesiniz ?
S: Bir parka geldik biraz oturmak için. Size de konum atıyorum.
F: Tamam, geliyoruz.
Felix telefonu kapattıktan sonra gelen konuma baktı, çok uzak değildi. Telefon hoparlörde olduğu için hepsi duymuştu ve sevinmişti. Arabalara binip onların yanına gittiler.
F: Changbin bence artık söylemeliyiz.
Cb: Bence de lix.
F: Çok heyecanlıyım nasıl tepki verecekler acaba ?
Cb: Bize destek olacaklarına eminim bebeğim.
Felix gülümseyip önüne döndü.
10 dakikalık yolculuk sonrası onların yanına gelmişlerdi. Yanlarında yiyecek bir şeyler de getirmişlerdi. Hepsi sırayla onlara sarıldı. Herkes mutluydu. Bir şeyler yedikten sonra yerde oturan Felix ve Changbin ayağa kalktı. Bütün gözler onlara dönmüştü. Felix konuşmaya başladı.
F: Size söylemek istediğimiz bir şey var.
Herkes susmuş ve ona bakıyordu. Derin bir nefes alıp konuşmaya devam etti.
F: Biz-şey nasıl söylesem, yani ben
Cb: Söylememi ister misin ?
F: Hayır, ben söylemek istiyorum sadece bana bir saniye verin.
Felix biraz su içti. Neden bu kadar heyecanlandığını bilmiyordu. Sonunda kendini hazır hissettiğinde büyük haberi onlara verdi.
F: Ben hamileyim.